Bence Charlie Frobisher beni mutlu etmek için bundan daha fazlasını yapardı. | Open Subtitles | أعتقد أن تشارلي فروبيشر سيفعل ما هو أكثر من ذلك ليبقيني سعيدة |
Ancak uydular sadece gezegenlerin etrafında dönmekten daha fazlasını yaparlar. | Open Subtitles | لكن تقوم الأقمار بما هو أكثر من الدوران حول الكواكب |
Kendimi daha net bir şekilde görebiliyorum da ve istediğim şeyin makul olarak istenebilecek olandan daha fazlası olduğunu anlayabiliyorum. | TED | ولكن يمكن أن أرى نفسي بوضوح أكثر، وأستطيع أن أعترف بأن ما أريده في بعض الأحيان هو أكثر من المعقول. |
Eğer söylemezsen kaybedeceğin şey işinden çok daha fazlası olacak. | Open Subtitles | و إن لم تفعلي، فستخسرين ما هو أكثر من وظيفتك |
İyi bir aşçıdan da öte. Siz bilmiyorsunuz. Bırak öyle kalsın. | Open Subtitles | هو أكثر من طباخ جيّد.فليس لديك فكرة.دعك منه الآن أيها النقيب |
Denny, çoğu berber gibi bir ustadan daha çok bir işadamı ve dert ortağı. | TED | ديني، مثل العديد من الحلاقيين، هو أكثر من مجرد فنان، رجل أعمال وصديق حميم. |
Alışveriş merkezinden daha büyük. Orası Outlet 800. | Open Subtitles | هو أكثر من مركز تسوّق، حبّوب ذلك مخرج 800 |
Ondan çok daha fazlasına borçlusun asker. | Open Subtitles | أنتِ مدينةٌ بما هو أكثر من ذلكَ بكثير أيتها الجندي |
Bu mesleki ilgiden... daha fazla bir şey, değil mi Chase? | Open Subtitles | ...هو أكثر من أنه فقط إهتمام محترف أليس كذلك ياتشيس؟ |
O adam yıllarca bir şişe viskiden çok daha fazlasını sildi süpürdü. | Open Subtitles | سرق ذلك الرجل ما هو أكثر من قنينة ويسكي على مدار السنين |
Mültecilerin yalnızca hayatta kalmalarından öte çok daha fazlasını yapabiliriz. | TED | ولكن يمكننا أن نقوم بما هو أكثر من مجرّد مساعدة اللاجئين على البقاء على قيد الحياة. |
Ancak bitkilerin besin üretmekten daha fazlasını yaptığını biliyoruz. | TED | ولكننا نعرف أن النباتات تقوم بما هو أكثر من مجرد إعداد الطعام. |
Anlıyorum. Tabii daha fazlasını da anlıyorum. | Open Subtitles | أجل ، أفهم ذلك وأستطيع أن أفهم ما هو أكثر من ذلك |
Benden çok daha fazlasını istiyorsun bayan. | Open Subtitles | أنت تريدين ما هو أكثر من هذا مني يا سيدتي |
O çocuğa bir kere daha vurursan, sana selam vermekten daha fazlasını yapacağım. | Open Subtitles | إذا ضربت الفتى مجدداً سأفعل ما هو أكثر من تحيتك |
Baba, inanıyorum ki majesteleri yakınlıktan daha fazlası için buradalar. | Open Subtitles | أبي، أعتقد أن جلالتها هنا لما هو أكثر من التعاطف. |
Bu sembolik. Gerçek insan bilincinin bundan daha fazlası olduğunu biliyoruz. | TED | نحن نعلم أن وعي الإنسان الحقيقي عبارة عن ما هو أكثر من ذلك |
Başarı da sadece hayatta kalmaktan çok daha fazlası demek, bu oldukça önemli. | TED | وقد يعني النجاح ما هو أكثر من مجرد البقاء، بالرغم من أن ذلك مهم. |
Bu durum şanstan da öte, bu bir akım. | Open Subtitles | وهذا هو أكثر من مجرد صدفة، وهذا هو الاتجاه. |
Hatta bu ayrıcalıktan da öte. | Open Subtitles | في الحقيقة، هو أكثر من إمتياز lانه إمتياز حقيقي |
Görünenden daha çok şey var. Görmediğiniz şeylerle uğraşıyoruz. | TED | يوجد داخلنا ما هو أكثر من ذلك، ونتعامل مع أمور لا تراها. |
Michael bir çalışandan fazlası, bundan daha büyük bir anlaşma, ama ben buraya Michael'ı konuşmak için gelmedim. | Open Subtitles | مايكل هو أكثر من موظف أمر أكبر من هذا بكثير ولكنني لست هنا لأتكلم حول مايكل |
Bu sabah büyük çoraptan çok daha fazlasına ihtiyacın var. | Open Subtitles | ستحتاجين ما هو أكثر من جوارب كبيرة هذا الصباح. |
Clark, ikimiz de biliyoruz ki, evlenme teklifi küçük bir ayrıntıdan daha fazla bir şey. | Open Subtitles | كلارك)، كلانا يعرف أن طلب الزواج ذلك) هو أكثر من تفصيل صغير |