Arkadaşım Hama'nın götürülmesinden bu yana Güney Su Kabilesi'nde bir Su Bükücü olmamıştı. | Open Subtitles | لم يكن هناك متحكم بالماء في عشيرة المياه الجنوبية. منذ أن أخذوا صديقي "هاما" بعيداً. |
Ben yüzemem. -Peki ya sen, Hama? | Open Subtitles | لا , انا لا استطيع ماذا عند يا هاما ؟ |
Benimle bu ses tonuyla konuşuyorsan Önemli bir şey olsa iyi olur. | Open Subtitles | من الافضل ان يكون الامر هاما اذا كنت تتحدث معي بهذه الطريقة |
Ve buradan, bence, hepimiz için çok Önemli bir ders çıkıyor. | TED | وهناك، أعتقد أنّ هناك درسا هاما لنا جميعا. |
Onu uzun süredir görmemiştim ama benim için önemliydi. | Open Subtitles | و انا لم اراه منذ وقت طويل لكنه كان هاما لي |
Háma oğlu Haleth daima umut vardır. | Open Subtitles | يا (هالاس) بن (هاما) دائما هناك أمل |
Evrendeki birkaç sönük güneş sisteminden biri olan Beeblebrox ancak evrenin en kötü giyinen varlığı yarışmasında oy alabileceğini söylediği Humma Kavula'yı tartışmalı bir şekilde yenmiş ve adından fazlaca söz ettirmişti. | Open Subtitles | بيبلبروكس, يعتبر عالمياً النجم الأكثر غموضاً فى عدة مجموعات شمسية و مشهور كثيراً بسبب هزيمتة الجدلية لـ هاما كافولا |
Hama isimli bir kadın, o maçı berbat bir maça çevirdi. | Open Subtitles | (امرأة تُدعى (هاما جعلت المُباراة عَنيفة |
Her şey Hama isimli bir kadınla başladı. | Open Subtitles | كل شيء بدأ بِسبب (امرأة تدعى (هاما |
Ben Hama'yım, Utsugi'nin kız kardeşi. | Open Subtitles | (أنا (هاما) أُخت (يُتسوجي |
Ben Hama'yım, onun küçük kız kardeşi. | Open Subtitles | (أنَا أُخته (هاما |
Ve evet, teknolojinin yıkıcılığı sadece yazılım ve elektronikte Önemli değil. | TED | ونعم، اختلال التكنولوجيا ليست أمرا هاما جدا في مجال البرمجيات والإلكترونيات فقط. |
Amerika'nın tarihinde Çin restoranları Önemli rol oynar. Nitekim Küba'nın füze krizi çözüldü. | TED | لقد لعبت المطاعم الصينية دورا هاما في التاريخ الأميركي ، في واقع الأمر. تم حل أزمة الصواريخ الكوبية |
Radyo dalgalarının çakışması gibi çok yaygın olan ve hayatımızın çok Önemli bir parçasını oluşturan bir şeyin gösterimini. | TED | أنا لم أر قط التمثيل لنوع من أنماط التدخل الراديو ، التي هي في كل مكان حتى وهذه تشكل جزءا هاما من حياتنا. |
Onu uzun süredir görmemiştim ama benim için önemliydi. | Open Subtitles | و انا لم اراه منذ وقت طويل لكنه كان هاما لي |
Cennetin nerede olduğunu, tanrıların nerede yaşadığını bilmek onlar için gerçekten çok önemliydi. | Open Subtitles | لقد كان هاما بالنسبة لهم أن يعرفوا أين تقع عدالة السماء أين يعيش الآلهة فعلاً |
Onun için çok önemliydi. Çünkü her şeye rağmen eninde sonunda Rusya'ya tekrar döneceğini biliyordu. | Open Subtitles | و كان ذاك هاما لها كونها ستكون مطلعة على كل شيء عاجلا ام آجلا, سترجع بذل الى روسيا |
Háma oğlu Haleth daima umut vardır. | Open Subtitles | يا (هالاس) بن (هاما) دائما هناك أمل |
Háma oğlu Haleth, efendim. | Open Subtitles | (هالاس) بن (هاما) يا مولاي |
- Humma Kavula ise iftira niteliğindeki... | Open Subtitles | يتذكرون الناس هاما كافولا جيداً بسبب سمعته السيئة لحملة |
Galaksi Başkanı. Humma Kavula'yı yendiğine hala inanamıyorum. | Open Subtitles | رئيس المجرة لا أصدق إنك هزمت هاما كافولا |
Buradaki ucuz aldatmacanı görmek için Önemli bir görevimden feragat ettim. | Open Subtitles | أنا لم أترك اجتماعا هاما لأشاهد خدعك الرخيصة هنا |