Ben de inanmam, ama çocuklarım inanır. Onlar hala küçükler. | Open Subtitles | وانا كذلك، ولكن ابنائي يؤمنون به لأنهم ما زالوا صغاراً |
Ama bazı filozoflar hiç kimsenin bir ruhla doğmadığına inanırlar. | Open Subtitles | ..لكن أتعلم يابارت، بعض الفلاسفة يؤمنون بأنه لاأحد ولد بروح |
Ve elbette, Altın Kural'a inananlar sadece dindarlar değil. | TED | وبطبيعة الحال ليست المتدينون فقط هم الذين يؤمنون بالقاعدة الذهبية. |
Batı'da çoğu kişi, ileride onları güzel bir geleceğin beklediğine, çocuklarının daha iyi bir yaşama sahip olacağına inanmıyorlar. | TED | العديد في الغرب لا يؤمنون بأن شيئا عظيماً ينتظرهم في المستقبل وبأن اطفالهم سيحظون بمعيشة افضل |
Herkes ona inandığı ve güvendiği için, onlar da gemileri görür. | Open Subtitles | و لأن الجميع يثقون و يؤمنون به هم أيضاً رأوا السفن. |
Buradakilerin pek çoğu yöntemlerime inanmıyor, çoğu deli olduğumu düşünüyor. | Open Subtitles | الكثيرون منكم هنا لا يؤمنون بأساليبي والكثير منكم يعتقدني مجنونا |
İnsanların küçükken inandıkları şeylere, büyüdüklerinde neden inanmazlar hiç anlamam. | Open Subtitles | لا ادري لماذا الكبار لا يؤمنون بما ارادوه وهم صغار |
Bazıları onların kesin doğru olduğuna inanır bazıları benzetme olarak görür. | Open Subtitles | بعض الناس يؤمنون بكونها حقائق مطلقة، وآخرون يرونها مجرد قصص رمزية. |
Turna. Japonlar, onların iyi şans getirdiğine inanır. | Open Subtitles | انها رافعة ، اليابانيين يؤمنون أنها تجلب الحظ |
Cehennemde bir hale ile yanarsın, ama insanlar hala Önsuç'a inanır. | Open Subtitles | أنت ستتعفّن في الجحيم لكن الناس سيظلون يؤمنون بمشروع ما قبل وقوع الجريمة |
Bütün insanlar büyüyünce inanmadıkları bir çok şeye küçükken inanırlar. | Open Subtitles | كل الأطفال يؤمنون بأشياء يتوقفون عن التصديق بها عندما يكبرون |
İnancının temelinin kalpte, ...ve şüphenin temelinin ise başta yattığına inanırlar. | Open Subtitles | يؤمنون بأن مجال الايمان هو القلب و مجال الشك هو الرأس |
Sokak sanatçıları sanatın halka ait olduğuna inanırlar. | TED | فنانو الشوارع يؤمنون بأن الفن ينتمي إلى العامة. |
Tanrıya inananlar kurtulacaktır. | Open Subtitles | أولئك الذين يؤمنون بالله سيتم حفظهم. ثقوا بالرب |
Biliyorsun ki cazibenin bilimsel temelleri olduğuna inananlar var. | Open Subtitles | هناك من يؤمنون بأن هناك أساس علمي للجاذبية. |
İngilizler, Fransız direnişinin kifayet getireceğine pek inanmıyorlar. | Open Subtitles | الأنجليز لا يؤمنون كثيراً بكفاءة المقاومة الفرنسية |
Yaşayan en büyük bilim insanları radyum'un varlığına inandığı sürece diğer düşüncelerin pek önemi kalmıyor. | Open Subtitles | طالما أعظم عالم المعيشة يؤمنون وجود الراديوم ما الأفكار الأخرى لا يبدو أن هذه المسألة. |
Ailen, Amerikan Yerlilerinin bayramını kutlamaya inanmıyor mu? Zorbaca. | Open Subtitles | هل أبويك لا يؤمنون بالإحتفال بالإبادة الجماعية من الهندى الأمريكى ؟ |
Biliyorum yetişkinlerin çoğu hayali arkadaşa inanmazlar ama ben inanıyorum. | Open Subtitles | أعلم بأن معظم البالغين لا يؤمنون بالصديق التخيلي انا أصدق |
Herkes aynı tanrıya aynı şekilde inanmaz ama... sadece şunu söyleyebilirim, hiçkimse ... parlayan gözlere ve kafasında bir yılan olan şeylere tanrı diye inanmaz. | Open Subtitles | لكن الجميع لا يؤمنون كلهم بنفس الإله، بنفس الطريقة ولكن لا أحد لدينا يؤمن بشخص ذي عينين براقتين و أفعى في رأسه |
Eminim ki bu berbat kasabada senin bir zamanlar çocuk olduğuna inanmayan pekçok insan vardır. | Open Subtitles | أراهن أن هناك قليل من الناس متواجدون في حفرة القذارة لهذه البلدة والذين لا يؤمنون كنت طفلا في وقت ما |
Bir gün gelecek, geri kalanımızın gerçek aşka inanmasını siz sağlayacaksınız. | Open Subtitles | فيوما ما ، ستجعلون بقيتنا يؤمنون بالحب الحقيقى |
Anonim sıradışılar, inandıkları şey için özverili ve güçlü bir şekilde çalışan kişilerdi, tanınma değil inanma tarafından motive edilmiş kişilerdi. | TED | الاستثنائيون المجهولون هم أشخاص يعملون للغير وبنشاط من أجل ما يؤمنون به، أُناس تدفعهم القناعة وليس الشهرة. |
Bence, her ne dine mensup olursa olsun, inançlı ya da inançsız olsun, tüm insanların paylaştığı ortak bir ahlaki anlayış ve küresel bir etik var. | TED | أعتقد أن هناك حس أخلاقي وأخلاق عالمية الذي يجذب إنتباه الناس من كل المناطق وكل المعتقدات، والناس الذين لا يؤمنون. |
Çoğu Amerikalı, hükümetin uyuşturucu kaçakçılığına karışmış olabileceğine inanmaya istekli görünüyor. | Open Subtitles | أن الأمريكيين يؤمنون بحكومتِهم ربما تورطوا في بعض أعمال تهريب المخدرات |
Dünyanın şimdi daha çok inanacak birine ihtiyacı var. | Open Subtitles | الآن وأكثر مما مضى، يحتاج العالم لشخص يؤمنون بقدراته |
Kutsal metinlere inanan bir dünyada evrim ve jeoloji yüzünden yaradılışa olan inançları sarsılan insanlar için büyük bir heyecan, bu kutsal metinlerin tarihsel olarak doğru olduğunun kanıtı. | TED | وحماس عظيم لعالم حيث أولئك الذين يؤمنون بالكتب المقدسة قد تمت زعزعة إيمانهم بالنشوء عن طريق التطور وعلم الأرض كان دليلا هنا على أن الكتب المقدسة كانت صحيحة تاريخيا. |