"وبدلاً" - Translation from Arabic to Turkish

    • yerine
        
    • tercih etti
        
    Bunun yerine, gelecek için plan yapıp 22. yüzyıl aydınlanmasını başlatacaklar. TED وبدلاً عنه، سيخططون للمستقبل ويبدأوا في بناء تنوير القرن الثاني والعشرين
    Ama bunun yerine hastaneye yatırdılar ve bana çok iyi baktılar. Open Subtitles وبدلاً مِن ذلك، دَخلتُ مستشفى، وكَانَ عِنْدَهُ عنايةُ على مدار الساعةُ.
    İnsanların olmadığı bir dünyada yollar, artık boz ayı için engel olmak yerine onlara eski topraklarına dönmede yardımcı olacaklardır. Open Subtitles في حياة ما بعد البَشَر‏ الطرق لم تعد موانع للدبّ وبدلاً من ذلك أصبحت ممرات تقودهم إلى قلب أرضهم السابقة
    Her zaman güçlüydün, ama şimdi dünyan kontrolünden çıkıyor ve bu ani zayıflığınla yüzleşmek yerine copunu sallayarak acısını çıkarmaya çalışıyorsun. Open Subtitles كنت دائما تشعر انك قوي لكنك الأن تشعر ان عالمك يبتعد عن سيطرتك وبدلاً من ان تتعامل مع شعورك بالضعف المفاجئ
    Onun yerine, tek birine kilitlendi. Hiçbir özelliği olmayan bir kadını hedefine koydu. Open Subtitles كلاّ، وبدلاً من ذلك، يجد ذلك الهدف، لا شيء مُميّز بها، ويُرسّخ أعلامه.
    Bunun yerine, iddaasına göre seni onu korkutmak için göndermişim. Open Subtitles وبدلاً من ذلك، يدعي بأنّني قمت بإرسالك من أجل إخافته
    Onun yerine ülkede oradan oraya uçarak yeni bir iş bulmaya çalışıyorum. Open Subtitles وبدلاً من ذلك ، أحلق عبر البلاد لمُحاولة الحصول على وظيفة جديدة
    Ve polise gidip bir dava açmalarını istemek yerine kendi başlarına yapmaya başladılar. Open Subtitles وبدلاً من الذهاب للشرطة وطلب منهم بناء قضية قامو بفعل ذلك بانفسهم، والسبب؟
    Onun yerine elimize geçen şey troller. TED وبدلاً من ذلك ما حصلنا عليه هم المتصيدون.
    İki yıl önce, şöyle bir karar verdik; hadi açlıkla savaş modelini değiştirelim ve yemek yardımı vermek yerine, onu gıda bankalarına koyalım. TED ولكن قبل سنتين، قررنا، لنغير النموذج المستخدم لمحاربة المجاعة، وبدلاً من إعطاء مساعدات طعام، لنضعه في بنوك الغذاء.
    Ve farkettim ki, dışarıdan bakmak yerine yaşlılık döneminde olduğunuzda, korku ortadan kalkıyor. TED ولقد اكتشفت انه وعندما تكون في خضم الهرم وبدلاً من النظر اليها من الخارج والخوف من الانحسار
    Onun yerine takımın beklenmeyene karşı nasıl hazırlanması gerektiğinin tarifini yazabilirsiniz. TED وبدلاً من ذلك، يمكنك أن تجعل وصفه لكيفية الحصول على فريق الذي أعد لغير متوقع.
    Ve birbirimize günü yaşamayı söylemek yerine, belki kendimize her gün engelleri yaşamayı hatırlatabiliriz. TED وبدلاً من القول لبعضنا البعض أن نغتنم اليوم ربما يمكننا أن نذكر أنفسنا كل يوم أن نغتنم التقييد.
    süreci 3 dakikaya indirdim. Tıbbi teşhis testini oluşturmayı göstermek yerine daha anlaşılır olduğu için araba görüntülerini tanımlama testini göstereceğim. TED وبدلاً من أن أعرض عليكم عمل إختبار تشخيص طبي سأريكم إختبار تشخيص لصور سيارات لأن هذا سنستطيع جميعنا فهمه
    Tabii ki onları dinlemedik ve yerine sevginin nazik jestlerini ve gençliğin pervasız parlamalarını savunduk. TED بالطبع ، لم نستمع لهم، وبدلاً من ذلك، ناصرنا إيماءات الحب الرقيقة وبتهور أيضاً ناصرنا ومضات الشباب.
    Sorunla baş edecek grupları yaratmak yerine, grupların spontane bir şekilde değişik alternatifler etrafında oluşmasına izin vermeye karar verdiler. TED وبدلاً من إنشاء مجموعة لتولي هذه المهمة، قرروا السماح للمجموعات بالظهور تلقائيًّا حول بدائل مختلفة.
    Polisler bana yardım etmek yerine beni bir hayvan gibi, bu küçük, ufacık hücreye attılar. TED وبدلاً من أن يقوم الشرطي ،بمساعدتي ، رموني بزنزانة صغيرة ، كالحيوان
    Gece müdürü, adamı geri çevirmek yerine ona bir oda açmaya karar verir. TED وبدلاً من أن يرده خائباً قرر المدير اليلي أن يوجد له غرفة.
    Onun yerine, bu dalgalanmaları düzenlemek için, geleneksel elektrik santrallerinde sürekli olarak ekstra elektrik üretiliyor. TED وبدلاً من ذلك، لاستيعاب هذه التقلبات، يتم إنتاج بعض الكهرباء الإضافية من محطات الطاقة التقليدية باستمرار.
    Ama videolardan birinin sesini, yağmur sesi yerine domuz eti kızartma sesiyle değiştirdim. TED ولكنّي قمت بتبديل الصّوت لأحد الفيديوهات، وبدلاً من صوت المطر، قمت بإضافة صوت قلي اللحم المقدّد.
    Fakat o, dünyada arkadaşım diyebileceğin iki kişiden birisiyle birlikte olmayı tercih etti. Open Subtitles وبدلاً من ذلك تجدها تواعد واحد من اثنين كنتَ تحسبهما أصدقاء

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more