| Benin bir işe ihtiyacım olduğunu düşünüyor. Bir adam böyle yapar. | Open Subtitles | إنه يعتقد أنني بحاجة للعودة إلى وظيفتي هذا ما يفعله الرجل |
| Hepiniz yarınki antrenmanda akşamdan kalma olacaksınız ama şampiyonlar böyle yapar sanırım. | Open Subtitles | أصدقائك سوف يعانون غدا في التدريب اعتقدت أن هذا ما يفعله الأبطال |
| Sadece sohbet ediyorum. İnsanlar bunu yapar. | Open Subtitles | أنا أفتح حديثاً، هذا ما يفعله الناس عادةً |
| Muhtemelen mutluluğu arıyordun. Herkes öyle yapar. | Open Subtitles | أنت على الأرجح كُنت تبحثُ عن السعادّة، هذا ما يفعله الجميع |
| "Gemide yaşam" sırasında masum insanlara, bizim insanlarımıza Z'lerin yaptığı şey bu. | Open Subtitles | هذا ما يفعله الزائرون بالمقيمين في السفينة. إنّهم أناسٌ أبرياء، إنهم قومنا. |
| Dinin yaptığı bu işte. Ruhaniliği maddecilik ile eşitler. | Open Subtitles | هذا ما يفعله الدين قد يخلط الروحانية بالمادية |
| İşte, Adrian, Pazar sabahları normal insanların yaptığı budur. Kalk. | Open Subtitles | الان، أدريان، هذا ما يفعله الأناس العاديون في صباح يوم الأحد، إنهض |
| Ben de bütün bunlar olurken yanında olacağım. Çünkü gerçek dostlar böyle yapar. | Open Subtitles | وجئت هنا لأقف إلى جانبك بينما يحدث ذلك لأن هذا ما يفعله الأصدقاء. |
| Ben de bütün bunlar olurken yanında olacağım. Çünkü gerçek dostlar böyle yapar. | Open Subtitles | وجئت هنا لأقف إلى جانبك بينما يحدث ذلك لأن هذا ما يفعله الأصدقاء. |
| Bekar insanlar böyle yapar. Diğerlerinin kendilerine uygunluğunu anlamaya çalışırlar. | Open Subtitles | هذا ما يفعله العازبون يبحثون عن من يناسبهم |
| Kafanızı kuma gömüyorsunuz. Çünkü sizin gibiler böyle yapar. | Open Subtitles | تضعين رأسك في الرمال لأن هذا ما يفعله أشخاص مثلك |
| Çünkü yalnız insanlar böyle yapar. | Open Subtitles | لأن هذا ما يفعله الناس الذين يعانون الوحدة |
| Uçakta kontrolden çıkmış bir yolcu olduğunda pilotlar böyle yapar. | Open Subtitles | هذا ما يفعله الطيارون عندما يكون هناك مسافر خارج عن السيطرة على متن الطائرة |
| - En iyi dostlar bunu yapar. | Open Subtitles | حسناً, هذا ما يفعله الصديق المفضل فى بعض الاحيان. |
| Genç kızlar aşık olduklarında bunu yapar | Open Subtitles | هذا ما يفعله الفتيات العصريات عندما نعجب برجل ما |
| Tabii. Aklî dengesi bozuk birini gören çoğu insan öyle yapar. | Open Subtitles | بالطبع، هذا ما يفعله معظم الناس عندما يرون شخص مصاب بمرض عقلي |
| Herkesin yaptığı şey bu. Biz de bilmiyormuş gibi yaparız, olur biter. | Open Subtitles | هذا ما يفعله الجميع، ونتظاهر بأننا لا نعرف لتستمر الحياة. |
| Ve bana anlatma, vampirlerin yaptığı bu. | Open Subtitles | ولا تقل لي بأن هذا ما يفعله مصاصو الدماء |
| Dostların yaptığı budur. Paylaşırlar. | Open Subtitles | و هذا ما يفعله الأصدقاء فهم يتشاركون فيما لديهم |
| Alçakça pisliklerini karanlık bir odadan yazdın. Öfkeliler artık hep böyle yapıyor. | Open Subtitles | لقد كتبت هذا الكلام الغادر من غرفة مظلمة لأن هذا ما يفعله الجبناء هذه الأيام |
| Liderler böyle yaparlar ...ve eğer biri bana karşı gelmeye çalışırsa ...tekrar yaparım. | Open Subtitles | هذا ما يفعله القادة، وإن حاول أيّ أحد مناهضتي، فسأعيد الكرّة. |
| Sanırım muhabirlerin işi bu, değil mi? | Open Subtitles | ،أعتقد أن هذا ما يفعله الصحفيين أليس كذلك ؟ |
| Büyük mucitler böyledir. Söz veriyorum, bir gün önemli bir şey yapacağım. | Open Subtitles | أعني، هذا ما يفعله المُخترعون العظماء أعدك، أنه ذات يوم، سأصنع شيء يهُم. |
| O şeyin yaptığı da bu zaten, tekrar etmek. Bırakın konuşsun. | Open Subtitles | لكن هذا ما يفعله الشيء، إنه يكرر - دعها تتحدث - |
| İhtiyacın olduğunu bilseydim, sana yardım ederdim. Arkadaşlar böyle davranır. | Open Subtitles | لقد كنت لأساعدك لو احتجتي لمساعدتي هذا ما يفعله الأصدقاء |
| - İnsan aşık olunca böyle yapmaz mı? | Open Subtitles | أليس هذا ما يفعله الناس عندما يقعون في الحب ؟ |
| Birlikte yatıp sonra bunun hakkında konuşmayan arkadaşlar da bunun için vardır. | Open Subtitles | هذا ما يفعله الأصدقاء الذين ينامون سوية ثم لا يتحدثون عن الأمر |