| Veya örneğin burada, 27 pembe kare ve 1 pembe eğri. | TED | أو هنا، مثلا، لدينا 27 مربعًا ورديًا ومنحنى وردي واحد فقط |
| pembe süet Candies giyerdin ve yine de sana tapardım. | Open Subtitles | لم أرتده أبداً حذاء وردي و كنت أحبك رغم هذا |
| Lex'in pembe filler görmesini sağlayacak bir sürü ilaç var. | Open Subtitles | هناك الكثير من المخدرات التي تجعل ليكس يرى فيل وردي |
| Belki de hayatının yumuşak ve pembe olduğu o eski zeki takımına dönmelisin. | Open Subtitles | ربما عليك أن تعود إلى القسم النسائي حيث كل شئ أسفنجي و وردي |
| Bazı insanlar pembe saçlı kızlara kulağındaki vidalara bakıp, hemen yargılıyorlar. | Open Subtitles | اجل . اوتعلمين . بعض الناس يبدون مثل فتاةٍ بشعرٍ وردي |
| Az önce bacağını traş ettin ve pembe tırnakların var. | Open Subtitles | لقد حلقت ساقيك للتو و وضعت طلاء أظافر وردي اللون |
| - Burada da önemli bir sorun var. - pembe kod olayı olabilir. | Open Subtitles | ــ لدي حالة طارئة هُنا ــ لا , من المحتمل أنّها كود وردي |
| Samantha’nın sesi konsantre kırmızı meyve boyası örneği gibiydi. pembe bir ses elde etmek için onu vekilinin kayıtlarıyla aşılayabilirdik. Aynen böyle. | TED | صوت سامانثا يشبه عينة مركزة من صبغ الطعام الأحمر الذي يمكننا أن نبثه في تسجيلات بديلها للحصول على صوت وردي كهذا. |
| Tabutun dışı beyaz ve içi satenle kaplı olmalı beyaz veya pembe. | Open Subtitles | أريد تابوتا أبيض، وأريده مخطط خصيصا بالحرير. أبيض أو وردي داكن. |
| Şarkının adı Fransızca... ..dünyaya pembe gözlüklerle bakıyorum demek. | Open Subtitles | إنها الطريقة الفرنسية في قول أنا أنظر للعالم بمنظار وردي |
| Aslında misafir Banyosuna gidecek pembe bir şey istiyordum. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي أحتاجه هو شيء وردي لغرفة الضيافة |
| Birinin üzerinde "pembe" yazıyordu ama içinde kalan son birkaç damla parlak kırmızıydı. | Open Subtitles | وصفت واحدة بزجاجة روز لكن بقيت قطرات قليلة في الزجاجة لم تكن وردي شاحب، ولكن أحمر مشرق |
| Mürekkep, ketende solgun pembe bir iz bırakarak çıkar. | Open Subtitles | والحبر يغسل بسهولة من الكتان ترك وردي شاحب وصمة عار |
| pembe ve belki de duvarları altın renginde boyardım. Ve elbette yeni bir kumaş. | Open Subtitles | وردي مع ورق حائط باللون الذهبي بالإضافة لقماش جديد |
| pembe renkli şekerle kaplanmış çikolatalı kek seviyorum. | Open Subtitles | ارغب بكعكة الشوكولاتة مع تلك ما هو ذلك الشيء المذاب؟ أنه وردي نوعاً ما وحلزوني الشكل |
| Bu siyah beyaz bir resim. pembe filan yok. | Open Subtitles | إنها صورة سوداء وبيضاء ، ليس هناك لون وردي |
| Sarı pigment suda çözünür ve kumaş açık pembe rengini alır. | Open Subtitles | اللون الاصفر يخرج في الماء ليترك لون وردي خفيف |
| Bunun gibi iki renk değil miydi, pembe ve yeşil olarak? | Open Subtitles | ألم يكن أحد اللونين كالتى هنا ,وردي و أخضر ؟ |
| Wılson Pinker Rawls adında bir mahkûm hapisten kaçtı, Bayan Gurwitch'e zarar verebileceğini düşünüyoruz. | Open Subtitles | مدان هارب بالاسم ويلسون وردي راولس. نعتقد بإنّه قد يتابع الآنسة. جورويتش بهدف يآذيها. |
| Boğazına baktım, biraz pembeydi. | TED | نظرت الى حلقه, وجدته وردي قليلا. |
| Ölü bir adamın yüzü pembemsi bir kırmızı hal alır. | Open Subtitles | تطبيق ذلك على وجه رجل ميت سيحوّله إلى أحمر وردي. |
| Patolog olarak sizi temin ederim ki gaz solumak, ölü üzerinde gül gibi, canlı bir kızıllık bırakır. | Open Subtitles | و استطيع ضمان كطبيب شرعي أن أن استنشاق الغاز دائماً ما يضفي على المرض لون وردي زاهي |
| Ha Rosy, ha Seema kızlara sigara içmek yakışmıyor. | Open Subtitles | وردي أو سيما... البنات يجب أن لا يدخّنّ. |
| Pekala, Leah, Wordy, çıkışları koruyun. Sıkı bir çembere alacağız. | Open Subtitles | حسنٌ، (لي) و(وردي) أمّنا المخارج، نحتاج لتطويق المكان بإحكام هنا. |
| Tırnakları gül pembesi bir renkle boyalı. | Open Subtitles | أظافرها مطلية بطلاء وردي اللون |
| Sonunda kaybeden kendi kanıyla pembeye dönmüş olan akıntıya çekilir. | Open Subtitles | في نهاية المطاف ، يتراجع الخاسر لمجرى مائي لونه وردي بالفعل من دمائه نفسها |
| İşte hazırsın, Pespembe ve parlak. | Open Subtitles | انظر لشكلك، وردي وتلمع |
| Doku yumuşayıp pembeleşiyor. | Open Subtitles | الجلد يصبح جيد بشكل أحسن، ولونه وردي |