| Ve Sen de bir malsın. Malın önde gideni olmadığında. Aç bakalım. | Open Subtitles | وأنتَ شئ ثمين. الآن, افتح فمك بشكل كبير. ماذا كان ذلك ؟ |
| seni görmemi engellemek istiyor Sen de ona yardım ediyorsun. | Open Subtitles | إنها تحاول أن تمنعني من رؤيتك وأنتَ تساعدها في ذلك |
| İçeride zeki bir adam daha isteyebilir, ve Sen de onlar kadar zekisin. | Open Subtitles | يمكنه أن يستخدم رجلاً ذكيّاً آخر من الداخل وأنتَ ذكيّ كما هو واضح |
| Eski köye yeni âdet getirmek istiyorsun, sadece sen ve ben? | Open Subtitles | ، أنتَ تريد وضع الأمـور على القـاعدة القديمة أنـا وأنتَ فقط؟ |
| Yani, ben hançeri müzeden çaldım Sen de hançeri benim aracımdan çaldın. | Open Subtitles | إذن ، أنا سرقة الخنجر من المتحف وأنتَ سرقة الخنجر من شاحنتي |
| Burada olduğunu kimse bilmiyor ve Sen de bunu bilmemizi istemiyorsun. | Open Subtitles | لا أحد يعرف أين أنتَ وأنتَ لا تُريدنا أن نعرف ذلك |
| Sen de şu andan itibaren bu vakadan alındın, çavuş. | Open Subtitles | وأنتَ خارج هذه القضية أيّها الرقيب، أمر يتم تفعيله مباشرة. |
| Sen de burada öleceksin çünkü bensiz gitmeyi götün yemiyor! | Open Subtitles | وأنتَ ستموت هنا لأنكَ لاتملك الجرأة للخروج من هنا بدوني |
| Hayatta kalamaz. Bunu Sen de biliyorsun. | Open Subtitles | لـن يـجتـاز الإختبـار، وأنتَ تعلـمُ ذلـك. |
| Eğer kalırsam, içeride bir adama ihtiyacım olacak ve sen işime yarayabilirsin. | Open Subtitles | وإن فعلتُ ذلك، فسأحتاج لشخصاً في الداخل وأنتَ ربما تكون بين يدي |
| Eğer kalırsam, içeride bir adama ihtiyacım olacak ve sen işime yarayabilirsin. | Open Subtitles | وإن فعلتُ ذلك، فسأحتاج لشخصاً في الداخل وأنتَ ربما تكون بين يدي |
| Kara sürpriz at ve sen onu bir yarışta süreceksin. | Open Subtitles | الأسود هوَ الحصـان اللغز، وأنتَ مَن سيمتطيـه في سبـاق |
| sen ve diğer askerler de dâhil, adadaki herkes öldürülecek, | Open Subtitles | سيتم قتل الجميع، وأنتَ والجنود ستكونوا ضمن ذلك |
| - Hayır, sen ve ben arkadaşız. Ve bana haftada üç defa kahve ısmarlamıyorsun. | Open Subtitles | لا، أنا وأنتَ صديقين وأنتَ لا تحتسي القهوة معي ثلاث مرّات بالأسبوع |
| Evet, hem de o haklıydı Sense haksız. | Open Subtitles | أجل، هي اعتبرته صواباً وأنتَ اعتبرتَه خطئاً |
| Seninle yapmakta olduğumuz işe karşı misilleme diye düşünüyorum. | Open Subtitles | أخاله قِصاصاً على ما كنّا نفعله أنا وأنتَ |
| Yalnızca ikimiz oluruz diye düşünmüştüm aslında. | Open Subtitles | في الواقع، كنتُ آمل أن نتغدّى أنا وأنتَ فقط |
| Daha şimdi gelecek haftanın yemek listesini gördüm ve üzerinde senin adın vardı. | Open Subtitles | لقد رأيت قائمة الوجبات للإسبوع المُقبل وأنتَ موجود بها |
| Evet öyle ve onlara bunu öğreten sensin ve nedenini biliyorum çünkü sen tatlı bir kızsın ve harika bir kalbin tutuluyor. | Open Subtitles | نعم ، إنه كذلك ، وأنتَ من قرروا أن يهتموا بهِ وأعلم لماذا ، لانكِ سيدة لطيفة ولديكِ قلب ذكي |
| Ayrıca hangi kız Seninle yatmak ister ki? | Open Subtitles | وأنتَ تعلم، بجانب من هي التي تريد أن تنام معكَ، علي كلٍ؟ |
| Eğer ben buradaysam, Siz de buradaysanız, bu "bizim" zamanımız olmaz mı? | Open Subtitles | لو أنا هُنا وأنتَ هُنا، ألّا يجعلُ ذلك من وقتنا جميعًا؟ |
| Tek bildiğim, paranın yarısının bende olduğu ve diğer yarısınında sende. | Open Subtitles | ،كل ما أعرفه أنه لديّ نصف المال الذي استحقيته بتعبي وأنتَ حصلتَ على الباقي |