Eminim niyeti iyidir ama bana daha kötü bir hediye veremezdi. | Open Subtitles | مُتأكدة أن نيته سليمة لكن كان باستطاعته عدم إعطائي أسوأ هديّة. |
Sonra Bay Grant'a bir iş sağladı, asıl niyeti onu suçlanacak kişi haline getirmekti. | Open Subtitles | ثم قام بزيارة السيد جرانت وكانت نيته معقودة على جعله كبش الفداء |
Mecliste, babasının koltuğuna geçme niyetini ifade etmek için gelmişti. | Open Subtitles | لكي يعلن نيته لكي يأخذ مقعد والده في المجلس |
Babam ayrıca bunu gönderdi iyi niyetinin göstergesi olarak. | Open Subtitles | وأبي أيضًا يُرسل لك هذه، كدليل على نيته الطيبة. |
Öylece gitmeme izin verdi. İyi niyet göstergesi olduğunu söyledi,başka bir sebebi yok. | Open Subtitles | لقد تركنى أذهب وقال أننى دليل على نيته الحسنة ولم يقل شيئاً آخر |
Soylu yöneticilerinin ayrılması üzerine iyi niyetli ama yanılgıya düşmüş madunlar tarafından yapılıyor. | Open Subtitles | كما تم تبنيها من قبل شخص نيته حسنة و لكنه مضلل على خلفية رحيل رؤسائهم المهيبين |
Gece yarısından sonra ortalıkta dolaşan birilerinin, iyi amacı olmayacağı, herkes tarafından kabul edilen bir gerçekti. | Open Subtitles | كانت قاعدة عامة أنه من يتسكع هناك بعد منتصف الليل تكون نيته سيئة عادةً |
Viskileri satma niyetinde olduğunu gösterdiğinde harekete geçebiliriz. | Open Subtitles | حالما يشير إلى نيته ببيع النبيذ، يمكننا التحرك |
Galiba... kısa bir süre için niyeti buydu... ama fikrini değiştirdiği apaçık ortada. | Open Subtitles | تلك كانت... غالباً، لبعض الوقت نيته ولكن كما هو واضح قد غير رأيه |
Başından beri niyeti bizi tepede kıstırmaktı. | Open Subtitles | دائمًا كانت هذه نيته أن يحتجزنا على قمة الجبل |
Oğlum, niyeti iyi olmasına rağmen, bu satın alış için hazır değil. | Open Subtitles | ابني رغم حسن نيته ليس جاهزاً لهذا الاستحواذ |
Bak, kardeşim bazen tam bir baş belası olabilir ama niyeti kötü değil. | Open Subtitles | انظري، أنا أعلم أن أخي قد يكون مصدر إزعاج لكن نيته خير |
niyeti bizi parçalara ayırmaksa... ..bunu söylemesi isabet olmuş. | Open Subtitles | حسناً، هذا شيء ذكي منه ليقوله لو أن نيته هي تفريقنا |
Ama niyetini biliyoruz. Hâlâ zamana hakim. | Open Subtitles | ولكننا نعرف نيته وهو مازال يحتفظ بلحظته |
İyi niyetini göstermek için bu videoyu çekmiş. | Open Subtitles | صوّر هذا الفيديو، ليُثبت حسن نيته |
Howard, Bernadette'e evlenme teklif etme niyetini bize bildirdi. | Open Subtitles | لقد أعلن (هاوارد) نيته ليطلب (بيرنديت) للزواج |
Bardayken de, ofisteyken de niyetinin aynı olduğunu düşünüyor musun? | Open Subtitles | ألا تظنين أن نيته في الحانة هي نفسها نيته في المكتب؟ |
Beni öylece bıraktı ve bunun iyi niyetinin göstergesi olduğunu söyledi. Başka bir nedeni yokmuş. | Open Subtitles | لقد تركنى أذهب وقال أننى دليل على نيته الحسنة ولم يقل شيئاً آخر |
iyi niyet gösteriyordu ama benim nelerden hoslandigimi bildigini sanmiyorum. | Open Subtitles | حسناً, إن نيته طيبة لكنني لا أعتقد أنه يعلم مالذي أفضله |
Teklifi iyi niyet göstergesi olabilir. | Open Subtitles | من المحتمل أن عرضه كان تعبيراً عن حسن نيته |
Şimdi, bir mahkumun kaçmış olması için, gözaltından çıkması ve kaçmaya niyetli olduğunu göstermesi gereklidir. | Open Subtitles | الآن ,المجرم خرج من عهده الشرطه واظهر نيته فى الهرب من المستشفى |
Büyük ihtimalle iyi niyetli biriydi. | TED | على الأرجح كانت نيته حسنه |
Bugün ölümcül sonuçlar doğuran bir saldırı düzenlemiş olsa bile bunun asıl amacı için zorunlu olduğuna inanmıyoruz. | Open Subtitles | حتى تصعيد الامر لقنبلة قاتلة اليوم لا نعتقد ان هذا كان بالضرورة نيته |
Bu niyetinde onursuzca bir şey yok. | Open Subtitles | لم يكن هناك شيئاً مخزى فى نيته |
Onun kastettiği asla bu değildi. | Open Subtitles | تلك لم تكن أبدا نيته |