| O benimle tanıştığına memnun olduğunu söyledi! | Open Subtitles | وقالت انه كان لطيفا لمقابلتي. وقال لورا تشارلز كان لطيفا لمقابلتي |
| Başarısız ayinin ertesi sabahı yazdığını ve benimle paylaşması gerektiğini söyledi. | Open Subtitles | قالت أنها كتبتها في الصباح بعد عملية الطرد الفاشلة وقالت انه من المهم لي أن تشاركني إياها |
| Babamın kendi yaşında biriyle, kızından başka biriyle konuşmasının daha iyi olacağını da söyledi. | Open Subtitles | وقالت انه ربما من الأفضل له.. ان يتحدث الى شخص في مثل سنه عموماً |
| Sonra Brandi'yi sordu, şüpheli olduğunu söyledi. | Open Subtitles | ثم سأل عن براندي ، وقالت انه ضمن المشتبه بهم |
| Korkmuş bir şekilde beni arayıp onu öldürmeye çalıştığını söyledi. | Open Subtitles | لقد أتصلت بى وهى مرعوبه وقالت انه يحاول قتلها |
| Erken gelişim evrelerinde, hayvan embriyosu ve insan embriyosunu birbirinden ayırmanın neredeyse imkansız olduğunu söyledi. | Open Subtitles | وقالت انه شبه مستحيل من التمييز بين الجنين البشري والحيواني في المراحل الاولى للتكوين |
| Neyse, annemle konuştum ve onu tekrar arayabileceğini söyledi. | Open Subtitles | على اية حال، لقد تحدثت مع امي وقالت انه لا بأس ان اتصلتِ ثانيةً |
| 2001 yılında San Fransisko'ya taşınmış olan annem beni aradı ve yeşil kart dilekçemin sonuca ulaştığını, yani artık ABD'ye taşınabileceğimi söyledi. | TED | في عام 2001، والدتي، والتي انتقلت إلى سان فرانسيسكو، اتصلت بي وقالت انه تم الموافقة على طلب تصريح الدخول لأمريكا، والذي يعني تبعًا بأنه يمكنني الانتقال إلى أمريكا. |
| Hiçbir şey söylemeden ayrıldığını mı söyledi? | Open Subtitles | وقالت انه غادر دون أن يقول أي شيء؟ |
| O da benim eşim olmakla hayalinin gerçek olacağını söyledi. | Open Subtitles | وقالت انه حلمها يتحقق أن تكون زوجتي |
| Kaçtığını söyledi, ama yalan söylediğini biliyordum. | Open Subtitles | وقالت انه هرب ولكنى اعلم انها تكذب |
| Öğretmeni bize geldi ve gereğinden fazla açık sözlü konuştuğunu söyledi. | Open Subtitles | معلمته اتيت الينا و... وقالت انه... صريح بكلامه للغاية |
| O lysol içme tutamadı söyledi. | Open Subtitles | وقالت انه لم يتوقف عن شرب الزيت المطهر |
| Brian'ın her şeyi bildiğini ve onun kaçamağını dert etmediğini söyledi. | Open Subtitles | وقالت انه... ويعرف عن كل ذلك، وانه على ما يرام تماما معها بذر الشوفان لها. |
| - Direk gözünün içine baktı ve, Saldırganın o olmadığını söyledi. | Open Subtitles | وقالت انه ليس هو |
| Babam olmadığını söyledi. | Open Subtitles | وقالت انه ليس لدي أب |
| İşle ilgili olduğunu söyledi, | Open Subtitles | وقالت انه عن العمل، و |
| Sonra da Grunwald ortaya çıktı ve bana onun iyi olmadığını söyledi. | Open Subtitles | و"جرونوالد" ظهرت وقالت انه ليس بخير. |
| Başka bir avukatla çalışabileceğimi söyledi. | Open Subtitles | وقالت انه يمكنني ضم شريك اخر |
| Ben birgün maddeye koyarım... o söyledi oldu zaten... | Open Subtitles | لقد كان يبلغه عن هذه المسألة... () وقالت انه لم يقل ان كان هناك فعلا... |