"يؤمنون" - Traduction Arabe en Turc

    • inanır
        
    • inanırlar
        
    • inananlar
        
    • inanmıyorlar
        
    • inandığı
        
    • inanmıyor
        
    • inanmazlar
        
    • inanmaz
        
    • inanmayan
        
    • inanmasını
        
    • inanma
        
    • inançlı
        
    • inanmaya
        
    • inanacak
        
    • inançları
        
    Ben de inanmam, ama çocuklarım inanır. Onlar hala küçükler. Open Subtitles وانا كذلك، ولكن ابنائي يؤمنون به لأنهم ما زالوا صغاراً
    Ama bazı filozoflar hiç kimsenin bir ruhla doğmadığına inanırlar. Open Subtitles ..لكن أتعلم يابارت، بعض الفلاسفة يؤمنون بأنه لاأحد ولد بروح
    Ve elbette, Altın Kural'a inananlar sadece dindarlar değil. TED وبطبيعة الحال ليست المتدينون فقط هم الذين يؤمنون بالقاعدة الذهبية.
    Batı'da çoğu kişi, ileride onları güzel bir geleceğin beklediğine, çocuklarının daha iyi bir yaşama sahip olacağına inanmıyorlar. TED العديد في الغرب لا يؤمنون بأن شيئا عظيماً ينتظرهم في المستقبل وبأن اطفالهم سيحظون بمعيشة افضل
    Herkes ona inandığı ve güvendiği için, onlar da gemileri görür. Open Subtitles و لأن الجميع يثقون و يؤمنون به هم أيضاً رأوا السفن.
    Buradakilerin pek çoğu yöntemlerime inanmıyor, çoğu deli olduğumu düşünüyor. Open Subtitles الكثيرون منكم هنا لا يؤمنون بأساليبي والكثير منكم يعتقدني مجنونا
    İnsanların küçükken inandıkları şeylere, büyüdüklerinde neden inanmazlar hiç anlamam. Open Subtitles لا ادري لماذا الكبار لا يؤمنون بما ارادوه وهم صغار
    Bazıları onların kesin doğru olduğuna inanır bazıları benzetme olarak görür. Open Subtitles بعض الناس يؤمنون بكونها حقائق مطلقة، وآخرون يرونها مجرد قصص رمزية.
    Turna. Japonlar, onların iyi şans getirdiğine inanır. Open Subtitles انها رافعة ، اليابانيين يؤمنون أنها تجلب الحظ
    Cehennemde bir hale ile yanarsın, ama insanlar hala Önsuç'a inanır. Open Subtitles أنت ستتعفّن في الجحيم لكن الناس سيظلون يؤمنون بمشروع ما قبل وقوع الجريمة
    Bütün insanlar büyüyünce inanmadıkları bir çok şeye küçükken inanırlar. Open Subtitles كل الأطفال يؤمنون بأشياء يتوقفون عن التصديق بها عندما يكبرون
    İnancının temelinin kalpte, ...ve şüphenin temelinin ise başta yattığına inanırlar. Open Subtitles يؤمنون بأن مجال الايمان هو القلب و مجال الشك هو الرأس
    Sokak sanatçıları sanatın halka ait olduğuna inanırlar. TED فنانو الشوارع يؤمنون بأن الفن ينتمي إلى العامة.
    Tanrıya inananlar kurtulacaktır. Open Subtitles أولئك الذين يؤمنون بالله سيتم حفظهم. ثقوا بالرب
    Biliyorsun ki cazibenin bilimsel temelleri olduğuna inananlar var. Open Subtitles هناك من يؤمنون بأن هناك أساس علمي للجاذبية.
    İngilizler, Fransız direnişinin kifayet getireceğine pek inanmıyorlar. Open Subtitles الأنجليز لا يؤمنون كثيراً بكفاءة المقاومة الفرنسية
    Yaşayan en büyük bilim insanları radyum'un varlığına inandığı sürece diğer düşüncelerin pek önemi kalmıyor. Open Subtitles طالما أعظم عالم المعيشة يؤمنون وجود الراديوم ما الأفكار الأخرى لا يبدو أن هذه المسألة.
    Ailen, Amerikan Yerlilerinin bayramını kutlamaya inanmıyor mu? Zorbaca. Open Subtitles هل أبويك لا يؤمنون بالإحتفال بالإبادة الجماعية من الهندى الأمريكى ؟
    Biliyorum yetişkinlerin çoğu hayali arkadaşa inanmazlar ama ben inanıyorum. Open Subtitles أعلم بأن معظم البالغين لا يؤمنون بالصديق التخيلي انا أصدق
    Herkes aynı tanrıya aynı şekilde inanmaz ama... sadece şunu söyleyebilirim, hiçkimse ... parlayan gözlere ve kafasında bir yılan olan şeylere tanrı diye inanmaz. Open Subtitles لكن الجميع لا يؤمنون كلهم بنفس الإله، بنفس الطريقة ولكن لا أحد لدينا يؤمن بشخص ذي عينين براقتين و أفعى في رأسه
    Eminim ki bu berbat kasabada senin bir zamanlar çocuk olduğuna inanmayan pekçok insan vardır. Open Subtitles أراهن أن هناك قليل من الناس متواجدون في حفرة القذارة لهذه البلدة والذين لا يؤمنون كنت طفلا في وقت ما
    Bir gün gelecek, geri kalanımızın gerçek aşka inanmasını siz sağlayacaksınız. Open Subtitles فيوما ما ، ستجعلون بقيتنا يؤمنون بالحب الحقيقى
    Anonim sıradışılar, inandıkları şey için özverili ve güçlü bir şekilde çalışan kişilerdi, tanınma değil inanma tarafından motive edilmiş kişilerdi. TED الاستثنائيون المجهولون هم أشخاص يعملون للغير وبنشاط من أجل ما يؤمنون به، أُناس تدفعهم القناعة وليس الشهرة.
    Bence, her ne dine mensup olursa olsun, inançlı ya da inançsız olsun, tüm insanların paylaştığı ortak bir ahlaki anlayış ve küresel bir etik var. TED أعتقد أن هناك حس أخلاقي وأخلاق عالمية الذي يجذب إنتباه الناس من كل المناطق وكل المعتقدات، والناس الذين لا يؤمنون.
    Çoğu Amerikalı, hükümetin uyuşturucu kaçakçılığına karışmış olabileceğine inanmaya istekli görünüyor. Open Subtitles أن الأمريكيين يؤمنون بحكومتِهم ربما تورطوا في بعض أعمال تهريب المخدرات
    Dünyanın şimdi daha çok inanacak birine ihtiyacı var. Open Subtitles الآن وأكثر مما مضى، يحتاج العالم لشخص يؤمنون بقدراته
    Kutsal metinlere inanan bir dünyada evrim ve jeoloji yüzünden yaradılışa olan inançları sarsılan insanlar için büyük bir heyecan, bu kutsal metinlerin tarihsel olarak doğru olduğunun kanıtı. TED وحماس عظيم لعالم حيث أولئك الذين يؤمنون بالكتب المقدسة قد تمت زعزعة إيمانهم بالنشوء عن طريق التطور وعلم الأرض كان دليلا هنا على أن الكتب المقدسة كانت صحيحة تاريخيا.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus