| Ama daha belimi bir kase jöle gibi kıvırmadım bile. | Open Subtitles | ولكن لم أحصل على لزعزعة بطني مثل bowlful من هلام. |
| Ama daha göbeğimi jöle çanağı gibi sallamadım bile! | Open Subtitles | ولكن لم أحصل على لزعزعة بطني مثل وعاء كامل من هلام. |
| İletken jel, akımın onu yakmasını önleyecek. | Open Subtitles | هلام موَصّل لمنع التيار الكهربائي من إشعال النار فيه. |
| Limacoid dondurucu jeli, donma-uykusu için vücuttan ısı çeker. | Open Subtitles | هلام خمولِ limacoid تَعطي التأثيراتُ شكلاً حرارةُ لcryosleep. |
| Hey, eğer fikrini değiştirirsen vampir dişi ve saç jölesi ayarlarım. | Open Subtitles | مهلاً ، إذا غيّرت رأيكَ سأقدّم لكَ الأنياب وبعض هلام الشعر |
| İlk kez jöleye basmak gibi garip bir duygu. | Open Subtitles | مثل اول مرة تدوس برجلك على هلام, "غريبة" |
| Yemek için tek kalan eski jelibon ve erişteler. | Open Subtitles | وكل ما ليدينا للأكل هو هلام قديم و مكرونة شعرية |
| Sentetik jöle. Ama onun satışı 2002'de başladı. | Open Subtitles | إنّه هلام إصطناعي، لكنّه لم يصل للمتاجر حتى عام 2002، |
| Naneli jöle ve yanında Alman büyük annemin tarifiyle yumurtalı erişte olacak. | Open Subtitles | لـ ساق لاما, هلام النعناع , ويُرافقهُ شعيرية البيض بطريقة جدتي التي كانت تعملها من ألمانيا |
| İster kiraz ister üzüm olsun, jöle jöledir. | Open Subtitles | الهلام هلام سواء كان بنكهة العنب أو الكرز |
| Bence ikimizin de bir jöle "shot"ına daha ihtiyacı var. Hemen dönerim. | Open Subtitles | أظنّ كلينا نحتاج لكأس هلام آخر، سأعود سريعًا. |
| İletken jel, akımın onu yakmasını önleyecek. | Open Subtitles | هلام موَصّل لمنع التيار الكهربائي من إشعال النار فيه. |
| Ultrason için elektro-geçirici jel. | Open Subtitles | هلام كهربائي موصّل .من أجل الموجات فوق الصوتيّة |
| İletken bir jel içindeki birkaç nanometrelik grafen. | Open Subtitles | عدد قليل من الجرافين فائق الصغر في هلام موصّل |
| Ultrasın jeli gibi, değil mi? Evet. | Open Subtitles | ذلك مثل هلام للموجات فوق الصوتية، صحيح؟ |
| Sen de nane jölesi eşliğinde, biberli kuzu kaburga gibi görünüyorsun. | Open Subtitles | و أنتِ تبدين كأضلاع اللحم المتبله مع هلام بنكهة النعناع |
| Onları jöleye çevirdin sevgilim. | Open Subtitles | انك حولتهن إلى هلام, يا عزيزي |
| Ne dedin? Ben gelirim, ama seni uyarmam gerek, uzun süredir jelibon tayfasıyla takıldığım için her hangi bir bilgiye maruz kaldığımda beynim suratına doğru patlayabilir. | Open Subtitles | سأذهب، لكن أحذّركَ أنّني تناولتُ الكثير من هلام الفاصولياء، لذا إن شاهدتُ شيئاً ثقافيّاً |
| Bu sabah işe geciktin ve kazağında reçel lekesi var. | Open Subtitles | هذا الصباح تأخرتِ على العمل وهُناكَ بقعة هلام على سترتكِ. |
| Jelly Baby alır mısınız? | Open Subtitles | هلام الطفل؟ |
| Jöleli olanın damarlarında buz var. Ahmak surat halletmek için çok aptal. | Open Subtitles | هلام تجميل الشعر تجمدت عروقُه صاحب الوجه الغبي ، مُغفلٌ جدا ليهتم |
| ♪ Fıstık ezmesi reçeli zamanı ♪ ♪ Fıstık ezmesi reçeli zamanı ♪ ♪ Fıstık ezmesi reçeli zamanı ♪ ♪ Neredeymiş? | Open Subtitles | ♪ انه وقت زبدة هلام الفول السوداني وقت زبدة هلام الفول السوداني وقت زبدة هلام الفول السوداني |
| Onları üzüm jeline koy ketçap ekle ve sos yap. | Open Subtitles | نضعها في هلام العنب والكاتشب، ولنعدّ الصلصة |
| Bir fıçı buğday çimi suyu, üç kilo soya peyniri, biraz çinko peltesi ve 600 dolarlık bir çift güneş gözlüğü. | Open Subtitles | جالون من عصير الشوفان ، و خمسة أرطال من حشوة التوفو ، و هلام الزنك و نظارتان شمسيتان بثمن ستمائة دولار |
| Kendisi duş jelinin komünist işi olduğunu düşünüyor. | Open Subtitles | رجل الذي يعتقد أن الاستحمام هلام الشيوعي في الأساس. |
| Fakat Wawrzyniec'e, meyveli jöleden fazlası haram değil mi? | Open Subtitles | لكن أن يمنح واورزينيك أكثر من حلوى هلام , هذا كثيرا ً جدا ً |
| Biz bu periostom katmanının altına 30 saniye içerisinde oldukça dayanıklı bir jele dönüşebilen bir sıvı enjekte ederek periostom'u kaldırarak kemikten ayıran bir yöntem bulduk. | TED | لذا قمنا بسلخ طبقة السمحاق وقمنا بتطوير طريقة لنحقن تحته مادة سائلة تتحول خلال 30 ثانية، إلى هلام جامد للغاية كما يمكنها في الواقع رفع السمحاق بعيداً عن العظم. |