Sentetik bir ormanın, gerçeğine göre önemli bir avantajı var: boyut. | TED | لدى الغابة الاصطناعية ميزة هامة عن الغابة الحقيقيّة من ناحية الحجم. |
Benim ölçütlerime göre bu çok da önemli bir dizayn değil, ama sosyal açıdan oynadığı rol çok önemli. | TED | مقياسي لهذا كونها شيء مهم في الصميم هو ليس كيف تبدو لكن حقيقة أنها تؤدي مهام اجتماعية هامة جداً |
Birkaç büyük karar vermek zorunda kaldık, birkaç departmanı satacağız. | Open Subtitles | , علينا أن نتخذ قرارات هامة و نبيع بعض الأقسام |
O dönemde şehirde başka bir tane daha büyük tecavüz olmuştu. | Open Subtitles | كان هناك حالة إغتضاب هامة حدثت في المدينة في ذلك الوقت |
Başka bir grup bilim adamı da bugün bu refleksi hâlâ sürdürmemizin sebebinin aslında mühim bir avantaj sağlamasından dolayı olduğunu söylüyor. | TED | تعتقد مجموعة أخرى من العلماء أن ردة الفعل توجد لدينا اليوم لأنها توفر لنا ميزة هامة. |
Seninle ciddi bir konuşma yapmamızın vakti geldi. | Open Subtitles | حان الوقت يا ريموند لكى نخوض فى مناقشة هامة |
Gerçekten şu anda tarihin çok önemli bir noktasında durduğumuza inanıyorum. | TED | أنا فعلاً أؤمن أننا نقف على شَفَا مرحلة هامة فى التاريخ |
Bill Amcanız önemli bir mesaj verecek- sakın uyuşturucu almayın. | Open Subtitles | لدي رسالة هامة إليكم، من العم بيل لا تشتروا المخدرات |
Bill Amcanız önemli bir mesaj verecek- sakın uyuşturucu almayın. | Open Subtitles | لدي رسالة هامة إليكم، من العم بيل لا تشتروا المخدرات |
önemli sorunlarla yüzleşen bağımsız adamlar olarak iyimser olmayı seçtik. | Open Subtitles | كرجل حر يواجه تحديات هامة نحن نختار أن نكون متفائلين |
Sen önemli bir insansın ve bir hatıra defterin olmak zorunda. | Open Subtitles | انت تعرف, انت شخصية هامة يجب ان يكون لديك كتاب للقصاصات |
Yapılacak çok şey var. Bu gece büyük bir gece, büyük açılış. | Open Subtitles | ثمة الكثير من الأشياء يجب فعلها هذه ليلة هامة جداً، افتتاح كبير |
2000 yıllık oymalar mekânın büyük bir ritüel öneme sahip olduğunu gösteriyor. | TED | هذه النقوش التي عمرها 2000 سنة توضح أن هذا مكان مهم لطقوس هامة. |
Laboratuvar seviyesinde daha fazla araştırmadan sonra, bu fikrin çok büyük bir deneyini yapmamız için büyük bir şirketten teklif aldık. | TED | بعد عملٍ مضنٍ في المختبر وعلى مستوى بحثي، حصلنا على اقتراحٍ من شركة هامة للقيام بمحاولة كبيرة بخصوص هذه الفكرة. |
Gelecek dönemki koro programı için büyük bir toplantı var. | Open Subtitles | إنهم سيجرون مقابلة هامة عن الفصل الدراسي القادم وبرامجه |
Halkın çıkarını korumadaki cesaretiniz ve yeni ve büyük bir adım atmaktaki cesaretiniz yüzünden. | Open Subtitles | شجاعتك في معارضة المجموعات المؤثرة على القرارات و شجاعتك في إتخاذ خطوة هامة غير مسبوقة |
Kadın dergileri çıkartıyor ve mühim bir T kanalına sahip. | Open Subtitles | تنشر العديد من المجلات النسائية وتمتلك شبكة تلفزيون هامة |
Burada ciddi konular var. Bunlar politik konular. | Open Subtitles | هناك قضايا هامة متعلقة بذلك قضايا سياسية |
önemli konularla ilgili seninle konuşabiliyordum. Gerçekten önemi olan şeyler hakkında. | Open Subtitles | كان بإمكاني الحديث معك عن أمور هامة الأمور الهامة جدا بالفعل |
Teşekkürler, ama acil haberler taşıyorum ve yoluma devam etmem gerek. | Open Subtitles | شكراً لك، ولكني أحمل إرساليات هامة ويجب أن أستمر في طريقي |
Sayın Delege, önemli yada önemsiz kanıtınıza rağmen bu tamamen konu dışıdır. | Open Subtitles | أيها المفوّض, بالرغم مما تظهره أو لا تظهره ادلتك إنها غير هامة |
Hayır derneği çok önemliydi. | Open Subtitles | والحفلات الخيرية هامة ولا ارغب ان أفقدها و كنت ستقتل اختك لكى تنقذها ؟ |
Mesele doktorların bu konuların önemini bilmemesi değil. | TED | وذلك ليس لأن الأطباء لا يعرفون أن تلك مسائل هامة |
Özel Tim'de 10 kat daha önemlidir. Hayati önem taşır. | Open Subtitles | وبالقوّة الضاربة، تعد هامة أكثر بـ10 مرّات إنّه أمر حاسم. |
Kennedy çıkarmaya onay verdi fakat Amerika'nın bu işin içinde olduğunu gizlemek adına kritik değişiklikler talebinde bulundu. | Open Subtitles | وافق كينيدي على الغزو ولكنه طالب بتعديلات هامة لإخفاء التورط الأميركي |
Alamam, onun elleri benim için çok değerli. | Open Subtitles | كلا ، لا أستطيع. إن يداه هامة بالنسبة إلىّ. |