Tuvalete git, elini yüzünü yıka, ve kendine çeki düzen ver. | Open Subtitles | خذي استراحة في الحمام و اغسلي وجهكِ و استجمعي شتات نفسكِ |
Bizi ele verirsen yüzünü bir zarfta alır, anladın mı? | Open Subtitles | قومي بفضح أمرنا، وسوف يستلم وجهكِ بالبريد، هل تفهمين ؟ |
Lafın bilgi içeriyor, Denise ama Yüzün soru sorar gibi. | Open Subtitles | كلماتكِ تبدو كتصريح , دينيس ولكن ملامح وجهكِ تبدو كسؤال |
Yanlış zamanda, yanlış bir hamleyle her şeyi eline yüzüne bulaştırabilirsin. | Open Subtitles | فقد تحاولين إقناعها في الوقت والمكان الخاطيء فتتفجـر الأمور في وجهكِ |
Bunun da tesadüf olduğunu söylersen yüzünün ortasına yumruğu geçiririm! | Open Subtitles | ، إذا قلت لى صدفة . سأوجه قبضتى فى وجهكِ |
Seni üzmek istedim bebeğim ve anladım ki, olmayan iki milyon doların yok oluşunu yüzünde görünce... | Open Subtitles | ..اردتكِ ان تتألمي ياعزيزتي ، اردت ان اتحكم في وجهكِ وانتِ تشاهدين المليونا دولار يختفون امامكِ |
Geçen gece yüzündeki o büyük gülümseme sadece numaraydı yani. | Open Subtitles | حسناً، إذاً الإبتسامه المرتسمه على وجهكِ في تلك الليله لم تكن إلا تمثيلاً |
Bu işle bağlantımız olamaz. - yüzünü gören tek kişi o. | Open Subtitles | لن نعلّق أنفسنا على عدم قولها، فهي الوحيدة التي رأت وجهكِ. |
yüzünü öylesine iyi tanıyorum ki, gözlerim kapalı yapabilirim. | Open Subtitles | أعرف وجهكِ جيداً، أستطيع نحته وأنا مغمض العينين. |
yüzünü öylesine iyi tanıyorum ki, gözlerim kapalı yapabilirim. | Open Subtitles | أعرف وجهكِ جيداً، أستطيع نحته وأنا مغمض العينين. |
yüzünü mektuba yaklaştır ve yüksek sesle oku. | Open Subtitles | أجعلي وجهكِ قريب جداً من الرسالة وَ اقرأي الرسالةَ بصوت عالِ. |
Bahçemizden çık, senin yüzünü görmek istemiyoruz! | Open Subtitles | أخرجي من ساحتنا، لا نريد رؤية وجهكِ بعد الآن |
Ne kadar da gizemli bir Yüzün var. Şu an hissettiğin nedir, merak ettim. | Open Subtitles | لقد رسمتِ وجهكِ المبهم اتسأل ماذا يكون مزاجكِ الآن ؟ |
Ve sonra senin Yüzün kızarır. Bu harika. | Open Subtitles | ثم يتحول لون وجهكِ الى الأحمر الفاتح شىء رائع |
Senin Yüzün kafamın tam içinde duruyor, senin... külotun da kocamın cebinden çıkıyor-- | Open Subtitles | , وجهكِ في كل مكان . . ملابسكِ الداخلية في جيب زوجي |
Öteki kolunu kaldır, elin tam yüzüne gelsin. | Open Subtitles | ضعي الآخر بالأعلى، وتلكَ اليد على وجهكِ. |
Bu da ruhsuz yüzüne bakmak zorunda kalmayacağım anlamına geliyor. | Open Subtitles | وهذا يعني أنني لن أنظر إلى وجهكِ الأخرق ثانية |
Dev bir şapka! Bayıldım. yüzünün büyük bir bölümünü kapatıyor. | Open Subtitles | اللعنة على القبعة الكبيرة , تعحبني تخفي كثيراً من وجهكِ |
Ciddi olduğunda hâlâ yüzünde şu gergin ifade oluyor. | Open Subtitles | لديكِ تلك النظرة على وجهكِ عندما تكونين جادة , اتعلمين؟ |
yüzündeki o ucuz boyayı silip atacağım. | Open Subtitles | أنا على وشك أن أصفعكِ على وجهكِ الخجول الرخيص هذا |
Lanet amcık, senin çirkin sikik suratını görmek istemiyorum... | Open Subtitles | أيتها الهاعرة اللعينة. لا أُريدُ رُؤية وجهكِ القبيح |
Seni dudaklarından ve yüzünden öpebilirim. | Open Subtitles | وأستطيع تقبيلكِ أستطيع تقبيل شفتيكِ وجهكِ |
suratına yaylı tüfek doğrulttuğum için çok üzgünüm. | Open Subtitles | حسناً بخصوص توجيه القوس إلي وجهكِ أنا متآسف جداً لهذا |
İlginç bir biçimde komik peruk ve yüz boyası da görmüyorum. | Open Subtitles | ومن الغريب أنني لا أرى شعراً مستعاراً أو طلاء على وجهكِ |
Sonunda yüzünüzü görmek çok güzel. EVet, gidip kafamı kitaplara gömeyim en iyisi. | Open Subtitles | من اللطيف رؤية وجهكِ أخيرًا حسنًا، من الأفضل أن أذهب للدراسة |
Fakat o zaman Suratın aynı mahkeme duvarı gibi duruyordu. | Open Subtitles | لقد مضت فترة طويلة منذ ظهر هذا التعبير على وجهكِ |
Çok uzun süredir yüzünüzde korkudan eser görmemiştim. | Open Subtitles | لم أرى مثل هذا الخوف على وجهكِ منذ أمدٍ طويل |
- Bu da sana kapak olsun. | Open Subtitles | -في وجهكِ. في وجهكِ . |