Ve gerçek şu ki çoğu kişi Afrika'nın berbat olduğunu düşünüyor. | TED | والحقيقة هي أن الكثير من الناس يعتقدون أن أفريقيا مشوَّهة. |
Ve gerçek şu ki, bu cidden fazla zaman almıyor. | TED | والحقيقة هي أن ذلك بالفعل لا يحتاج الكثير. |
Ve gerçek şu ki atığı yakıt olarak kullanmada iyi olsak bile, mutlaka her zaman biraz artan yakıt olacak. | TED | والحقيقة هي أنه حتى لو كنا جيدين باستخدام تلك النفايات كوقود، سيكون هناك دائمًا بعض الوقود المتبقي. |
Ahlaki değerlerden yoksun olduğumu düşünüyor, ve işin aslı, son zamanlarda gerçekten o haldeydim. | Open Subtitles | تعتقد أنني مفلس أخلاقياً والحقيقة هي أنني كنت كذلك مؤخراً |
İşin aslı şu ki keşke bunu söyleyebilseydim. | Open Subtitles | والحقيقة هي , تمنيت لو أنني أستطيع أن أقول لك. |
İkimiz birlikte çok eğlenirdik ve işin doğrusu şu ki, tıpkı onun gibi olmak isterdim. | Open Subtitles | وكنا نقوم بكل الامور الممتعة معا والحقيقة هي اني اريد ان اكون مثله تماما |
İşin gerçeği, ne kurallar, ne de ödüller işleri yoluna sokmak için yeterlidir. | TED | والحقيقة هي أنه لا القواعد ولا الحوافز تكفي للقيام بالمهمة. |
Ve gerçek şu ki, bu geçiş döneminde pek çok şey bizim için epey iyi gidiyor. | TED | والحقيقة هي أن أشياء كثيرة تسير في مصلحتنا خلال هذا التحول. |
Ve gerçek şu ki, kendini özel birine saklamanı isterim. | Open Subtitles | والحقيقة هي , اريدك ان تحتفظي بنفسك لشخص مميز |
Ve gerçek şu ki, babam ve annem yıllardır sorun yaşıyorlardı. | Open Subtitles | والحقيقة هي ، أنّ أبي وأمّي كانا يواجهان المشاكل لسنوات |
Sadece gerçekler önemli Ve gerçek şu ki hangi dünyada olursan ol bir mermi işini bitirir. | Open Subtitles | بل الحقائق فحسب، والحقيقة هي أن رصاصة قادرة على إخراجكِ من أي عالم تختبئين به |
Boş vermem lazım, daha önce de gördüm Ve gerçek şu ki, bu herkese olabilir, bize olabilir.. | Open Subtitles | يجب أن أترك الأمر أنه فقط لقد رأيت هذا من قبل والحقيقة هي ، يمكن أن تكون لأي أحد من الممكن أن يكون نحن |
Ve gerçek şu ki, bana en yakın insanları öldürmek konusunda çok yetenekli olduğu kanıtlanmıştır. | Open Subtitles | والحقيقة هي أنها أثبتت جدارتها في التكيف على قتل الأشخاص القريبين مني |
Ve işin aslı, beni bağışlamanızı istiyorum. | Open Subtitles | والحقيقة هي.. أنني أريد أن أطلب مسامحتكِ |
İlk müsabakamız Los Angeles'ta ve işin aslı, herkesin gitmesine yetecek kadar paramız yok. | Open Subtitles | منافستنا الأولى ستكون في لوس أنجلوس والحقيقة هي, أننا لا نملك ما يكفي من المال ليذهب الجميع |
Bakın. İşin aslı, başka kimseyi tanımıyorum. | Open Subtitles | نظرة، والحقيقة هي أنني لا أعرف أي شخص آخر. |
İşin aslı, vurulan testisi alınınca diğerine devasa bir alan kalmış oldu. | Open Subtitles | والحقيقة هي أنه بدون الآخر أخذ مساحة . والذي ذهب كان عملاق . |
ve işin doğrusu... o ölesiye kadar, asla gerçekten önemsemedim. | Open Subtitles | والحقيقة هي... . لم أهتم حقاً بهذا قبل أن تموت. |
Her şey kontrolünden çıktı ve sen başa çıkmaya çalıştın ama işin doğrusu büyümek için daha zamanın var. | Open Subtitles | كل شيء خرج عن السيطرة وأنتي فقط تحاولين التعامل مع ذلك والحقيقة هي |
İşin gerçeği bölge yarışmasında daha iyi, hatta daha çarpıcı olmalıyız. | Open Subtitles | والحقيقة هي ، أنه يجب علينا أن نكون أفضل ، مدهشة لدرجة أكثر ، في المحليات |