Ofis ufacık. Toplantı odası ufacık. Ayrıca ekibim de ufacık. | Open Subtitles | المكتب صغير ، غرفة الإجتماعات صغيرة ولديّ موظفون قليلون كذلك |
Ayrıca Mary'nin telefonu da elimde yani numaraları kontrol edebilirim. | Open Subtitles | ولديّ رقم هاتفها أيضاً، لذا فإنني سأعيد فحص وتدقيق الأرقام. |
Sende benim istediğim, bende de senin istediğin bir şey var. | Open Subtitles | انظر ، لديك شيء أريده ، ولديّ شيئ تريده أنت |
Bu sabah için beni bağışlamalısın. Geç kalıyorum, sadece kahve için vaktim vardı. | Open Subtitles | اعذريني، فأنا متأخر ولديّ الوقت لتناول القهوة فقط |
Bu sayede belki çift vardiya yapmak zorunda kalmam ve çocuklarımı arada bir görebilirim. | Open Subtitles | ويتسنّى لي رؤية ولديّ بين الفينة والأخرى |
Ayrıca elimde dört tane daha olduğuna dair DNA kanıtı var. | Open Subtitles | ولديّ حمض نووي يثبت أنّه ثمّة أربع نساء أخريات على الأقل. |
ve bazı kötü haberlerim var ama onlardan fazla iyi haberlerim de var. | TED | ولديّ بعض الأخبار السيئة، ولكن لديّ المزيد من الأخبار الجيدة. |
Günlük operasyonları takip edecek Bir de pediatri cerrahım var. | Open Subtitles | عنّي لينوب أطفال جرّاح ولديّ اليومية العمليّات على الإشراف في |
Atlantic City'den daha bu sabah döndüm ve bunu ispatlayabilecek motel faturalarım da var. | Open Subtitles | من مدينة أطلانطا ، ولديّ فاتورة فندق لإثبات ذلك. |
Çocuklarımın güveninden para aldın böylece ailem için alacağım evimden daha fazla fiyat verebilecektin. | Open Subtitles | أَخذتَ مالاً مِنْ وديعة ولديّ حتى تتمكني من دفع مبلغ لشراء بيت عائلتي |
Ayrıca neredeyse burama kadar aletimde kamış var, eğer hapşırsam | Open Subtitles | .. ولديّ أنبوبة موصّلة بجسدي عميقًا لدرجة أن بإمكاني غناء |
Ayrıca çok güçIü bir hissetme yeteneğim var, ama bunu ispatlayamıyorum. | Open Subtitles | ولديّ اعتقاد لا أساس له بأنّي أملك قُدرات لاحسّيه. |
Bebek bakıcımın işi çıkmış ve elimde Hıristiyan rock konseri bileti var. | Open Subtitles | جليسة الأطفال ألغت موعدها ولديّ تذاكر لحفلة روك مسيحية |
Kontrol de bende, çocuklarını bir daha asla görmemeni sağlayacak güç de bende. | Open Subtitles | ولديّ القدرة لأحرص على عدم رؤيتك لطفليك ثانية |
Bir erkeğin ihtiyaçları vardır ve bende de her şey yerli yerinde. | Open Subtitles | والرجل لديه احتياجات ولديّ كل ما يحتاج إليه هنا |
bende de tam aradığın şey vardı... | Open Subtitles | ولديّ الشيء المناسب لك، مساعدتي الشخصيّة. |
Tekrar çocuklarımı kaybetmeyi kaldıramam. | Open Subtitles | أن أخسر ولديّ مجدّدًا؟ لا أطيق ذلك |
Göçmen barındırıyorlarsa su ve elektrik masrafı çok olmalı. Teksas'taki su ve elektrik şirketleriyle karşılaştırıyorum. Üç tane buldum. | Open Subtitles | أنا أطابق البيانات مع جميع الشركات المزودة للخدمات ولديّ 3 وقد أرسلت العناوين إلى هواتفكم للتو |
Sizin hikâyeniz varsa benim de var ve diyorum ki ben parayı sana verdim, sen onu çaldın. | Open Subtitles | لديك قصّـتك ولديّ قصّـتي أنا أقول أنني أعطيتك الأموال وأنت سرقتها |
Diyelim ki önünde meyveli süt dolu bir bardak var ve yine diyelim ki aynısı bende de var ama bende, Bir de kamış var. | Open Subtitles | لو كان لديك مخفوق حليب ولديّ مخفوق حليب ولديّ ماصّة، ها هي ذي ها هي الماصّة، أترى؟ |
Dahası da var. Yardıma muhtaç insanlara iş görüşmeleri için kıyafet veriyor musunuz hâlâ? Evet. | Open Subtitles | ولديّ المزيد ، هل ما زال موجودٌ برنامج إعانة المحتاجين لتوفير ثياب لهم ومقابلات توظيف؟ |
Çifte maaşımdan bunun için mi vazgeçtim? Çocuklarımın yerlerde sürünmesini izlemek için mi? | Open Subtitles | لٔارى ولديّ يسقطان على الٔارض؟ |
Bu hastaneden sorumlu bir yetişkin imzasıyla çıkmam gerektiğini söylediler bu gece çok enfes teklifler aldım. | Open Subtitles | وأخبروني أنّ جلّ ما أحتاج إليه للخروج من هذا المستشفى هو توقيع من شخص بالغ ومسؤول، ولديّ بعض العروض الجميلة هذه الليلة. |
Ve bir daha hiçbirimizin bu şekilde hissetmeyeceği bir yol biliyorum. | Open Subtitles | ولديّ طريقة لأحرص على ألاّ تشعر أيّ واحدة منّا بذلك الشّعور |