Eski günlerde bıçak ve tabanca vardı. | TED | في الأيام الخوالي، كان هناك فقط سكين ومسدس. |
Ama bir bıçak, bir jilet, bir çekiç ve bir kurşunla bir tabanca da var. | TED | كما يوجد سكين وشفرة حلاقة ومطرقة ومسدس مع رصاصة واحدة. |
- İçeri giremeyeceksiniz. - Tanrım, rozeti ve silahı var. | Open Subtitles | حَسناً، لن تستطيع الدخول يا الهي، لديه شارة ومسدس |
Ama senin delikanlı, bir araba ve silah çalıp evden kaçtı. | Open Subtitles | ما فعلته مراهقتك أنها سرقت سيارة ومسدس وهربت من المنزل. |
Ben çabuk sinirlenen ve otomatik tabancası olan bir uyuşturucu satıcısıydım. | TED | كنت مُروج مخدرات يافع بمزاج متقلب ومسدس شبه أوتوماتيكي. |
Rozetin ve silahın var şerif. Bunu yapmaya hakkın yok. | Open Subtitles | أنك تحمل شارة ومسدس أيها الشريف ليس من حقك فعل ذلك |
İnternette okuduğum kadarıyla bir kadın iltihaplanan dişine tabancasıyla ateş etmiş ve dişi çıkarmış. | Open Subtitles | لقد قرأت بالانترنت عن امرأة التي كانت مصابة بسن به عدوى ومسدس يدوي |
Geçici kimliklerinizi, üniformalarınızı ve bir adet kırmızı saplı tabancanızı alacaksınız. | Open Subtitles | ستحصلون على أوراق إعتماد مؤقتة، وزي موحد ومسدس ذو مقبض أحمر |
Yanında zehirli bir iğne ve susturuculu tabanca vardı. | Open Subtitles | كان معه قلمًا مسممًا ومسدس كاتم للصوت |
Yukarıda, bir şişe ve tabanca var yanında. | Open Subtitles | إنه هناك بالأعلى مع زجاجة خمر ومسدس |
Bir 9 mm'lik tabanca hiç, hiç seksi değildir. | Open Subtitles | وكما تعلمان، ومسدس عيار 9 ملم ليس... ليس جذاباً. |
Demek ki çabuk öfkelenmiş, kalbi kırıkmış, e dolu bir de silahı varmış. | Open Subtitles | أليكس كان سريع الغضب, بقلب محطم, ومسدس مشحون |
ve bir kış tatilinde eve döndüğüm zaman, yüzüm yere dönük, ellerim arkadan bağlı, bir hırsızın silahı kafama dayalıyken, en iyi eğitimin bile beni kurtaramayacağını anlamıştım. | TED | ولكن حينما وجدت نفسي في واحدة من العطلات الشتوية في مدينتي ملقى أرضًا على وجهى، ويداي مقيدتان خلف ظهري ومسدس السارق موجهًا نحو رأسي، لقد فهمت أن حتى أفضل تعليم لا يمكنه أن ينقذني |
Ama bütün bu görüşler, damgalı sığırlar, bir satış senedi bulunmaması ve ölü bir adamın silahı karşısında pek ayakta duramaz. | Open Subtitles | ولكنكلحججالعالملاتستطيعالصمود أمام... ماشية عليها علامة تجارية لا فاتورة للبيع ، ومسدس القتيل |
Dedi ki, "İşte tadımlığın," ama tadına bakacak bir şey yoktu sadece bir telefon ve silah vardı. | Open Subtitles | لقد قال لي هذه الحلوى لك، ولكن لم يكن هناك حلوى ... . فقط هاتف ومسدس |
Teknenin alt kısmında uyuşturucu ve silah bulduk. | Open Subtitles | عثرنا على مخدرات ومسدس في جوف المركب |
Her birinizin bir tüfeği, bir tabancası ve bir beyaz fosforlu el bombası var. | Open Subtitles | كل واحد منكم مسلح ببندقيه اليه ومسدس وقنبله فسفوريه |
Tamam, paintball tabancamız bir havalı tüfek, BB tabancası ve plastik, ev yapımı silahımız var. | Open Subtitles | حسناً، لدينا مسدس دهان، بندقية هوائية مسدس صغير، ومسدس أنبوبي ضاغط |
Senin cesaretin ancak paran ve silahın kadar! | Open Subtitles | شجاعتك كلها تكمن فى محفظتك ومسدس الزناد |
Rozetin ve silahın olacak, tabi silah dolu olmayacak... | Open Subtitles | سيكون لديك شارة ومسدس غير محشو بالطبع |
Niye tutkal tabancasıyla spatulayı aynı çekmeceye koyarsın ya? | Open Subtitles | حسناً ، ماالذي يدعوكِ لوضع الملعقة ومسدس الصمغ في نفس الدرج؟ |
Bense elimde boya tabancasıyla... | Open Subtitles | والكوكب في السماء ومسدس الطلاء |