| İşte benim şehrimin New York'un sel baskınlarını kırmızıyla gösteren bir haritası. | TED | وفيما يلي خريطة لمدينتي، مدينة نيويورك ، مع عرض غمر باللون الأحمر. |
| O dünyanın en iyi soprana şarkıcılarından biri. New York'ta Rochester'da çalıştı. | TED | إنها مغنية سوبرانو من الطراز العالمي التي درست في روتشستر ، نيويورك. |
| New York City'de, tekerlekli sandalyede olduğunuz için sizi almayı reddeden bir otobüsü durdurmak için kaç insan gerekir? | TED | كم عدد الأشخاص القادرين على إيقاف حافلة في مدينة نيويورك حينما يرفضون أن تدخلوا الحافلة لأنكم على كرسي متحرك؟ |
| Fakat son projem, tekrar New Yorklu bir genç tarafından. | TED | لكن آخر مشروع أريكم إياه لمصمم شاب في نيويورك أيضاً |
| Ama yine söylüyorum Newark'ta Olivia Hutton gibi bir kız yok. | Open Subtitles | ولكن من ناحية أخرى لاتوجد فتاة في نيويورك تشبه أوليفيا هاتون |
| Bir seri mucizelerle, annem ve babam New York'a gitmek için burslar kazandılar. | TED | ثم، خلال سلسلة من المعجزات حصل كِلا والديّ على منحة للدراسة في نيويورك. |
| Bir grup uzman, toplanmış New York'un 1860'dan sonraki geleceği üzerine tartışıyorlar. | TED | تمت دعوة مجموعة من الخبراء لمناقشة مستقبل مدينة نيويورك في عام 1860. |
| Bir kere New York'tayken taksiye bindim, arka koltuğa oturdum ve önde bir oyunla ilgili bir şey gördüm. | TED | مرة كنت في نيويورك و ركبت سيارة أجرة. جلست في المقعد الخلفي، و أمامي رأيت شيئاً ما مرتبط بمسرحية. |
| Yaklaşık on yaşındaydım ve babamla beraber New York eyaletinin kuzey kısmında vahşi bir alan olan Adirondack dağlarında bir kamp gezisindeydik. | TED | كنت فى العاشرة من العمر فى رحلة تخييم مع أبي فى جبال الاديرونداك وهي منطقة برية فى الجزء الشمالي من ولاية نيويورك. |
| 1835'te James Gordon Bennet ilk yüksek tirajlı gazeteyi New York şehrinde kurdu. | TED | عام 1835، أسس جيمس غوردون بيننت أول صحيفة واسعة الإنتشار في مدينة نيويورك. |
| Yolculuğumun beni şu anda getirdiği New York City'de berberlerle deneyimimiz farklı olmadı. | TED | وكانت تجربتنا مع الحلاقين في مدينة نيويورك لا تختلف، حيث قادتني رحلتي حالياً. |
| New York'ta kayıplar ve toparlanmalarla uğraşırken iki şey oldu. | TED | حصل شيئان عندما تعاملنا مع الخسارة والتعافي في مدينة نيويورك. |
| Ayrıca yapılan referandumla New York için Göçmen İlişkileri Ofisi'ni hayata geçirdik. | TED | اعتمدنا أيضا عن طريق استفتاء الاقتراع مكتب شؤون المهاجرين في مدينة نيويورك. |
| New York Maratonu'nu bu soruna farkındalık kazandırmak için zincirlerle koştum. | TED | ركضت وأنا مُقيد في ماراثون مدينة نيويورك لنشر الوعي بهذه القضية. |
| O gün daha sonra, üç bekar New Yorklu Melekler Şehri'ne geldi. | Open Subtitles | في وقت لاحق، وثلاثة من سكان نيويورك واحد وصل الى مدينة الملائكة. |
| Sanırım entel kafa New Yorklu bir yazarın gelip seni elimden... | Open Subtitles | أعتقد أنا فقط حصلت غيور أن بعض الكاتب يتوهم السراويل نيويورك |
| Amy ile New Yorklu çiftler gibi günah içinde birlikte yaşıyoruz. | Open Subtitles | ايمي وأنا نعيش معا في الخطيئة، مثل زوجين من سكان نيويورك. |
| Newark ve Asbury Parkı arasındaki tüm benzincilere uğradım. | Open Subtitles | انا بالفعل دخلت كل محطة بنزين بين نيويورك واسبوري بارك |
| Öte yandan, yine bu aynı sokaklar beni New York'a aşık etti. | TED | لكن كانت تلك هي الشوارع ذاتها التي جعلتي أقع في حب نيويورك. |
| NYU öğrencilerinden oluşan bir ekiple matematiksel bir model yaptık, New York üzerindeki bu dumanları belirleyebilen ve takip edebilen bir sinir ağı. | TED | لقد قمنا بمساعدة من طلاب جامعة نيويورك ببناء نمط رياضي، شبكة عصبية قادرة على كشف تلك الأعمدة وتعقبها عبر خط أفق مدينة نيويورك. |