O sal olmadan burada ne kadar yaşayacağımızı biliyormusun, tüfeksiz? | Open Subtitles | هل تعلمين كم قد نظل هنا بدون ذلك الطوف؟ بدون بندقية؟ |
Halka Yüzüğün olmadan burada mahsur kalman hiç iyi olmaz. | Open Subtitles | لن تود أن تعلق هنا بدون خاتم التنقل خاصتك. |
Üstlerinize karşı geldiniz ve hiçbir neden veya izin olmadan buraya geldiniz. | Open Subtitles | أهملت رؤسائك و تعال هنا بدون سبب أو رخصة. |
Onu benden izin almadan buraya getirmeye hiç hakkın yok. | Open Subtitles | ليس لديك الحق في إحضارها إلى هنا بدون إخذ إذني |
Ana gitmemizi istedi, ama yapmayacağım Mesrob'im olmadan buradan ayrılamam. | Open Subtitles | آنا أرادت أن أذهب، لكنني لن أغادر هنا بدون مسروب. |
Para olmadan oraya anca tamamen aklını kaçırmış olan gider! | Open Subtitles | فقط الأحمق من يفعل هذا يذهب من هنا بدون ماله |
- Ona ihtiyacım yok. Buraya kasksız girme. Sana tekrar söylemem gerekiyor, bir daha koruman gereken bir beynin kalmayacak. | Open Subtitles | لاتتورط بالدخول الى هنا بدون واحدة فسوف أخبرك مرة أخرى, فلن يكون لك رأسا لتضعة هنا |
Bak, bunu kolay ya da zor yoldan yapabiliriz ama parayı almadan buradan gitmiyoruz. | Open Subtitles | انظر يمكننا أن نقوم بهذا بالطريقه السهله أو الطريقه الصعبه ولكننا لن نغادر هنا بدون المال |
Takviye gelmeden burada kalırsak, hepimiz öleceğiz. | Open Subtitles | اذا بقينا هنا بدون تعزيزات سوف نموت جميعا |
Ailenin geri kalanı oradayken burada oturduğum için biraz suçlu hissediyorum. | Open Subtitles | أشعر بالذنب قليلاً لجلوسنا هنا بدون العائلة |
Ailenin haberi olmadan burada olmaman gerekiyor muhtemelen. | Open Subtitles | لا يجب عليكِ التواجد هنا بدون معرفة أبويكِ عن مكانك |
Çemberin olmadan burada kalmak istemezsin. Bekle. | Open Subtitles | أنت لا تريد أن تعلق هنا بدون خاتم الانتقال الخاص بك |
Francis olmadan burada olman... ne garip. | Open Subtitles | كم هو غريبٌ بالنسبة لكِ التواجد هنا بدون فرانسيس. |
Korumaların olmadan burada ne geziyorsun? | Open Subtitles | ماذا تفعلين هنا بدون حراسك الشخصيين؟ |
Göz korunman olmadan burada ne yapıyorsun? | Open Subtitles | ماذا تفعل هنا بدون واقي للأعين ؟ |
Devlet sağlık kurulu olmadan burada bunun üzerinde mi çalışıyorsunuz? | Open Subtitles | ألهذا تعملين هنا بدون إشراف لجنة طبية؟ |
Boobie. Water Bug, kaskın olmadan buraya gelemezsin. | Open Subtitles | بوبي يا بعوضة الماء، لا تستطيع المجيء هنا بدون خوذة يا رجل |
Beyefendi randevunuz olmadan buraya giremezsiniz. | Open Subtitles | حسناً يا سيدي ؟ أنت لا تستطيع الدخول إلى هنا بدون تحديد موعد |
İznin olmadan buraya girmen yasak. | Open Subtitles | تعلمين أنه لا يمكنك المجيء إلى هنا بدون تصريح. |
Danimarka'ya niye gidiyorsun David? Maria. Babandan izin almadan buraya girmemen gerektiğini biliyorsun. | Open Subtitles | تعرفين بأنه لا يفترض أن تكونين هنا بدون موافقة والدك |
İkisi Cumartesi günü saat 10'dan önce kalkıp kirli çamaşırlarını almadan buraya gelmiş. | Open Subtitles | استيقظ كلاهما قبل الساعة العاشرة يوم السبت وجاءا إلى هنا بدون غسيلهما |
O olmadan buradan gidemem. Basit ve açık. | Open Subtitles | لا يمكن ان اذهب من هنا بدون ان استرجع متجري |
Para olmadan oraya sadece tamamen aklını kaçırmış olan gider. | Open Subtitles | فقط أحمق سوف يذهب من هنا بدون ماله |
Buraya kasksız girme. Sana tekrar söylemem gerekiyor, bir daha koruman gereken bir beynin kalmayacak. | Open Subtitles | لاتتورط بالدخول الى هنا بدون واحدة فسوف أخبرك مرة أخرى, فلن يكون لك رأسا لتضعة هنا |
Ama o silahları almadan buradan gitmesini göze alamazdım. | Open Subtitles | لكن لا يمكنني أنه أدعه يذهب من هنا بدون إعطائنا تلك الأسلحة |
Takviye gelmeden burada kalırsak, hepimiz öleceğiz. | Open Subtitles | اذا بقينا هنا بدون تعزيزات سوف نموت جميعا |
Ailenin geri kalanı oradayken burada oturduğum için biraz suçlu hissediyorum. | Open Subtitles | أشعر بالذنب قليلاً لجلوسنا هنا بدون العائلة |
Evet, ben istimal düşündüm 'piçler üzerine Huntin olmuştur that've' izni olmadan buralarda. | Open Subtitles | نعم، كنت أفكر في استعمالها على الأوغاد الذين يصطادون هنا بدون تصريح |