Yani bugün beni götürdüğün o yerler oralara tek başına gitmemiştin değil mi? | Open Subtitles | إذًا ، كل أماكن الأطفال التي ذهبنا إليها اليوم لا تذهب هناك وحيدًا |
Ben tek başıma kalamadım, sen de tek başına kalmamalısın. | Open Subtitles | ،لم أقوَ على العيش بمفردي ولا يتعيّن أن تحيا وحيدًا |
tek başına bilim dünyayı değiştiremez. Dünyanın da değişmeyi istemesi lazım. | Open Subtitles | العلم وحيدًا يعجز عن تغيير العالم، يتعيَّن أن يرغب العالم بالتغيُّر |
Evet, çünkü etrafımda iletişim kurabileceğim birini aramakla meşguldüm, çünkü çok yalnızdım. | Open Subtitles | نعم ، بسبب كوني مشغول جدًا بالرفرفة في الجوار محاولًا الإرتباط بأحدهم لأنني كنت وحيدًا للغاية |
yalnız başına oturduğunu gördük ve yardımcı olabileceğimizi düşündük. | Open Subtitles | رأيناك تجلس وحيدًا وإعتقدنا أنه بإمكاننا مساعدتك |
Üçüncü evliliğim sona ermişti ve yapayalnız kalmıştım. | Open Subtitles | إنفصلتُ عن زوجتي في زواجي الثالث، و كنت ببساطة وحيدًا. |
Pazar günü evde tek başına olmaktan daha beter bir şey yoktur. | Open Subtitles | لا شيء أسوأ من البقاء في البيت وحيدًا يوم الأحد. |
Söz ver Ram, beni tek başına yakmayacağına söz ver. | Open Subtitles | عِدني يا رام , أنك ... لن تغمر رمادي وحيدًا |
Robert Jessup tek başına yaşıyor, ve tıbbi malzemeleri satıyor. | Open Subtitles | طبقًا لسجلاتنا، فإنه يعيش وحيدًا يسافر 200 يوم في السنة طبقًا لعمله في المبيعات الصيدلية.. |
Yapmna, tek başına zaman geçirmek iyidir. | Open Subtitles | ماذا تقولين؟ ، من الجيد تركه وحيدًا لبعض الوقت |
Siyah boşlukta tek başına siyah boşluk olmak gibi. | Open Subtitles | إنه الثقب الأسود الناتج عن كونك وحيدًا داخل ثقب أسود. |
tek başına su üzerinde olmak huzur veriyor. | Open Subtitles | وجودي وحيدًا في عرض البحر أمر يبعث على السكينة |
Çatlak ailemle tek başıma olmayı hayal bile edemiyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع التخيل كيف سأتعامل مع والديّ المجنونان وحيدًا |
- Bu odada tek başıma saatler geçirdim. | Open Subtitles | أمضيت الكثير من الساعات وحيدًا في هذه الغُرفة |
Neden yaşamı yarattın? yalnızdım. Kız kardeşinin arkadaşlığı yetmedi mi? | Open Subtitles | لماذا خلقت الحياة؟ كنت وحيدًا لم تكن شقيقتك تكفي؟ أنا الوجود |
Yeterince uzun bir zaman yalnızdım. | Open Subtitles | لقد كنت وحيدًا بما فيه الكفاية. |
Ve pis bir sokakta, yalnız başına kan kaybından ölüme terk edildi. | Open Subtitles | وقد غادر هذه الحياة وهو ينزف وحيدًا في زقاق قذر. |
Onu haftalardır takip ediyordum. Adamı yalnız başına yakalamak için bekliyordum. | Open Subtitles | كنت أتبعه لأسابيع في انتظار أن أتمكن منه وحيدًا |
yapayalnız ölen kızım için umarım bir çoğunuz yürüyeceği son yolda kendisini yalnız bırakmayıp orada olur. | Open Subtitles | ابنتي التي ماتت وحيدة أتمنى أن الكثير منكم سيحضر حتّى لا يكون طريقها الأخير وحيدًا |
Onunla olsaydım, onu yanlız başına bırakmasaydım durum farklı olurdu. | Open Subtitles | لو كنت معه لكان الأمر مختلف لو لم أتركه وحيدًا |
Tabii konuşacaksın, ve ben de yalnız başıma oturacağım. | Open Subtitles | بالطبع ستفعلين وأنا سأجلس هنا وحيدًا لنفسي. |
Böylece ikiniz de yalnız başınıza ölmemiş olurdunuz. | Open Subtitles | وساعتها لم يكن أي منكما ليموت وحيدًا |
Her gece terler içinde, korkmuş, yalnız bir şekilde uyanırdım. | Open Subtitles | كنت أصحو كلّ ليلة متعرّقًا من أثر القلق، مرتعبًا وحيدًا. |