Bu ikisi arasındaki tek fark nasıl anlatıldığı nasıl iletildiğidir. | TED | والفرق الوحيد بين الفكرتين هو طريقة توصيلهما. |
tek fark, bu uygulama sayesinde daha fazla içerik ekleyebilme olanağı olması. Şimdi, hazır mısınız? | TED | والفرق الوحيد هو أنه بإمكانك إضافة روابط ومحتوياتٍ أكثر. |
Aramızdaki tek fark şu: Ben suçlu olduğumu biliyorum. | Open Subtitles | والفرق الوحيد بيني وبينكم هو أنني أعرف أني مذنب |
Aradaki tek fark bunu bugün bilmen gerekmiyor, niçin ben bileyim ki? | Open Subtitles | قد تصدمك حافلةٌ غداً والفرق الوحيد هو أنك لستَ مجبراً أن تعلم بذلك منذ الآن |
tek fark onlar kaçma umutlarını kıran parmaklıkları görebiliyorlar. | Open Subtitles | والفرق الوحيد هو أن بإمكانهم رؤيت القضبان والتي تجعل الأمل في الهروب صعبا |
tek fark yanımızda başkaları da olacak. | Open Subtitles | والفرق الوحيد هو انني سأكون محقاً أمام أناسٍ آخرين |
İki saat sonrasın, çok iyi arkadaş olurduk yine. tek fark, bizim şuan büyümüş olmamız. | Open Subtitles | بعد ساعتين , نرجع أعز أصدقاء والفرق الوحيد الأن هو أننا كبار |
Onunla bu evde yaşamış olan Zoe arasındaki tek fark şu: | Open Subtitles | والفرق الوحيد بينها وبين زوي التي كانت تعيش في هذا المنزل هو مجرد أن |
tek fark şu olacak. Müdahale sırasında sizi eğiteceğim. | Open Subtitles | والفرق الوحيد أنّي سأكون من يعطيكم التعليمات حين تذهبون. |
Varsayımsal olarak konuşursak, ya Dünya'nın bire bir kopyasını bulsaydık ve bulduğumuz bu yeni gezegenle şu anki gezegenimiz arasındaki tek fark, insan evriminin henüz gerçekleşmemiş olması olsaydı en ham haliyle... | Open Subtitles | ماذا لو تحدثنا افتراضا أننا اكتشفنا نسخة طبق الأصل من كوكب الأرض والفرق الوحيد بين |
Madem öyle, işte böyle. tek fark, seksi bir beyaz elbiseye ihtiyacım olmaması. | Open Subtitles | واحدة بواحدة، والفرق الوحيد بيني وبين ألشيف هو أني لا أحتاج الى بدلة بيضاء مثيرة |
Aralarındaki tek fark, gelecek felaketin doğasıydı. | Open Subtitles | والفرق الوحيد بينهم كان طبيعة الكارثة القادمة |
Bu kez tek fark doğrudan senin yüzünden olduğunu düşünmen. | Open Subtitles | والفرق الوحيد هنا هو كنت تعتقد كان لك يد مباشرة في هذه واحدة. |
tek fark kimin zengin, kimin ölü olduğunda. | Open Subtitles | والفرق الوحيد هو من يغتنى ومن يلقى حتفه |
tek fark onlarla uğraşırken ben yanındayım. | Open Subtitles | والفرق الوحيد هو أنني بجانبها لمساعدتها |
Aslında bu kızılötesi ışıktır ve kızılötesi ışık ile görülebilir ışık arasındaki tek fark dalga boylarıdır. | Open Subtitles | .انها في الحقيقة الاشعة تحت الحمراء ...والفرق الوحيد بين الاشعة تحت الحمراء والضوء المرئي هو في طول الموجة |
Aradaki tek fark biraz daha fazla çalışmak zorunda kalabilirim. | Open Subtitles | والفرق الوحيد هو... أنا قد أضطر الى العمل بجدية أكبر قليلاً |
tek fark artık onları görebiliyorum. | Open Subtitles | والفرق الوحيد الآن أستطيع بالفعل رؤيتهم |
Buradaki tek fark saldırgan, o saldırgan da Thief'dir. | Open Subtitles | والفرق الوحيد هنا هو الجاني والجاني هنا هو (ثيف) |
tek fark şu, ben kendimi Amerikan bayrağına sarıp insanları kahraman olduğuma ikna etmeye çalışmadım. | Open Subtitles | والفرق الوحيد هو أنّني لم أفعل ذلك تحت عَلَم (أمريكا) وحاولت إقناع النّاس بأنّي بطل. |