"وقتٌ" - Translation from Arabic to Turkish

    • zamanım
        
    • zamanımız
        
    • vakit
        
    • zamanlar
        
    • zamanı
        
    • vaktimiz
        
    • zamanın
        
    • zamandır
        
    • süre
        
    • vakti
        
    • vaktin
        
    • zamanlama
        
    • bir zaman
        
    • zaman oldu
        
    • zaman mı
        
    Senin hastanede olduğun üç ay boyunca düşünecek çok zamanım oldu. Open Subtitles لقَد بَقِيتَ ثلاثَة أشهُر في المَشفى. كانَ لديَّ وقتٌ طويل للتفكير
    Siz ve Hope gittiğinizden beri çok fazla boş zamanımız oluyor. Open Subtitles ونحنُ لدينا وقتٌ شاغرٌ بين أيدينا ماذا يجبُ علينا أن نفعل؟
    Bilgilerini paylaşıyorlar, araçlarını ve tekniklerini paylaşıyorlar, ve oldukça güzel vakit geçiriyorlar. Open Subtitles يشاركون المعلومات, يشاركونَ الأدوات و التقنيات و حالياً لديهم وقتٌ جيد جداً.
    Bir zamanlar, bilemiyorum , siyahi insanların siyahi insanların aynı haklara sahip olamadığı bir dönem vardı. TED كان هناك وقتٌ عندما ، لا أدري ، الأشخاص السود لم يستطيعوا الحصول على حقوق متساوية.
    Hiç dışarı çıkmıyor. Yemek yiyecek zamanı da mı yok? Open Subtitles أنها لا تخرج أبداً ليس لديها وقتٌ لتناول الطعام؟
    İstediğimiz her şeyi yapmaya ve söylemeye asla yeterince vaktimiz yoktur. Open Subtitles ليس هناك وقتٌ كافٍ لقول أو فعل كل الأشياء التي نتمنّاها
    Sonra, uygun bir zamanın asla gelmeyebileceğini anladım. Open Subtitles وبعد ذلك أدركت بأنه لن يكون هنالك وقتٌ مناسب
    Çünkü çok uzun zamandır, büyük finansal aktörleri tek başlarına bıraktık. TED لأنه مضى وقتٌ طويلٌ، على تركنا الفاعلين الماليين الكبار لوحدهم.
    Jeanne, biraz ciddi ol. Kaybedecek zamanım yok. Open Subtitles جان , تكلمي بجدية فليس لدي وقتٌ لكي أضيعه
    Bırak beni! Boşa harcayacak zamanım yok! Open Subtitles .ليس ودي وقتٌ لتضييعه .أنا أمقتك على أية حال
    Aksi takdirde, seninle haftada üç kez görüşmek zorunda kalırız ki açıkçası bu sıralar, bunun için hiç zamanım yok. Open Subtitles وإلا ستُقابليني 3 مرات بالأسبوع ولأكون صادقاً , ليس لدي وقتٌ لهذا
    Bunun çok karışık olduğunu biliyorum ama açıklayacak zamanımız yok. Open Subtitles أنا أعلم أن هذا كله شيء معقد للغاية لكن ليس لدينا وقتٌ للشرح
    Böyle şeylere ayıracak zamanımız yok, Senatör! Bu adamlar çok tehlikeli! Open Subtitles ليس لدينا وقتٌ لهذا, عضو الكونغرس هؤلاء الأشخاص, خطيرين
    Ve eğer çok iyiysen, daha fazla zamanımız olduğunda, bütün hareketleri öğretirim. Open Subtitles وإن كنتَ جيداً، عندما يكون لدينا وقتٌ طويل، سأعلمُك بالخطوات
    Bu diğer odaya geçmemiz için iyi bir vakit olabilir. Open Subtitles ربما هذا وقتٌ جيد لأن نعود إلى الغرفة الأخرى
    Toplanmaya başla. Çok vakit kalmadı. Open Subtitles ابدأي بحزم أمتعتكما، فليس لدينا وقتٌ كافي
    Kadınların nazlı bir sessizliğinin olduğu zamanlar vardır. Open Subtitles كان هناك وقتٌ نقدّر فيه صمت المرأة بأنّه خجل
    Öldürmenin zamanı ayrı, büyüyüp gelişmeleri için zaman ayrı. Open Subtitles ، هنالك وقتٌ لتقتل الأشياء . وهنالك وقتٌ لتجعلها تزدهر
    Bir içkilik vaktimiz var demek ki. Burada bir yerde, şarap bardaklarım olacaktı. Open Subtitles حسنٌ, إذن لدينا وقتٌ للشراب, أعلم أنني أمتلك أقداح للشراب في مكان ما
    Ödevlerini yapmak için zamanın var mıydı? Open Subtitles هل كان هنالك وقتٌ لإنهاء الواجبات المدرسية؟
    Sizi neden uzun zamandır görmüyorum? Aylar oldu, Bay Danny. Open Subtitles لماذ لم أراك منذو وقتٌ طويل سيد "داني"هي كانت شهور
    "Sevgili Anneciğim, son mektubumdan beri uzun süre olduğu için özür dilerim." Open Subtitles أيتها الأم العزيزه يؤسفني أن مر وقتٌ طويل منذ آخر رسالة لي
    Hayat zamanlama üzerine kuruludur. Her şeyin bir vakti var. Open Subtitles الحياة عبارة عن وقت هناك دائماً وقتٌ مناسب لكل شيء.
    O zaman herhâlde, şu dergide bizim için yazılanları okumaya vaktin yok. Open Subtitles إذاً فليس لديكِ وقتٌ لتري عملنا في أكبر مجلّةٍ طبّية
    Bu uzun bir zaman. Neden kefareti geciktirdiniz? Open Subtitles ذلك وقتٌ طويل لماذا قمتِ بإلغاء الكفّارة؟
    Çok teşekkür ederim. Uzun zaman oldu. Open Subtitles شكراً جزيلاً، مضى وقتٌ طويل على هذه الأجواء
    Hey, bir çocuk daha yapmayı konuşmak için kötü bir zaman mı? Open Subtitles هل الآن وقتٌ سيئ للحديث عن إنجاب طفل آخر؟

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more