"هناك فرصة" - Translation from Arabic to Turkish

• ihtimali var
• bir şans
• şansımız var
• şansı var
• şansın var
• şans var
• şansım var
• Bir ihtimal
• ihtimalle
• ihtimal var
• bir şansın
• mümkün
• bir şansınız
• ihtimalim var
• bir fırsat var

Bebeğin onun ama senin olmama ihtimali var ufak da olsa
هناك فرصة صغيرة أن الطفل قد يكون ابنه و ليس ابنك

Çok yazık, çünkü bu gece o ortam için güzel bir şans olabilirdi.
..هذا مؤسف، لأنه كان هناك فرصة جيّدة جداً أنك كنت ستصبح محظوظ الليلة

Çünkü şimdiye kadar spinternet ve otoriter tartışma ile başımıza gelen şeylere rağmen bu seslerin duyulmaması yönünde büyük bir şansımız var.
لأنه حتى ما حدث ويحدث حتى الآن مع مثاليي الإنترنت والسلطة الإستبداية، فأن هناك فرصة عظيمة لأن تُسمع تلك الأصوات.

Yani hala Benton'ın elinde ve hayatta olma şansı var.
لذا هناك فرصة كبيرة أنه لازال يبقيها على قيد الحياة

Dinle, doksanıncı doğum gününü kutlamadan çıkabilmen için küçücük bir şansın var.
حسنٌ، إسمع، هناك فرصة صغيرة جدّاً بأنّ تخرج قبل عيد ميلادك الـ90

Sanırım ikimiz için hala bir şans var diye düşünüyordum istikbalde, ve düşündüm ki...
أعتقد أنني كنت أظن أنه لا تزال هناك فرصة لنا في المستقبل

Bursun gerçekleşmesi için epey şansım var.
أعتقد ان هناك فرصة جيدة أن الرعاية ستحصل لنا قريبا

Eğer tekrar beraber olabilmemiz için en ufak Bir ihtimal bile varsa denemeliyim.
على الأقل, هناك فرصة ضئيلة لكي نعود لبعضنا البعض و علي أن أستغلها

Belgeler incelenmeden hepsini yayınlarsan başka insanların da tehlikeye girme ihtimali var.
ولو نشرتِ المستندات دون تدقيقها، هناك فرصة كبير أن يتعرض آخرون للخطر.

Şansımızın müthiş bir şekilde yaver gitmiş olma ihtimali var mı sence?
هل تعتقد ان هناك فرصة , اننا اصبحنا محظوظين بشكل كبير ؟

Söyleyebilecekleri o kadar az şey var ki her birinin de sadece milyonda bir ihtimali var.
هناك القليل جداً من الأشياء التي يمكنهم قولها حتى أن هناك فرصة في المليون لتلك الأشياء.

Çünkü kadınlardan üçü ve develerden altısı... bunu kamplarında yapamazdı ve bu çölde, insanların kaybolmaması büyük bir şans.
لانَّ ثلاثة نِساء وستة جمال لم تصل الى المُخيَّم الليلة وهنا في الصحراء , هناك فرصة حقيقية لضياع الاشخاص

Ama her tezgahta uzaklaşmak ya da hayır demek için bir şans vardır.
لكن في نقطة ما في كل خدعة هناك فرصة للابتعاد أو قول لا

Striker uçağı zamanında indirirse onları kurtarma şansımız var.
هناك فرصة بانُقذَهم إذا هبط سترايكر بتلك الطائرةِ في الوقت المناسب.

Onu bulma şansımız var ama beni dinlemelisin.
هناك فرصة للحصول عليها لكنك يجب ان تنصت الي

Peki bu sorunun 5 yılda değişebilmesi için gerçekçi bir şansı var mı?
هل هناك فرصة حقيقة لأي شيء فعلي يمكنه تغيير الوضع في السنوات الخمس التالية؟

Ama şimdi trajedini unutmak için bir şansın var çocuğum.
ولكن الآن,هناك فرصة لنسيان المآسى يا طفلتى

Şimdi, genişlemeden önce kocanızı kurtarabilmemiz için hala zayıf bir şans var.
هناك فرصة ضئيلة لإنقاذ زوجك قبل أن يتضخم جسده

- Size katılmak gibi şansım var mı?
هل هناك فرصة يمكنني الحصول عليها لمرَافقتي لك؟

En sonunda, gerçek bir güç için Bir ihtimal göründü!
أخيراً, هناك فرصة لبعضٍ من القوة الحقيقية

Ama aynı çocuk yoksullukla büyüyorsa ve yardım istemezse büyük ihtimalle hiç kimse ona yardım etmeyecek.
برغم ذلك، إذا نشأ نفس الطفل فقيرا ولم يطلب المساعدة، هناك فرصة كبيرة ألا يساعده أحد.

Bir ihtimal var mı diye kadını aradım.
لقد اتصلتُ بالمرأة, فقط لرؤية لو كان هناك فرصة.

Tekrar filan yapmanız mümkün mü acaba? Tekrar mı, hoşuma gitti.
هل هناك فرصة يا رفاق أن تقوموا بالإعادة أو قبيل هذا؟

Gemini indirmeyi dene Kaptan Hâlâ bir şansınız olabilir.
حاول أن تهبط بسفينتك, أيها القائد لا بد و أن تكون هناك فرصة ما

Otomobil fuarında ikimiz için bir iş bulma ihtimalim var.
هناك فرصة بالخارج أن باستطاعتي جلب وظيفة لكلينا.. في المعرض العام للمحركات

Önümüzdeki on yıl ve sonrasında hastalıklardan kurtulmak amacıyla iş birliği yapmak ve yeni bir sistem kurmak için inanılmaz bir fırsat var.
هناك فرصة رائعة للعمل معًا لإنشاء نظام جديد للتخلص من الأمراض خلال العقد التالي وما يليه.