| Sen de beni aynı şekilde seviyorsan ve beraber olunca mutlu oluyorsak o zaman ne bekliyoruz? | Open Subtitles | أتساءل لو انك تحبني بنفس الطريقة كوننا معاً يجعلنا سعداء ما الذي ننتظره إذاً؟ |
| Tamam. Ne bekliyoruz? Hadi yapalım şu işi. | Open Subtitles | حسناً ما الذى ننتظره لنفعل هذا الحراس يغادرون |
| Hala bir sonraki hareketini bekliyoruz. | Open Subtitles | ونحن لا نزال ننتظره ليقوم بخطوته التاليه |
| Birlikte geçirebildiğimiz bu çok odaklanmış süre ikimizin de yıl boyunca dört gözle beklediğimiz ve değer verdiğimiz bir süre. | TED | إن هذا الوقت المخصص لنا الذي كنا نقضيه سوية هو في الحقيقة ما نعتز و ننتظره طيلة العام |
| - Tanrım, Billy! Bayan Patterson! - beklediğimiz şey değil mi bu! | Open Subtitles | يا الهي يابيلي ، سيدة بيترسون هذا الذي كنا ننتظره |
| Pekâlâ Gloria, ne bekliyoruz? | Open Subtitles | حسنا يا جلوريا ما الذى ننتظره ؟ |
| Neyi bekliyoruz? | Open Subtitles | ...بدلا من أن يقلع للبرج العاجي؟ ما الذى ننتظره ؟ |
| Pekâlâ, gidelim! Ne bekliyoruz? | Open Subtitles | حسناً , دعونا نذهب ما الذى ننتظره ؟ |
| - Bekleyeceğimize söz verdim. - Her zaman bekliyoruz onu. | Open Subtitles | نحن ننتظره دائماً لقد أعطيته كلمتي |
| - Bekleyeceğimize söz verdim. - Her zaman bekliyoruz onu. | Open Subtitles | نحن ننتظره دائماً لقد أعطيته كلمتي |
| L, biz ne bekliyoruz anlamıyorum? | Open Subtitles | أنا لا أفهم ، ما الذي ننتظره ؟ |
| Jimmy ve Keith'i kaybettikten sonra... daha neyi bekliyoruz ki? | Open Subtitles | و موت جيمي و كيث ما الذي ننتظره ؟ |
| Pekala binbaşım, Neyi bekliyoruz? | Open Subtitles | حسنا , ما الذى ننتظره ايها الرائد " توم " ِ ؟ |
| Karnımız tok sırtımız pek olurdu, beklediğimiz bu değil mi? | Open Subtitles | و حيث هناك طعام. هذا ما ننتظره. ألا يستحق الانتظار ؟ |
| Bunca zamandır beklediğimiz şey buydu. | Open Subtitles | هذا هو الموقف الذي كنّا ننتظره منك طوال الوقت |
| beklediğimiz an geldi, dostlar! Öngörülen zaman geldi! | Open Subtitles | لقد حان الوقت يا أصدقائي حان الوقت الذي ننتظره |
| Plan şöyle, onun işaret göndermesini bekleyeceğiz sonra da temasa geçeceğim. | Open Subtitles | الخطة هي أنّنا ننتظره إلى أن يقوم بإرسال إشارةٍ لنا و من ثمّ سأقوم بالإتصال معه |
| Trafikte sıkışmış olabilir. Ben biraz daha bekleyelim derim. | Open Subtitles | ربما هو قد علق في الزحمه أنا اقول ان ننتظره هنا |
| Parayı topladıktan sonra, gitti ve malları getirmesini bekliyorduk. | TED | لذا بعد جمع المال، عندما غادر، كنا ننتظره ليجلب البضائع. |
| Neyi bekliyorsun? | Open Subtitles | ما الذي ننتظره ؟ |
| Hunter buraya park edemez. Onu dışarıda beklemeliyiz. | Open Subtitles | هنتر لا يستطيعُ التوقف هنا يجب علينا أَن ننتظره |
| Eve bırakalı bir saat oldu, Burada beklediğimizi de biliyor. Carl! | Open Subtitles | لقد تجاوزت الساعة منذ اوصلته وهو يعلم اننا جميعا ننتظره هنا كارل |
| Ölümü kaçınılmaz. Sadece beklememiz gerekecek. | Open Subtitles | الموت محتم فقط علينا ان ننتظره |
| Gücünün gelmesini bekleyemeyiz. Bize bilgi lazım ve hemen lazım. | Open Subtitles | لا يُمكننا أن ننتظره ليستعيد صحّته نحن بحاجة للمعلومات، والآن |
| Tabii. Başka seçenek: Aval aval oturup uyanmasını ve bizleri yemesini beklemek. | Open Subtitles | أن نبقى هنا، و لا نفعل شئ غير أن ننتظره أن يأكلنا |
| Hepimizin beklediği an geldi. | Open Subtitles | يا عائلة جونسن، هو وقت للحدث قد الذي كنا ننتظره |
| Ne bekliyorsunuz? | Open Subtitles | ما الذي ننتظره ؟ |
| Bana gelmek istersen Chico'yu birlikte bekleyebiliriz. | Open Subtitles | إذا أردت أن تأتي إلى هنا ، ، إذا أردت المجيء إلى هنا يمكننا أن ننتظره معاً |
| Tabi. Diğer seçenekler: Uyanıp ve bizi yiyene kadar hiçbir şey yapmadan burada bekleriz. | Open Subtitles | أن نبقى هنا، و لا نفعل شئ غير أن ننتظره أن يأكلنا |