"هنالك بعض" - Translation from Arabic to Turkish

    • bazı
        
    • şeyler var
        
    • vardır
        
    • da var
        
    Bununla birlikte, diğerlerinden daha güçlü bilimsel desteğe sahip bazı sağlık faydaları vardır. TED ومع ذلك، هنالك بعض الفوائد الصحية التي تتمتع بدعمٍ علميٍ قويٍ عن غيرها.
    Kazandığın bazı davalar gece uyumana yardım eder, bazıları da seni uyutmaz. Open Subtitles هنالك بعض القضايا التي تكسبينها تساعدكِ على النوم وأخرى تصيبك بالأرق ..
    Şu son birkaç gündür şüphe uyandıran bazı davranışların oldu. Open Subtitles لقد كانت هنالك بعض التصرفات المثيرة للتساؤل في اليومين الماضيين
    Aslında onları tamamen görmezden gelmeden yapabileceğin bazı şeyler var. Open Subtitles هنالك بعض الأشياء التي يمكنك فعلها التي لا يمكنك تجاهلها
    Ve 18 yaşına girene kadar müsamaha göstermeyeceğim şeyler var. Open Subtitles وحتى تصبحين بسن 18 هنالك بعض الأمور لن أتساهل بها
    Orada birkaç koyun da var. Büyük ihtimalle onları götürmeye çalıştılar. Open Subtitles هنالك بعض الخراف أيضاً، من المُحتمل أنهم حاولوا أن يستولوا عليها
    Sonra, bazı sanat projeleri de vardı. TED وبالتأكيد، فقد كان هنالك بعض المشاريع الفنية
    Sosyal işlerin de piyasaya ihtiyacı var ve bazı meseleler var ki bazı piyasalar için ihtiyacın olan parasal yöntemleri kullanmak mümkün olmaz. TED و الاعمال الاجتماعية تحتاج الى سوق و هنالك بعض المشاكل التي تمنعك من تطوير كمية المال المطلوبة للسوق
    Son zamanlarda üzerinde çalıştığımız ana konulardan birisi tıbbi aletler ve apaçık bir ortak nokta görülemese de tıbbi aletler ile Irak’ın elektrik şebekesi arasında bazı ortak noktaları var. TED أحد االمشاريع المهمة التي نعمل عليها حديثا هو أجهزة طبية, وقد لا يكون واضحا أن تلك الأجهزة الطبية لديها شيء مشترك مع شبكة الكهرباء في العراق هنالك بعض القواسم المشتركة
    ES: bazı ülkelerin benim ölmemi istemeleri bir sır değil. TED إد: ليس لغزًا أن هنالك بعض الحكومات تريدني ميتًا
    İleride hayatında tekrar ortaya çıkacak olan bazı motifler ve öğeler vardı. TED كانت هنالك بعض المواضيع و العناصر التي ربما تظهر مرة أخرى في مرحلة لاحقة من حياتها.
    Siyasi irade mücadelesi de meydana gelecek fakat bunlar kazanılabilir savaşlar, çünkü dünya çapında Uluslararası Adalet Misyonu'nda oldukça ümit verici bazı örnekler yaptık. TED سوف يكون هنالك بعض المناوشات السياسية في هذا الخصوص، لكنها قابلة للحل، حيث طبقنا بعض النماذج حول العالم في حملة العدالة الدولية، والنتائج مشجعة.
    Buradaki durumda, aslında bazı ürünlerin diğer ürünler kadar iyi durumda olmadığını görüyorsunuz. TED وفي هذه الحالة بالتحديد يمكنك أن ترى أن هنالك بعض المحاصيل ليست جيدة كالأخرى.
    Ama bu dünyada bazı insanların her gün o kadar sıkı çalışmak zorunda olduklarını da öğrendim, ve bu çok zihin açıcıydı. TED وتعلمت أيضاً أن هنالك بعض الاشخاص في العالم يتوجب عليهم العمل كل يوم عملاً مرهقاً وقد وسع ذلك أفقي كثيراً
    Sanırım, olabileceğimden daha iyi olmama yardımcı olan, bazı şeyler var. Olmam gereken olamadığımı biliyorum. TED هنالك بعض الأشياء ساعدتني, اعتقد, جعلتني افضل مما كنت. أعلم انني لست ما ينبغي ان اكون عليه,
    Ne zaman bir hedefiniz olsa, yapmanız gereken bazı adımlar vardır, hedefe ulaşmak için yapılması gereken işler. TED إذا كان لك هدف، هنالك بعض الخطوات التي يتعيّن القيام بها، بعض العمل الذي يتعيّن القيام به من أجل تحقيقه.
    bazı geceler, bu sirenlerin hiç susmaması için dua bile ederdim. Open Subtitles كان هنالك بعض الليالي حين تمنيت صفارات الانذار تلك لن تنتهي أبدا
    Bu hayatta gerçekten sevdiğim bazı şeyler vardır, ve fikrimi kimse değiştiremez. Open Subtitles هنالك بعض الأشياء المُعيّنة في هاته الحياة و الّتي أحبّها حقّاً و لا أحدَ باستطاعته تغيير ذلك
    Bu şehirde hala devam eden bazı tuhaf şeyler var. Open Subtitles هنالك بعض الأشياء الغريبة التي تجري في هذه المدينة
    Dışarıya gitmeden önce sana söylemek istediğim birşeyler var ve biliyorum ki senin de bana söylemek istediğin şeyler var. Open Subtitles قبل أن نعود للخارج, هنالك بعض الأمور التي أحتاج لقولها لك وأعلم أن هنالك بعض الأمور التي تحتاجين لقولها لي
    İflah olmaz yalancılar da var, ama onlar istisna, çok küçük bir grup. Boş yere yalan söylemeyiz. TED هنالك بعض الكذابيين المرضيين, لكنهم يشكلون جزء صغير من السكان. نحن نكذب لسبب.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more