| Beynimiz organize olabilmek, ve buna bir uyum getirmek için elinden geleni yapıyor. Fakat çok başarılı olamıyor. | TED | و يبذل المخ ما في وسعه لتنظيم و ليعطي نوع من الترابط لكل هذا. و لكنه لا ينجح بما يكفي. |
| Bu odada elinden geleni yapmamış hiçbir öğretmen yoktur. Ben varım. | Open Subtitles | لا يوجد أستاذ في هذه الغرفة لا يبذل أقصى ما في وسعه |
| General sevimli kediniz Pickles'ı yakalamak için elinden gelen her şeyi yapıyor. | Open Subtitles | ماذا ، الجنرال يبذل كل جهده الآن لأستعادة |
| Böyle sıkı çalışan kimseyi görmedim. | Open Subtitles | .لم أرى أحداً يبذل ما بوسعه بهذا الشكل من قبل |
| Gibbs onun gönlünü eylemek için çok uğraşıyor. | Open Subtitles | و غيبز من المؤكد أنه يبذل قصار جهده دون نسيانه |
| En önemli soru şu, federaller ellerinden geleni yapıyor mu? | Open Subtitles | :السؤال المهم المطروح هل يبذل الفدراليون قصارى جهدهم؟ |
| Onu araştırmaya başladığımdan beri işimi zorlaştırmak için elinden geleni ardına koymuyor. | Open Subtitles | منذ بدأتُ التحقيق في أمره، وهو يبذل قصارى جهده ليصعّب عملي |
| Eğer bir erkek başarabileceğine inanıyorsa elinden ne gelirse yapıyor. | Open Subtitles | ان كان الشخص يظن انه سوف يتعايش معه على الاغلب سوف يبذل قصارى جهده لتحقيق ذلك |
| Belki de elinden gelenin en iyisini yapıyordur. Görevi oldukça külfetli. | Open Subtitles | ربما أنّه يبذل قصارى جهده، فذلك عبء ثقيل |
| Yeni ev arkadaşım kendisini bana sevdirmek için elinden geleni yapıyor. | Open Subtitles | شريكُ سكني الجديد يبذل جهداً ليقدم نفسه ببراعة لي |
| Bence beyninin unutmak için elinden geldiğini yaptığı bir şeyler başına gelmiş olmalı. | Open Subtitles | ,أظن أنه حدث أمر ما جعل دماغك يبذل ما بوسعه لينساه |
| Sonuna kadar elinden geleni yap. | Open Subtitles | وهو أن يبذل المرء قصارى جهده حتى النهاية |
| Olabildiğince güzel sonuç için, birileri elinden geleni yapmalı. | Open Subtitles | حسناً، يحتاج المرء أن يبذل قصار جهده ليحصل على النتيجة الإيجابية الضرورية. |
| Dwight kuralları kabul ettirmek için elinden geleni yapıyor ama o insanları öldürecek biri değil. | Open Subtitles | دوايت يبذل ما بوسعه للحفاظ على ابقاء عمل القوانين ولكن هذا لايحتاج منه ان يقتل |
| Bunu başarmak için, çok sıkı çalışıyor ve önüne çıkan her engelin üstesinden geliyor. | Open Subtitles | انه يبذل جهده لكي يتخطى كل العقبات لكي يحقق حلمه |
| -Çok sıkı çalışıyor, değil mi? -Evet. | Open Subtitles | هذا الفتـى يبذل جهداً كبيراً في التمـارين, أليس كذلك؟ |
| Hırs olmadan kim sıkı çalışır ki? | Open Subtitles | إذا لم يكن هناك جشع لماذا الشخص يبذل قصارى جهده في العمل؟ |
| Ayrıca dalışla da uğraşıyor. | Open Subtitles | بالإضافة إلى أنه يبذل جهده برياضة الغوص خاصته |
| İletişim konusunda problemleri var ama uğraşıyor. | Open Subtitles | حسنٌ، تعلم لديه مشاكل في التواصل ولكنّه يبذل جهده قدر المستطاع |
| İyileşsin diye uğraşıyor. | Open Subtitles | يبذل كل ما في وسعه لتشفى |
| Birkaç karınca bunu engellemek için ellerinden geleni yapıyor. | Open Subtitles | نمل قليل يبذل ما بوسعه ليمنع ذلك. |
| Doktorlar ellerinden geleni yapıyorlar ama... | Open Subtitles | يبذل الأطباء قصارى جُهدهم ، لكن |
| Jin ve Michael ellerinden geleni yapıyor ama vakit kalmadı! | Open Subtitles | يبذل (جين) و(مايكل) ما بوسعهما ولكن لا يوجد متسع! |