Yaban domuzları, mükemmel yemek gibi görünüyor, küçük, lezzetli ve yakalaması Kolay. | Open Subtitles | وهذه المأدبة تبدوا حاملة الوجبة المثالية شكل صغير, ومذاق جيد, وسهل الإصطياد |
Montreal'deki karlı geceye geri dönersek, yolculuğumdan geri döndüğümde, müteahhitime kapının yanına içinde ön kapının da anahtarı olan hatırlaması Kolay bir kombinasyonla şifreli kilit yaptırdım. | TED | نعود إلى تلك الليلة الثلجية في مونتريال عندما عدت من رحلتي قام المتعهد بتركيب قفل توافقى بجانب الباب يضم مفتاح الباب الأمامي وسهل أن تتذكر الأرقام |
Olay şu ki, bunun ucuz ve Kolay olmasıyla ilgili çok şey konuşuluyor. | TED | هناك الكثير من الأحاديث كونه رخيص الثمن وسهل الحصول عليه. |
Toryum Ay'da da yaygındır ve kolayca bulunabilir. | TED | والثوريوم منتشر وسهل الإيجاد على القمر. |
Şuna bak. Bebek olmak ve kolayca eğlenebilmek harika olmalı. | Open Subtitles | انظري إليها ، لابد وأنه شعور رائع أن يكون الشخص طفلاً وسهل الإمتاع |
Onları taşıyacak kadar büyük bir kamyon olsa bile çok yavaş gider ve yakalanırız. | Open Subtitles | وأي شاحنة كبيرة كافية لحملهم يمكن أن تكون بطيئة وسهل الإمساك بها |
yavaş ve sakince çekilin. | Open Subtitles | حسنا، دعنا فقط... إدعم لطيفا وسهل اللطيف والبطيئ |
Daha çok yumuşak, lapa gibi, liften fakir ve Kolay çiğnenen ve sindirilebilen besinler için tasarlanmış. | TED | بل انها صنعت للطعام الخفيف المهروس .. الناعم والذي لا يحوي الكثير من الالياف وهو امرٌ سهل المضغ وسهل الهضم |
Eğer bu kasetteki konuşmaları duyduysan, tam olarak ne demek istediğimi de bilmelisin seninle birlikte olmanın Kolay ve eğlenceli olduğunu söylemiştim, bu nedenle devam etmek istediğimi söylemiştim. | Open Subtitles | لو سمعت حقاَ هذا الحوار فأنت تعرفين بالضبط ما قلت لقد قلت أنه ممتع وسهل أن أكون معك أنني أريد صنع عمل معك |
Yani mesela ben Florence ile kalabilirdim, çünkü çok Kolay ama ben kolayı seçmedim. | Open Subtitles | أستطيع العيش مع فلورانس وسهل علي لكنني لا أريد ذلك |
Büfeniz için özel ve yemesi Kolay bir şey mi arıyorsunuz? | Open Subtitles | تبحث عن شيئ مميز وسهل كي تقوم بوضعه على طاولة طعامك ؟ |
Yaralı, savunmasız, kullanması Kolay, çaresizce düşmanlarımızla savaşmamıza yardımcı olacak bir lider arayan cadı topluluğu. | Open Subtitles | دائرة مكونه من سحرة ضعفاء وسهل التلاعب بهم، بحاجه ماسة لقائد ليساعدهم علي محاربة أعدائهم. |
Kişiyi Kolay etkilenebilen, kontrol edilebilen bir birey haline dönüştürür. | Open Subtitles | يجعل من الشخص قابل للإيحاء وسهل التحكم به |
- Bunu hızlı ve kolayca halledebiliriz. - O kadar emin olmazdım. | Open Subtitles | يمكننا أن نجعل هذا سريع وسهل أشك في ذلك |
Bu arada, Tito var ya, kolayca arazi olabilir. | Open Subtitles | بالمناسبة، هذا المتأنق تيتو، هو شبح حقيقي وسهل , لذا... |
Aptalın teki ve kolayca kullanılıyor. | Open Subtitles | إنه غبي .وسهل التلاعب به |
İyi haber şu ki Peterson'un evi tek katlı ve sokaktan kolayca erişilebilir. | Open Subtitles | الاخبار الجيد أن منزل (باتريسون) من طابق واحد. وسهل دخوله من الشارع. |
Video: Adam: The Philips Bodygroom, güvenli ve Kolay bir şekilde dağınık koltuk altı tüylerinize ve [bip]inizin üzerinde ve etrafında bulunan tüylerinize ve de [bip] ve [bip]inizin altındaki ulaşılması zor yerlere ulaşmanız ve kolayca düzene sokmanız için pürüzsüz ve ergonomik bir dizayna sahiptir. Bodygroom'u bir kere kullandıktan sonra dünya gözünüze farklı gözükür. | TED | فيديو: رجل: هذا فيليبس في بودي قروم الأنيق، تصميم مريح لوضع آمن وسهل للحلاقة ذلك الشعر الوضيع تحت الإبط، والشعر المجعد الذي لا يليق بك (صافرة)، وكذلك الأماكن التي يصعب الوصول اليها ألى ألاسفل من (صافرة)، (صافرة). بمجرد إستخدامك لبودي قروم، يبدو العالم مختلفاً. |
Birincisi hızlı ve Kolay, diğeri ise yavaş ve acı dolu. | Open Subtitles | أحدهم سريعٌ وسهل والاَخر بطىءٌ ومؤلم |
Bu sensin. yavaş. Öngörülebilir. | Open Subtitles | أقصدكِ أيتها البطيئة، المتوقع تحركاتها وسهل ضربها، يا كيس الملاكمة! |
Çık oradan, yavaş ol. | Open Subtitles | كل الحق، والخروج من هناك. جميل وسهل. |