| Sanki bir tür kazazede pişmanlığı yaşıyordum. | TED | كان لدي نوعٌ من تأنيب الضمير الذي يحس به الناجون. |
| Keşif ve sömürü arasında bir tür doğal gerilim var. | TED | هناك نوعٌ من التوتر الطبيعي بين الاستكشاف والاستغلال. |
| Bir gün, kimsenin nereden çiçeklendiğini bilmediği bir tohumdan yeni bir tür çiçek filizlenmişti. | Open Subtitles | ويوم ما، من بذرة انبثرت، ولا أحد يعلم من أين أتت، نوعٌ جديدٌ من البراعم نمى. |
| Sizlerle paylaşacağım hikâyede, bizleri sarmalayan bu dünyanın ve içerisindeki bizlerin bilinç deneyimleri, canlı bedenlerimiz ile birlikte ve onun dolayısıyla gerçekleşen bir nevi kontrollü halüsinasyonlardır. | TED | فى القصة التى سأُخبرُكم إياها، خبراتنا الواعية للعالم من حولنا ، و لأنفسنا بداخله، هى نوعٌ من الهلاوس المتحَكَّم فيها تحدث مع وخلال وبسبب أجسادنا الحية. |
| Bu planının bir parçası olabilir, bir çeşit intikam için. | Open Subtitles | يُمكنُ أن تكونَ هذه واحدة من خططِه، نوعٌ من الانتقام |
| Diyebiliriz ki, ben bir tür turistim sürekli tatilde olan bir turist. | Open Subtitles | لنكتفي بقولِ أنني ..نوعٌ معيّنمنالسيّاح. سائحٌ هوَ في. |
| Ekmek, tereyağı ve kuruüzümden yapılan bir tür muhallebi. | Open Subtitles | هو نوعٌ من الحلوى, يُصنع مع الخبز والزبدة والزبيب |
| Galiba başka birşeyin bir tür nakil ünitesi. | Open Subtitles | أظن أنها نوعٌ ما من وحدة متحولة من شئ آخر. |
| Bugün buraya geldiginizde aranizda bir tür sogukluk, bir mesafe vardi. | Open Subtitles | حينما وصلتما إلى هنا, كانت هناك... مسافة بينكما, نوعٌ من الجفاء. |
| Bu bir tür güç gösterisi mi? | Open Subtitles | هل تمارس عليَ نوعٌ من أنواع السلطة الغريبة ؟ |
| Ne tür bir avukat olduğunu bilmiyorum ama, kesinlikle ilginç bir adam. | Open Subtitles | لا أعلم أيُ نوعٌ منالمحامينهو ، لكنه بالتأكيد مثيّر للإهتمام. |
| Ne bu bi tür şaka mı ? | Open Subtitles | ما هذا ؟ نوعٌ من الأصطياد بالمنازل أو شئٌ كهذا ؟ |
| Değişik bir tür canavarım. Biraz vampirlik var, biraz kurtluk. | Open Subtitles | نوعٌ مُختلف من الوحوش، لديّ شق مذؤوب، و آخر مصّاص دماء. |
| Genelde böceklerden oluşan konaklarını felç etmek için nörotoksin salınımı yapabilen bir tür. | Open Subtitles | نوعٌ قادرٌ على إطلاق سمٍّ عصبيٍّ يشلّ المضيف. |
| Kendine yakın birini öldürmek ise, karşı koyamayan birini öldürmek seni bambaşka bir tür katil yapar. | Open Subtitles | شخصٌ لا يستطيعُ مقاومة القتال ذلك نوعٌ مختلفٌ من القتل |
| Ta ki büyük bir patlama gerçekleştirene kadar varlığından bile haberdar olmadığımız bir tür yıldız. | Open Subtitles | نوعٌ من النجوم لم نعرف حتى بوجودها حتى أفصَح عنها التوهّج العظيم |
| Dünya liderleri hakkında güçlü fikri olan bir tür yazar. Bu da onu yarım düzine ülkede istenmeyen adam yapıyor. | Open Subtitles | إنّه نوعٌ من الكُتّاب ذوي الرأي القويّ عن زُعماء العالم .ممّا يجعله شخصًا غير مرغوب فيه بعددٍ من البلدان |
| Buna göre öyle bir tür varmış. | Open Subtitles | طبقًا لما هو مكتوب هنا، يوجد نوعٌ لعين منهم |
| Bi nevi kandırmaca çünkü bu çok yanlış. | Open Subtitles | ولكنه نوعٌ مِن الخُدع لأنه أيضاً خطأٌ كبيرٌ |
| Artık bunlar bir nevi çok basit bir hayat formudur. Fakat bu damlacıklar soyutlama ile ilgili bir hile öğrendiğinde işler ilginçleşmeye başladı. | TED | والآن هذا نوعٌ بسيط جدا من أشكال الحياة الكيميائية، ولكن الأمور أصبحت أكثر إثارة عندما تعلمت تلك القطرات حيلة حول فن التجريد. |
| Bir çok kadının eteğinin altında giydiği bir çeşit giyecek. | Open Subtitles | إنّه نوعٌ من الملابس الذي ترتديه أغلب النساء تحت تنّوراتهم |