Ufak rekabetler nedeniyle bozulmak için artık fazla ileri gitmiş durumdayız. | Open Subtitles | اعتقد اننا وصلنا إلى حد بعيد عن المنافسات الصغيرة |
Yüzeye indik, topraktan biraz numune aldık ve hiçbir şey bulamadık. | Open Subtitles | ..وصلنا سطح الكوكب وإلتقطنا بعض التربة و ولم نعثر على شيء |
İşte Biz, Birleşik Devletler'in böyle sahibi olduk. | TED | هكذا وصلنا للحكم في هذه الولايات المتحدة، |
Böylece parlak bir fikir geldi aklımıza: insanları 10-15 kilometre yürüterek doktorlara götürmek yerine, doktorları bu kişilere götürmeliydi. | TED | وصلنا إلى فكرة ذكية الا وهي أنه بدلا من جعل الناس يمشون 10 إلى 15 كلم ليروا الأطباء، يمكننا أن نأخذ الأطباء إليهم. |
Eve geldiğimizde annem mumya masasının üstüne araba kazasında ölmüş birinin cesedini yatırmıştı. | Open Subtitles | عندما وصلنا المنزل, أمي كان لديها حادث سيارة جسد راقد على طاولة التحنيط |
Millet geldik! Biri arkadaki uyuyan güzeli uyandırsın artık. gelmedik mi daha? | Open Subtitles | يا رفاق لقد وصلنا يوقظ أحدكم الأمير النائمة في الخلف هل وصلنا؟ |
Şerif, Biz kimseyi öldürmedik. Kasaya kadar tünel kazdık ama bir şey yoktu. | Open Subtitles | أيها المأمور , لم نقتل أحد فعندما وصلنا للخزنة لم يكن بها شئ |
Sonuçta ne oldu? Kendimizi bir yığın dinozorun içinde bulduk. | TED | وما حصل بطبيعة الحال, اننا وصلنا لعدد كبير من الديناصورات المختلفة |
Araştırmada ne durumdayız bilmem gerekiyor. | Open Subtitles | أريد أن أعلم الى أين وصلنا خلال التحقيقات |
Güzel. Peki önlem olarak ne durumdayız? | Open Subtitles | حسناً، جيّد أين وصلنا إذن في تغطية الفترة؟ |
kiliseye gittiler. CO: Biz de kiliseye doğru yol aldık çünkü orada sıcak yemekler olduğunu duyduk, ancak vardığımızda, sorunlarla karşılaştık. | TED | إلى الكنيسة. مورغان أونيل: لقد توجهنا إلى الكنيسة لأننا سمعنا أنهم يقدمون الوجبات الساخنة، لكننا عندما وصلنا وجدنا العديد من المشاكل. |
Zirveye ulaştığımızda freni boşa aldık ve düşüşe geçtik, 60 metre yarıçapla ve bağlı olduğumuz tekerlekle. | TED | ولما وصلنا للقمة فتحنا الفرامل وسقطنا، مسافة 200 قدم على الذراع، على القضيب الذي كنا مربوطين به. |
Neyse, geldik işte. Borcun 6,5 dolar. | Open Subtitles | حَسناً، ها قد وصلنا بذلك سَيَكُونُ المطلوب 6.50 دولار |
İşte geldik adamım. Shangri-La yani " Alice Harikalar Diyarı". | Open Subtitles | لقد وصلنا يا فتي مثل أليس في بلاد العجائب |
Ama artık, gelecek bizimle tanışmaya geldi. | TED | لكن ها نحن الآن قد وصلنا لهذا المستقبل. |
Buraya ilk geldiğimizde sana dikiş attığım zamanı hatırlıyor musun? | Open Subtitles | أتتذكر عندما قطبت جروحك عندما وصلنا إلى هنا للمرة الأولى؟ |
gelmedik mi? | Open Subtitles | لنبدأ من المتنزه هل وصلنا هناك؟ هل وصلنا هناك؟ |
Ona dokunmamış,bizi aramış, Biz gelene kadar da burada kalmış. | Open Subtitles | لم يلمسها اتصل في الحال لا زال بجوارها حتي وصلنا |
Karmaşıklık arttıkça oluşan sonuçlara baktığımızda bulduk ki, en pahalı bakım en iyi bakım olmayabiliyor. | TED | كما أننا لقد ألقيت نظرة البيانات حول النتائج التي وصلنا كما التعقد زاد، وجدنا أن رعاية أغلى ليس بالضرورة أفضل رعاية. |
Sonunda burada olduğumuz için çok mutluyum. Burası çok güzel. | Open Subtitles | يسرني أننا وصلنا إلى هنا أخيراً المكان في غاية الجمال |
Nasıl katıldığımız önemli değil. buradayız. | Open Subtitles | الآن، لا يهم كيف وصلنا الى هنا نحن هنا الان |
Vakayla ilgili önemli bir fırsatı geçen senenin sonunda yakaladık. | Open Subtitles | وصلنا لدينا فاصل كبير في حالة في نهاية العام الماضي. |
Ve bence, kültüre baktıkça şu an bulunduğumuz yere nasıl geldiğimizi anlar gibi oluyoruz. | TED | وأنا اعتقد انه إذا نظرنا لمفهوم الثقافات، سنفهم نوعا ما كيف وصلنا لما نحن عليه. |
Bu kara şeyden yaklaşık... 1 metre 22 cm kaldı efendim. | Open Subtitles | نحن وصلنا بالظبط لمستوى 4 اقدام و9 بوصات من الوقود |
Bu eve geldiğimizden beri, adam gibi bir çay içemedim. | Open Subtitles | منذ ان وصلنا لهذه الشقه انا لم اتناول شاهي اطلاقاً |
Oraya vardık ve fark ettiğim ilk şeylerden biri, diğer çocukların saçlarının sarı rengin tonları olmasıydı ve çoğu mavi gözlüydü. | TED | وصلنا هناك وكان أول شيء لاحظته أن شعر الأطفال الآخرين كان له عدة درجات من اللون الأشقر ومعظمهم كانوا بعيون زرقاء |