Bir savaşçı bunu asla yapmaz işte. İnandığı şey uğruna ölümüne dek savaşır. | Open Subtitles | اسمع، المحارب لا يفعل ذلك أبداً هو يقاتل حتى الموت، لشيءٍ يؤمن به |
Eğitim, laik dünyanın gerçekten inandığı bir alan. | TED | التعليم هو مجال يؤمن به العالم العلماني |
Bu arada, bugün çoğu Amerikalı'nın inandığı şey bu. | TED | وبالمناسبة، هذا ما يؤمن به أكثر الأمريكان اليوم. |
Hayır, Mösyö. Ben kendim inanmıyorum ama diğerleri inanıyor bence. - Ben de bunu kullanacağım. | Open Subtitles | لا,لا سيدى ,لم اقل انها ماأؤمن به , ولكنه ما يؤمن به غيرى |
Dolandırıcılık mı? Mösyö Chevenix öyle inanıyordu. | Open Subtitles | هذا ما كان يؤمن به السيد شيفنكس |
Çünkü ona inanan birisini istiyor. | Open Subtitles | لانه يريد شخصا يؤمن به |
İnsanların inançlarıyla dalga geçmek hiç doğru bir şey değil. | Open Subtitles | أنا أعتذر و بشدة فليس من الجيد أن تهزأ بما يؤمن به شخص ما |
İnsan, inandığı şey için savaşmalı. | Open Subtitles | يجب على المرء أن يحارب من أجل ما يؤمن به |
İnsanların nelere inandığı anlatıyorum. | Open Subtitles | لست أتكلم بكلام الكهنة بل أتكلم عمّا يؤمن به الناس |
Unvanını, topraklarını, inandığı her şeyi terk etti. | Open Subtitles | لقد تخلى عن لقبه , وأرضه وكل شيء كان يؤمن به |
İnandığı birşey için savaşıyor. | Open Subtitles | أنا أفضّل أن أحظى برجل يلتزم بما يؤمن به |
İnandığı şeyi görüyor, başka şekilde değil. | Open Subtitles | انه يرى ما يؤمن به وليس يرى الأشياء الأخرى |
Mike inandığı şeyi yaparken öldü. Bir hiç için ölmedi. | Open Subtitles | مايك مات فى سبيل ما يؤمن به إنه لم يمت من أجل لاشئ |
Hastaların bu kadar tutkulu bir doktora sahip oldukları için çok şanslı. İnandığı şeyden taviz vermeyen biri. | Open Subtitles | مريضتك مجظوظة أن طبيبها شغوف هكذا يدافع عم يؤمن به |
Tekrar inandığı şey uğruna savaştığı için bana teşekkür etmeliydi. | Open Subtitles | والشكر لي فقد بدأ أبي بالصراع من أجل ما يؤمن به داخل قلبه |
Bu ajanlardan birisi inandığı her şeyi karşısına alıyor. | Open Subtitles | وبالطبع حياتهم احد هؤلاء العملاء انقلب ضد كل ما يؤمن به.لماذا؟ |
Ve ona, inandığı şeyi yapabilme şansı verebilecek tek kişi de sensin. | Open Subtitles | وأنتِ الوحيدة القادرة على إعطاءه الفرصة ليفعل ما يؤمن به |
Öyle olduğuna inanıyor olabilir, ama öyle olmadı. | Open Subtitles | ربما هذا ما يؤمن به و لكن ليس هذا الذي حدث |
Ağabeyim buna inanıyordu ve büyük aptallık etti. | Open Subtitles | ذلك ماكان يؤمن به أخي, ولقد كان مغفلاً |
Daybreak, ona inanan kişilere muhtaç. | Open Subtitles | "الفجر " يحتاج الى شخصاً ما يؤمن به . |