Sonra da iki dansçımla beraber London City Hall çevresinden yürüdük. | TED | وقمت أنا واثنان من الراقصين لدي بالمشي خارج مبنى بلدية لندن. |
Senin için bir törenim var. Bize katıldın, iyi iş yaptın. | Open Subtitles | هذه الحفلة لك لانك انضممت لنا وقمت بعمل جيد |
Bunu başka bir çocuğun yüzüne yumruk attığım için okuldan eve gönderildiğimde inşa ettim. Çocuk bana "zenci" demişti | TED | وقمت ببنائه بعد أن تم إرسالي للبيت من قبل المدرسة للكمي هذا الطفل في وجهه لأنه دعاني بكلمة "ز". |
Her şeyden fazla, seni sevmiştim, bana herkes gibi ihanet ettin. | Open Subtitles | لقد أحببتك أكثر من أي شيء آخر وقمت بخيانتي مثل الآخرين |
Böylece köyün büyüğüyle konuştum, insanlar ertesi gün toplanacaklardı ve Ben de onların fotoğraflarını çekip hikâyelerini kaydedecektim. | TED | وقمت بالتنسيق مع كبير القرية. بحيث يأتي الناس في اليوم التالي، وألتقط صورًا لهم وأسجل قصصهم. |
Olaydan Sonra bir gece daha kaldım, bir erkek boğası vardı, Onu öldürdüm. | Open Subtitles | لذا، بقيت ذات ليلةٍ مستيقظاً وقمت بقتل حراثته، وسرقت كلّ الأحصنة التي يملكها |
Bir vatandaş gazeteciliği platformuna giriş yaptım iReport isminde, ve Bangalore'da manzaranın nasıl olduğuna dair bir video kaydettim. | TED | سجلت في صحيفة تعنى بالمواطن تسمى آي ريبورت، وقمت بتصوير مقطع فيديو عن كيف بدا ذلك المشهد في بانغالور. |
Şimdi, eğer meme bezini alıp dağıtırsanız ve yağını bir petri kabına çıkartıp koyarsanız, böyle görünür. | TED | الآن إذا قمت بأخذ غدة ثديية وقمت بنشرها وقمت بأخذ الدسم خارجا ووضعها في صحن ستبدو هكذا. |
Demek ki ya fark etmeden çok içtim, yada yaşadığım kötü bir olayı bilinç altıma attım, | Open Subtitles | لذلك .. إما شربت أكثر مما أدركته وقمت بكبت حدث مأساوي |
Sonra bunların zamanlarını trafik kameralarınkiyle çakıştırdım sesleri de eşzamanlı yapalım. | Open Subtitles | ثم طابقت الطابع الزمني للفيديو من كاميرا المرور وقمت بمزامنة الصوت |
Ne zaman dışarı çıktın, eğlendin... ve biraz çılgınlık yaptın? | Open Subtitles | أن ذهبت للخارج وإستمتعت وقمت بقليل من الجنون |
Tüm kartlarını oynadın, insanların yapmak istemedikleri şeyleri onlara yaptırdın, bir ton halt yaptın. | Open Subtitles | وقمت بتحرّكات كثيرة لإنجاز بعض الأمور وجعلت أشخاصاً كثيرين يقومون بأمور لا يريدونها |
Ve bunu yaptım. Dinî kıyafetlerimi giydim. Kutsal camiye gittim. Duamı ettim, namazımı kıldım. Tüm dinî vecibeleri yerine getirdim. | TED | وقد قمت بذلك .. وارتديت رداء الاحرام وزرت المسجد الحرام وصليت فيه وقمت بأداء كل الشعائر |
Bizim doldurulmuş bir Spinoza' mız yok... ...ama doldurulmuş bir Pavlov köpeğimiz var.... ...ve Onu Rusya' da Petersburg Sağlık Müzesi' nde ziyaret ettim. | TED | وبعد ذلك، لم يكن لدينا سبينوزا محشوة ولكن لدينا بافلوف كلب محشي، وقمت بزيارته في متحف الصحة في سان بطرسبرج في روسيا. |
Geri dönüp koşulları düzelttin ve asıl ölüm saatini tespit ettin. | Open Subtitles | فعدت وقمت بتعديل الظروف وبرهنت الوقت الحقيقي للوفاة؟ |
Kendi ölümümüzü izliyorduk ve Ben de bunu belgeliyordum. | TED | كنا نشاهد موتنا بأعيننا، وقمت بتوثيق هذا الحدث. |
Onu öldürdün, ve arkanda Biederbeck yapmış gibi gösteren ipuçları bıraktın. | Open Subtitles | وقمت بترك تلك العلامات لتبين أن بيديربيك هو من قام بقتلها. |
Gerçek şu ki, kendimi şanslı hissediyorum, çünkü dünyanın her yerinde gösterimi sergileme imkanı buldum, Orta Doğuda da birçok kez şov yaptım. | TED | ولكن الحقيقة هي ، لقد كنت محظوظا للحصول على فرصة العرض في جميع أنحاء العالم ، وقمت بالعديد من العروض في الشرق الأوسط. |
Eğer sesinizden küçük bir parça alıp analiz etsem; annenizle mi, kardeşinizle mi, arkadaşınızla mı, yoksa patronunuzla mı konuştuğunuzu bilebilirim. | TED | إذا أخذت مقطعاً قصيراً من صوتك وقمت بتحليله، فإنّي أستطيع أن أعرف ما إذا كنت تتكلم مع أمك، مع أخيك، صديقك، أو مديرك. |
Bana getirdiği ucuz güllerle yavan özürünü alıp çöpe attım. | Open Subtitles | أخذت وروده الرخيصة واعتذراه الخجول وقمت برميهم في القمامة |
Sahte, ucuz bir elbise aldım ve ona para verdim. | Open Subtitles | لذا حصلت على فستان مزيف وغير مكلف وقمت بإعطاءه المال |