| Neden olduğunu anlamıyorum, ama Görünüşe göre hayvanlara kendinizden daha çok değer veriyorsunuz. | Open Subtitles | لا أفهم لماذا لكن يبدو أنك مهتم بالوحوش أكثر مما تهتم بسلامتك الخاصة |
| Görünüşe göre Sen istediğini aldın tabi. Belediye başkanından yani. | Open Subtitles | يبدو أنك أخذت ما أردته من المحافظ على أي حال |
| Benim hayatım konusunda çok fazla zaman ve enerji harcıyor gibisin. | Open Subtitles | يبدو أنك تبذلين المزيد من وقتك و طاقتك قلقة حول حياتي |
| Çayına o kadar şeker atan bir tek sensin Sanırım. | Open Subtitles | يبدو أنك من أولائك الناس الذين يشربون الشاي مع السكر |
| Keşke yanımda kamera olsaydı. Altına etmiş gibi duruyorsun, ufaklık. | Open Subtitles | لو كان معى كاميرا لصورتك يبدو أنك تبولت فى ملابسك |
| - Pek olumlu bir izlenim edinmediniz Galiba. - Hayır, Baudelaire'in konferansı var. | Open Subtitles | ـ اه، يبدو أنك لم يعجبك ما رأيته ـ كلا، ولكن هناك ندوة ثقافية لشعر بودلير |
| Anlaşılan işimizin insanların yararına olmadığını düşünüyorsunuz. | Open Subtitles | يبدو أنك تشعر أن عملنا ليس لفائدة الجمهور |
| Görünüşe göre epey alışveriş yapmışsın. Fakat parayı nereden buldun? | Open Subtitles | يبدو أنك تسوقت بهمة ، لكن من أين لك بالمال؟ |
| Sana öğle yemeği getirdim ama Görünüşe göre Sen tatlı yemişsin. | Open Subtitles | ♪ لقد أشتريت لك الغداء لكن يبدو أنك بالفعل تنوالت التحلية |
| Görünüşe göre, bu kayıkta, ıslanmadan bir şey yapamayacağız. | Open Subtitles | يبدو أنك لا تستطيع فعل شيىء على هذا المركب دون أن تبلل |
| Görünüşe göre çarpışarak, onurlu bir şekilde yeniliyorsun, avukat bey. | Open Subtitles | يبدو أنك ستخرج فى حريق من المجد أيها المحامى |
| Burada çalışarak artık şoförüm olman gerekmediğini düşünüyor gibisin fakat mesele bu değil. | Open Subtitles | يبدو أنك تفكر بعملك هنا لستَ بحاجة لتكون سائقي بعد الآن لكنك مخطأ |
| Onları gerçekten sevmiş gibisin ve bir bağlantı kurmuşsunuz bile. | Open Subtitles | يبدو أنك أعجبت بهم حقاً، كما لو أنكم على تواصل |
| Kazanmak için hiçbirşey yapmıyor gibisin, fakat işin aslı farklı, değil mi? | Open Subtitles | يبدو أنك ستفعل آي شيء لتفوز، لكن هذه ليست الحقيقة، أليس كذلك؟ |
| Hala kimin adına burada olduğumu anlamadın Sanırım. | Open Subtitles | يبدو أنك لم تستوعب بعد من أرسلني إلى هنا |
| Sanırım bu sabah çok önemli bir toplantıya katılacaksınız Doktor. | Open Subtitles | يبدو أنك ذاهب إلى مقابلة مهمة للغاية هذا الصباح يا دكتور |
| - Elbette. Parayı iyice kırdın Sanırım. Öldürmeye devam mı? | Open Subtitles | يبدو أنك لا تزال تكسب الكثير لا تزال تقتلهم؟ |
| Sana öyle hikayeler anlatırım ki dudağın uçuklar ama ilgini çekmiyor gibi. | Open Subtitles | يمكنني إخبارك بقصص يقف لها شعر رأسك، ولكن يبدو أنك سمعتها بالفعل. |
| Kemiklerinin kırılmasına engel olacak kadar değil, ama bu konuda endişeleniyor gibi görünmüyorsunuz. | Open Subtitles | , لا يكفي هذا لابقاء عظامها قوية لكن يبدو أنك لا تهتم بهذا |
| Garip ilişkilerin olmuş Galiba. | Open Subtitles | يبدو أنك مررت بالكثير من العلاقات الغريبة |
| - Buna ihtiyacın var Anlaşılan. | Open Subtitles | يبدو أنك يمكن أن لاستخدام واحد من هؤلاء. |
| Lütfen paramı verin. - Iyi bir aileden gelmişe benziyorsun. | Open Subtitles | من فضلك أعطني نقودي يبدو أنك جئت من عائلة محترمة |
| Zavallı sevgilim benim. Yorulmuş olmalısın. Üzgünüm. | Open Subtitles | حبيبتى المسكينة ، يبدو أنك قد أنهكت ، آسف |
| Ve Görünüşe bakılırsa, nasıl desem, bu adamla çok yakın olmalısınız. | Open Subtitles | يبدو أنك كنت ، حسنا ، دعينى أقول على علاقة وثيقة بهذا الرجل |
| Beni bu kadar yakından takip ettiğinize göre hâlâ sizin olduğunu düşünüyor gibisiniz. | Open Subtitles | حسنا, الطريقة التي تحاول بها الإشراف علي، يبدو أنك ماتزال تظن أنها تجاربك. |
| Uyumak, içmek ve arkadaşlarınla adam dövmekten başka ne bilirsin Sen? | Open Subtitles | النوم والشرب وضرب اصحابك الصفر هو كل ما يبدو أنك تفعله |
| Öyle görünüyor ki Sen sadece Agra'ya değil ülkeye de yabancısın! | Open Subtitles | يبدو أنك لست جديداً على آغرا وحسب بل على البلادِ أيضاً |