Bu muhteşem fikir bize bir savaş enstrümanı gibi bir fetih gibi ya da bir gereklilikmiş gibi gelmedi. | TED | و ذلك المفهوم القوي الذي لا يصدق لم يأت إلينا كآلة للحرب أو الغزو، أو للضرورة علي الإطلاق. |
Eğer birileri hakkında bir şeyler biliyorsa neden doğruca sana gelmedi ki? Ona yardımcı olurdun. | Open Subtitles | ولكن, لو كان هناك اى شئ ضد اى احد,فلماذا لم يأت اليك مباشرة ليطلب مساعدتك |
Bazen anlaşılmaz oluyorsun. Elbette gelmedi, yoksa görürdüm. | Open Subtitles | أحيانا تكون غير واقعيا بالطبع لم يأت ، طالما لم أراه |
Daha önce buraya hiç gelmemiş. Sanırım her şey farklı görünmüş. | Open Subtitles | لم يأت هنا من قبل أظن الأمور مختلفة عليه قليلاَ |
Seni uyarıyorum, arkadaşım gelmezse yanında getirdiğin hiçbir polis bir işe yaramayacaktır. | Open Subtitles | أحذرك ، إن لم يأت صديقي سيكون جميع الشرطيون معك بلا فائدة |
Zili sürekli çalıyorum ama kimse gelmiyor. | Open Subtitles | كنتُ أدقّ إلـى الأبد ولم يأت أحد |
Günlerce bekledik... ve Kırık El ve onun Şayenler'i bizimle Masaya oturmaya gelmedi. | Open Subtitles | انتظرنا اياما ولم يأت بروكن هاند والشايان لكي يجلسوا معنا |
Kontrat beş gündür masamın üzerinde duruyor. İmzalamaya kimse gelmedi. Neden? | Open Subtitles | طيلة خمسة أيام العقد على مكتبي لم يأت أحد للتوقيع عليه ، لماذا ؟ |
Açıkçası, efendim, katil zanlısı resepsiyona gelmedi. | Open Subtitles | في الواقع، إن القاتل المزعوم لم يأت إلى مكتب الاستقبال. |
- Ama Bryce senin Odana geldi. Ön kapıdan gelmedi. | Open Subtitles | لكنه جاء عبر غرفتك لم يأت من الباب الأمامي |
Biopsiye göre doğum lekesiymiş. En iyisi daha gelmedi! | Open Subtitles | لكن نتائج فحص الأنسجه أشارت الى أنها وحمه الأفضل لم يأت بعد |
Onları durdurmaya çalıştım. Beni dolaba kilitlediler. Bağırdım, bağırdım kimse gelmedi. | Open Subtitles | حاولت منعهما، احتجزاني في الخزانة صرخت ولم يأت أحد |
Basından kimse Mobutu'yu hiç görmedi ve dövüşe de gelmedi. | Open Subtitles | 'لا أحد في الصحافة من أي وقت مضى شهد موبوتو 'وقال انه لم يأت لقتال. |
Ama taşınan yoktu. Burada yaşamayı istemedi. Buraya hiç gelmedi. | Open Subtitles | لم يرغب في العيش هنا، لم يأت قط إلى هنا |
Kimsenin hatırlayamayacağı kadar zamandır kimse Chaapa-ai'dan gelmedi. | Open Subtitles | لم يأت أحد خلال الشاباي لفترة طويلة على ما أذكر |
O adam buraya, kızına yardıma gelmedi. Kızını arazisinden atmak istiyor. | Open Subtitles | لم يأت هذا الرجل إلى هنا لمساعدة ابنته إنه يريد أن يستحوذ على أرضها |
Kardeşin ve yardakçısı gelmemiş olsaydı Blake'in arabasına sığardık ve bunların hiçbiri olmazdı. | Open Subtitles | لو لم يأت أخوك و صديقة ما كان حدث كل هذا |
Mesai bitimine kadar kimse gelmezse onu gemiye geri götüreceğim. | Open Subtitles | إن لم يأت أحد ويستلمها حتى موعد الإغلاق فسأضطر لإعادتها إلى المركبِ |
- Arjun daha gelmedi? - O bizimle gelmiyor. | Open Subtitles | آرجون لم يأت بعد ــ أنه لن يأتى معنا |
Kasabama böyle bir şey daha önce hiç gelmemişti. | TED | لم يأت شيء كهذا أبدًا إلى بلدتي من قبل. |
Ama her kimse, hiçbir veri tabanında çıkmadı. | Open Subtitles | لكن كائنا من كان، أنه لم يأت حتى على أي قاعدة بيانات. |
Hayır, bu kadar yolu saklanmak için gelmedim. | Open Subtitles | لا، أنا لم يأت كل هذا مجرد وسيلة لإخفاء. |
CA: Peki ama aslında gerçekçi bir korku değil mi, bundan korkmamızın sebebi şöyle düşünmemiz olamaz mı: Asıl olay daha olmadı. | TED | كريس: لكن هل هناك خوف عقلاني هو حقيقةً، المتسبب في ترويعنا حول هذا لأننا نعتقد أن الشئ الكبير لم يأت بعد؟ |
Sızıntının şirketten gelmediği ne malum? | Open Subtitles | لماذا تشير كل أصابع الاتهام إليَّ؟ هل أنتِ متأكدة أن تسرب المعلومات لم يأت من طرفك؟ |
Gelecek hafta Federal yargıç buraya geldiğinde, ona verecek kanıtlarım var. | Open Subtitles | لدي الدليل سأقدمه لقاضي المحكمة الفدرالية عندما يأت الأسبوع القادم ... |
gelmeyecek bir prensi beklerken şansımı kaçırmak istemem. | Open Subtitles | لم أرد أن أضيع الفرصة في حال لم يأت أمير الأحلام |
Arkadaşının daha önce buraya gelmediğini söyledin, ben de etrafa bakınmak ister diye düşündüm. | Open Subtitles | لقد قلت أن صديقك لم يأت هنا أبدا لذا حسبت أنه يرغب بأن يطّلع على المكان |