Savurmuyor veya yerleştirmiyor, ama onları hiçbir anlamları yokmuş gibi fırlatıyor. | Open Subtitles | لم يطرحهم أو وضعهم بل رماهم وكأنهم لم يعنوا له شيئا |
En iyi şey, onları bir odaya kapatıp içlerini döktürmek. | Open Subtitles | أفضل ماقد تفعله هو وضعهم سوياً في حجرة ليتقاتلا وحدهما |
Bir hap ver, bir köşeye koy ve sıkıntılar bitsin. | Open Subtitles | , أعطهم حبّة دواء وضعهم في الزاوية وستزول كلّ أمراضهم |
Yani birisi bu şeyleri onun yanına koydu, ve onlar da yavaş yavaş onu yediler öyle mi? | Open Subtitles | شخص ما وضعهم معه فى التابوت ثم بدأت فى أكله ببطىء |
Peki bu düzenimizin yerine ne koymak istiyorlar? | Open Subtitles | ولكن ما كان يملكونه قد وضعهم في مكانها، ؟ |
Kimse konuşmuyor. Bir şeyler kokuşmuş.. ...ve bu, ne onların yiyeceği ne de göçmenlik Durumları değil. | Open Subtitles | لا أحد يتحدث، هناك شيء عفن، لكنّه ليس طعامهم أو وضعهم كمُغتربين. |
onları birlikte oturtamam. Bernie ile Thema'yı malum masaya koyacağım. | Open Subtitles | أنا لا أريد وضعهم سوية, سأحرّك بيرني وثيلا 12 خطوة |
Ve onu veya onları hapse atacak olan adam eğer benimle konuşursan. | Open Subtitles | و وضعه أو وضعها أو وضعهم وراء القضبان إن كنتِ ستتحدّثين إليّ |
onları istenmedikleri bir yere koymanın pek de bir yararı dokunmasa gerek. | Open Subtitles | وضعهم في منزل لا يرغب بهم .لن يكون مفيدًا لهم على الإطلاق |
onları yeni bir arabaya koyuyorsunuz, sadece bir kaç tur sonra en hızlı güzergahı buluyorlar ve yarışa hazır oluyorlar. | TED | يمكنك وضعهم في سيارة جديدة، وبعد دورات قليلة، تجدهم قد وجدوا أسرع خط في تلك السيارة، وبدأوا بالسباقات |
İşte burada da onları yerleştirenler, açgözlü kurşun kalem kullanıcıları. | TED | إليكم الذي وضعهم والذين هم مستخدمي قلم الرصاص. |
Hayır, hayır, Suzy. Beyefendi onları bulduğun yere bırakmanı söyledi. | Open Subtitles | لا، لا، سوزي.الرجل المحترم يقول وضعهم الظهر حيث وجدتهم. |
Yani insanlar sana karşı kötü davranırlarsa bütün korkularını ve kuşkularını bu kutunun içine koy sonra da kilitle. | Open Subtitles | لذا عندما يقسو الناس عليك خذ كل مخاوفك وشكوكك وضعهم هنا في هذا الصندوق |
Elbiseleri çamaşır makinesinden, kurutma makinesine koy. | Open Subtitles | أزل الملابس من الغسّالة وضعهم في المجفف |
- şimdi şurdaki paketten iki tane al, birini yaranın üstüne koy. | Open Subtitles | اجلب قطعتين من الضماد الجاف... وضعهم على الأخرى التي وضعتها سلفاً. |
İtfaiye şefi onları, insanlar dikkatli olsun diye koydu. | Open Subtitles | قتلى رئيس قسم الاطفاء وضعهم ليذكر السائقين بأن يكونوا حذرين |
Ama sandalyelere ben dokunmadım, birisi ya da bir şey onları masanın üstüne koydu. | Open Subtitles | لكنني لم ألمس كراسيي منذ أن وضعهم شخص أو شيء ما فوق بضعهم فوق المنضدة |
onları dalış çantasına koymak istemiştim ama sen aldın ...ben de son dakikada ancak alabildim. | Open Subtitles | أردت وضعهم فى حقيبة الغطس لكنك أخذتهم لذا وضعتهم هنا فى آخر دقيقه |
Tek yapmamız gereken onları düzenli bir sıraya koymak. | Open Subtitles | الآن كل ما علينا فعله هو وضعهم في الترتيب الصحيح. |
Durumları hakkında sürekli kavga ederler. | Open Subtitles | أنهم دوما يختارون القتال حول وضعهم. |
Şu paralardan(rupi) biraz alın ve şuradaki tanrıçanın önüne koyun. | Open Subtitles | خذ بعض هذه الروبيات وضعهم فى هذه الاشياء اما هذا الاله |
Tindle mücevherleri cebine attı ve ikna olmuş bir şekilde oyuna devam ettik. | Open Subtitles | وضعهم فى جيبه , ثم تشارجنا فى كافة أنحاء المنزل كجزء من اللعبة |
belki de farklı bir biçimde izlenmeliler. Belki de onların sınıflarını ayırmalıyız.'' | TED | ربما ينبغي مراقبتهم بصورة مختلفة. ربما يتوجب علينا وضعهم في فصل مختلف." |
Eğer EKG düz bir çizgi gösterirse bunları birbirine sürtüp göğüsün üzerine yerleştirirsiniz ve... kalp tekrar çalışmaya başlar. | Open Subtitles | لو أضهر ال إي كي جي خط مستقيم افركهم وضعهم على الصدر و القلب يجب أن ينبض من جديد |
Doğru yere koyduğunuza emin olun. | Open Subtitles | ثق من وضعهم بشكل جيد |
60 yıllık araştırmalar şunu gösteriyor: Çocukları ailelerinden ayırmak ve büyükçe kurumlara yerleştirmek sağlıklarını ve gelişimlerini ciddi olarak tehlikeye atıyor. Bu özellikle de bebekler için geçerli. | TED | ستون سنة من الأبحاث أثبتت أن فصل الأطفال عن عوائلهم و وضعهم في مؤسسات كبيرة تلحق ضررًا بالغًا بصحتهم و نموهم، خصوصًا لدى الأطفال الرضّع. |