| Belki Elf kapıcı için değil de bunun için endişelenmemiz gerekiyordur. | Open Subtitles | ربما يحري أن نقلق بشأن ذلك، وليس بشأن حارس من الجان. |
| Bak, evliliği aceleye getirmek istemeyiz, şimdilik bunu endişe etmeyelim, olur mu? | Open Subtitles | انظر ، نحن لا نتسرع بالزواج ، دعنا لا نقلق حوله الآن |
| Bence endişelenecek bir şey yok. Bence o mektuplar takıntılı birinin sözleri. | Open Subtitles | لا يجب أن نقلق بخصوصه لأني أعتقد أنه من عمل شخص مجنون |
| endişelenmeli miyiz? Hayır, gerek yok. | TED | ينبغي علينا أن نقلق. لا، لا ينبغي لنا أن تقلق. |
| Bu çocuk için endişelenmemize gerek yok. Başının çaresine bakabilir. | Open Subtitles | لا داعى أن نقلق بهذا الشأن يبدو أنها ستعتنى بنفسها |
| Tek dert etmemiz gereken şey bayat fıstıklar ve biraz da türbülans. | Open Subtitles | الشىء الوحيد الذى نقلق عليه هو الصخب الذى يمكنهم أن يفعلوه |
| Bana Cooney için endişelenmeye gerek olmadığını söyledi. | Open Subtitles | الى جانب ذلك : نحن ليس لدينا ما نقلق عليه طالما ان الامر يتعلق بكونى |
| Şu an konumuz olan ve endişelenmemiz gereken şey ne? | Open Subtitles | لذا، ما الموجود على الرادار وينبغي أن نقلق بشأنه الآن؟ |
| endişelenmemiz gereken esas mesele, ne kadar yabancılaştığımız? | TED | الغرض هو أن ما يجب أن نقلق حياله هو, ما قدر الغرابة التي نتلقاها؟ |
| Bizim ayrıca kapasite için endişelenmemiz de gerekmiyor. | TED | ليس علينا أن نقلق بشأن القدرة الاستيعابية. |
| Ama artık onun için endişe etmemiz gerekmiyor, değil mi? | Open Subtitles | ولكن لا داعي أن نقلق حيالها بعد الأن، أليس كذلك؟ |
| Yani Stuxnet tarafından vurulma olasılığı olan başka hedefler için endişe etmemize gerek yoktu. | TED | لذا لم يكن يتوجب علينا ان نقلق من وجود اهداف اخرى ربما قد تُضرب بواسطة دودة ستوكسنت |
| Ve Stuxnet bunlardan birine bulaştığı zaman bu hakkında endişe duymamızı gerektiren riskler türünde devasa bir devrimdir. | TED | و عندما يصيب ستكس نت احدى هذه هذه ثورة عظيمة في نوع الخطر الذي يجب ان نقلق بشأنه |
| İkisinin arasında bir ilişki varsa bile bunun endişelenecek bir tarafı yok. | Open Subtitles | فلنفترض أنهما كانا على علاقة رومانسية ببعضهما فان هذا شيء ليس علينا أن نقلق بشأنه |
| Çocuklarımızdan ne kadar çok saklandığımız konusunda endişelenmeli miyiz? | Open Subtitles | ألا يجب أن نقلق من كثرة ما نخفيه عن أولادنا؟ |
| Erken dönmesinin çok önemli olduğunu ve gayet iyi durumda olduğunu söyledi. endişelenmemize gerek yokmuş. | Open Subtitles | لقد قال بأنه من المهم أن تعود مبكراً وبأنها علي ما يرام وألا نقلق |
| Geleceği dert etmemek konusunda da mutabık kaldık. İlişkimizin güzel yanı da bu. | Open Subtitles | اتفقنا بان لا نقلق حول المستقبل هذا هو جمال علاقتنا |
| Ancak Dr Leed aynı davranışları göstermeye başladığında, endişelenmeye başladık. | Open Subtitles | و لكن عندما بدأ د. لييد بإنتهاج سلوك مشابه بدأنا نقلق |
| Durum, sonuçlar, başkalarının bizim hakkımızda ne düşündüğü ile ilgili endişeleniyoruz. | TED | نحن نقلق بشأن الموقف، العواقب، ما سيعتقده الآخرون عنا. |
| Doktor endişelenmek için çok erken olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | الطبيب يقول أنه ليس علينا أن نقلق مبكراً |
| Şimdi, neden endişelenelim? Neden piyasa toplumu haline gelmemizden endişe duyalım? | TED | الآن، لماذا نقلق؟ لماذا نقلق حول أننا نصبح مجتمعات أسواق؟ |
| Biz kadınlar neden hep endişeleniriz? | Open Subtitles | لماذا علينا نحن النساء أن نقلق باستمرار؟ هكذا كان الحال. |
| Evin hanımı, bir yandan endişelenmemizi söylerken; bir yandan da servis yapıyordu. | Open Subtitles | وقتها طمئنتنا السيده بأنه لا يجب أن نقلق قالتها و مررت طبق الفجل الحار إلى المائده |
| Çocuğu endişelendirdin işte. endişelenmeli zaten. | Open Subtitles | يجب أن يقلق يجب أن نقلق جميعاً |
| Ne yapıyor olduğunu bilmiyorum. Ama şu an bunun için endişelenemeyiz. | Open Subtitles | لا أعرف ما الذى تفعله لكن لا يمكننا أن نقلق بهذا الشأن |
| Tanıklar için endişelenmeyelim. | Open Subtitles | اعتقد اننا لا ينبغي ان نقلق بخصوص الشاهدة |