ve yaptıkların işe yaramıyorsa, Gord beynini o zaman patlat gitsin. | Open Subtitles | و عند ذلك ان لم تنفع, جورد, أطلق الرصاص على رأسك. |
Ne diyorsam onu yap ve bir berbat randevudan sonra senden ayrılacaktır. | Open Subtitles | افعل ما أقوله و عند نهايةِ موعدٍ مريعٍ واحد، ستقطع علاقتها به. |
ve yarın sabahın 9'un da, testereli kocaman adamlar gelecek. | Open Subtitles | و عند 9 صباحا غدا رجال ضخام بمناشير كهربائية سيأتون |
ve bir deyince tek bir şey yapmanı istiyorum yukarı bakacaksın. | Open Subtitles | و عند واحد, أريدك أن تقوم بأمر واحد فقط أنظر للأعلى |
Bu, diplomasiyi bertaraf etmekte kasıtlı olarak amaçlanan bir benzetmedir ve diplomasi ortadan kaldırıldığında savaş kaçınılmaz olur. | TED | إنّ تشبيه إيران بألمانيا يهدف للقضاء على الديبلوماسية، و عند القضاء على الديبلوماسية، تصبح الحرب أمرا حتميّا. |
Her besin bulduğu bölgede bir ağa dönüştü ve bağlantılar oluşturdu ve yiyecek aramaya devam etti. | TED | كلما تقدمت و عند كل قطعة غذاء تقابلها فإنها تصنع شبكة و توصل نفسها بها و تستمر في البحث عن العلف. |
Bu zinciri kıran bir şey olmazsa da bu gelenekler ve yanlışlıklar nesilden nesile aktarılır. | TED | و عند غياب أي تدخل، فالأساطير والاعتقاد الخاطئ هي التي تتشر من جيل إلى جيل. |
ve bir kez gördüğümüzde belki de beyin cerrahlarını yalnız tümörü almalarını ve sağlıklı kısmı bırakmaları için yönlendirebiliriz. | TED | و عند رؤيتنا لذلك، ربما كان بإمكاننا توجيه جراحي سرطان الدماغ نحو استئصال الورم فقط و ترك الدماغ السليم و شأنه. |
Gittik ve bu inanılmaz midye yataklarını çıplak kayalar üzerinde bulduk. O kadar büyük midyeler ki onları açtığımızda artık midye gibi görünmüyorlardı. | TED | وجدنا أصداف ضخمة جداً موضوعة على صخرة جرداء, و عند فتحها, فهي لا تبدو كالأصداف. |
Böylece bir yıl için konuşmayabilirim dedim, ve sonra yaş günümde neler öğrendiğimi yeniden değerlendirebilirdim ve belki tekrar konuşabilirdim. | TED | لذا قررت أن ألزم الصمت طوال سنة. و عند حلول عيد ميلادي سوف أقوم بمراجعة ما تمكّنت من تعلمه وربما سأعاود الحديث مجددا. |
EB: İşte o an arka kalkandan ayıracağız, ve şimdi serbest düşüşteyiz. | TED | و عند هذه النقطة ننفصل عن الغلاف الخلفي و تسقط العربة الجوالة سقوطاً حراً |
Güneş batarken kaptan ve yardımcısı yoldaşlarına veda ettiler. | Open Subtitles | و عند بزوغ ضوء الشمس اضطر القبطان و معاونه إلى توديع آخر أصدقائهما |
O zaman saat 10:00'da, 14 numaralı odaya gireceğim ve vuracağım. | Open Subtitles | و عند العاشرة سأدخل الجناح 14 و أطلق النار. |
Şurada 8mm bir kamera var ve ayrıca saat 10 noktasında da bir kamera var. | Open Subtitles | هناك كاميرا 8 ميلي متر خارقة هنا و عند نقطة الساعة العاشرة |
İnsan Tanrı'nın bir görüntüsüdür, ve Tanrı herşeyi kapsar. | Open Subtitles | الرجل صورة من الرب و عند الرب هناك كل شيء |
ve şafak söktüğünde, Westley ve Buttercup güvende olduklarını biliyorlardı. | Open Subtitles | و عند بزوغ الفجر أدرك ويسلى و باتركب أنهما أصبحا فى أمان |
Belki doğum günümde, ve gün batarken, ve hafta sonları, gerçekten normal birine ihtiyacım vardı. | Open Subtitles | انها ليست وحيدة في الأعلى. أوه، ربما حول عيد ميلادي و عند غروب الشمس. و كانت هناك بضع عطلة نهاية الأسبوع |
ve doğru an geldiğinde aşkını itiraf edeceksin. | Open Subtitles | بأشرافي شخصيا و عند اللحظة المناسبة تعترف لها بحبك |
Sen ve Wentz güverteye çıkın. Komutumla, tam yerine ateş edin. - Bitirin şu işi, beyler. | Open Subtitles | انت و وينتز تقدموا على سطح الغواصة.و عند اعطاء الامر, اضربوا قذيفة ناحية فتحة اللاسلكى. |
Bunları bir araya getirirsin ve bir insanı hissedersin. | Open Subtitles | و عند وضع كل هذا معاً يمكن الشعور بالشخص |