- Ve duygusal derken, deli demek istiyorum! | Open Subtitles | لا، لا، إنها عاطفية جداً وأعني بذلك مجنونة |
Herkes derken, böyle bir olaya çağıracağım siz üçünüzden bahsediyorum. | Open Subtitles | وأعني بالجميع أنتم الثلاثة الذين سأدعوهم إلى حدث كهذا |
demek istediğim hem pratikte Hem de duygusal olarak. | TED | وأعني سواء من الناحية العملية أو العاطفية. |
Depodan kastım boş olduğundan emin olduğum bir su deposuydu. | Open Subtitles | وأعني بالقبو خزان المياه. لقد كان خاليا من المياه. |
Ancak gördüğüm en sıcak insanlarla. ciddiyim. | Open Subtitles | لكن مع الأشخاص الأكثر دفئا وأعني ما أقول |
Dostlarım, seyahatinizin burada bitmesine hiç gerek yok. Seyahat derken hayat yolculuğunuzu kastediyorum. | Open Subtitles | ليس ضرورياً أن تنتهي رحلتكما هنا، وأعني حياتكما تحديداً. |
Konuşmakla kastettiğim demek istediğim, belki baştan başlayabiliriz diye düşünmüştüm. | Open Subtitles | وأعني بالحديث تعلم ،أعتقد ان الذي حصل ربما قد أنتهى |
Ufaklık, sana birşey söylemek istiyorum, ve bunu samimiyetimle söylüyorum. | Open Subtitles | يا فتى أريد أن أخبرك شيئا وأعني هذا بصدق |
Dedelerimizin yaptıklarından bahsediyorum muhtemelen birçoğumuzun onlarla büyüdüğü fakat bir şekilde birazcık unutmuş olduğumuz. | TED | وأعني بممتلكات الجد. الكثير من الممتلكات نشأنا معها ولكن كما تعلمون فقدنا البعض منها. |
Temiz derken, hiç polis görmek istemiyorum. | Open Subtitles | وأعني بذلك أني لا أريد رؤية شرطياً واحداً |
Çay derken, yani ot içmeye gelir miydin demek istiyorum? | Open Subtitles | وأعني بالشاي هل تودين أن تدخلي لتدخني بعض المخدر؟ |
Bunu yaparken çocuğun kıpırdamaması lazım. Hem de hiç. | Open Subtitles | ولا يمكنه التحرك خلال هذا، وأعني لا يمكنه التحرك مطلقاً |
Yanındaki zenciyle birlikte elleriniz havada dışarıya çıkacaksın! Hem de hemen! | Open Subtitles | أخرج أنت والزنجي الآن وأيديكم خلف رؤوسكم وأعني في الحال. |
Her yerde kameralar olacak Hem de, her yerde. | Open Subtitles | وأنها قد حصلت الكاميرات في كل مكان وأعني في كل مكان. |
Kısraktan kastım at tabii ki, kızınız değil. | Open Subtitles | وأعني بالمهرة الحصان بالطبع وليس ابنتكما |
Bundan kastım şudur ki hadi bu yarışta nerede olduğumuzu belirleyelim askeri gücümüz nedir bilelim ve bu konuda neler yapacağımıza bir karar verelim. | Open Subtitles | وأعني بذلك أن دعونا نعلم بالضبط ما هو موقعنا من هذا السباق ،ومن هذا النموذج من التسلح ولنرى بالضبط ما الذي نحن بصدد القيام به حيال ذلك |
ve devasa derken ciddiyim bir Typhoomerang duruyor. | Open Subtitles | هناك ضخمة وأعني ضخمة تقف تووميرنق إلى جانبك |
Çenenizi kapayana kadar bunu yapacağımdan emin olabilirsiniz ve bu konuda acayip ciddiyim | Open Subtitles | وسأقتل مجدداً إن لم تسكتوا الآن وأعني الآن! |
Birkaç gün sonra bir grup asker konteynır kamyonlarıyla çıkageldi, ...her şeyi yüklediler, her bir şeyi kastediyorum. | Open Subtitles | وبعد أيام قليلة، أظهرت مجموعة من الجنود يصل مع شاحنات الحاويات و تحميل كل شيء، وأعني كل شيء. |
Ve "örüntü" diyerek, bir bağı, bir yapıyı, bir düzeni, gördüğümüz şeyleri yönlendiren kuralları kastediyorum. | TED | وأعني ب"الأنماط" اتصالات، وهيكلًا وبعض التناسق، بعض القواعد التي تضمن تشكيل ما نراه. |
demek istediğim, gerçekten şehirlerin biririnden ne kadar farklı olduğunu düşünsenize. | TED | وأعني ان تفكر في حقيقة اختلاف هذه المدن بطبيعة الحال. |
Çok uzun zamandan beri polis memuruyum ve demek istediğim teknolojinin öncesini gördüm. | TED | لقد كنت شرطيا لمدة طويلة من الزمن، وأعني بأنني كنت سابقا للتكنولوجيا. |
Cidden bak içimden gelerek söylüyorum. Sen kayışı koparmışsın. | Open Subtitles | بجدية وأعني هذا من صميم قلبي أنت مولع بحبها |
Bununla kastettiğim ise; araştırma geliştirme maliyetleri oldukça yüksek iken, üretim maliyetlerinin düşük olduğu ürünlerdir. | TED | وأعني بذلك أن المنتجات ذات تكلفة البحث والتطوير المرتفعة، وتكاليف التصنيع المنخفضة. |