Güzel olan yanı mahkumun başı uçurulduğunda acı duymuyor olması. | Open Subtitles | من الجيد أن المرء لا يتألم طويلا عندما تُقطع الرأس |
Biliyor musun, ben hayvanların acı çektiğini görmekten nefret ediyorum. | Open Subtitles | أنت تعلم, أنا لاأحب أن أرى اى حيوان مسكين يتألم. |
Ne derler bilirsin. İkizlerden biri acı çekince, diğeri hissedermiş. | Open Subtitles | أتعلم قول الناس بأن التوائم يشعرون ببعضهم حين يتألم أحدهم؟ |
- Hastam daha yeni Pectus Excavatumu için ameliyat edilmişti ve ağrısı çok şiddetliydi. | Open Subtitles | بشدة يتألم وهو قمعيّ, صدر جراحة أجرى قد الطفل هذا ولكن |
Belli ki, canı çok yanıyor. | Open Subtitles | ، أعني من الواضح أنّه يتألم وأعتقد أنّه سيكون من اللطـف |
Parkinson ve pankreatit hastalığından muzdaripti, ve çocuk olarak, kahramanımı bu kadar acı çekerken izlemek çok zordu. | TED | لقد عانى من الشلل الرعاش والتهاب البنكرياس، وكطفلة، كان من الصعب علي مشاهدة بطلي يتألم كثيراً. |
"İçimizden birinin çok acı çekmesindense hepimizin birazcık acı çekmesi daha iyidir." dedi ve moral yukarı fırladı. | TED | فقد قال، سيكون من الأفضل أن نتألم كلنا قليلا على أن يتألم بعض منا بشكل كبير، فارتفعت معنويات الموظفين. |
O kadar kahredici bir acı içindeydi ki küçücük bir hareket bile dayanılmazdı. | TED | كان يتألم بشدة حتى أنّ أقلّ حركة كانت لا تُحتمل، |
Biri acı çekmeliydi. O da payına düşen acıyı üstlendi. | Open Subtitles | شخصٌ يحب أن يتألم, لا في سبيل شخص اخر, وإنما يريد أن يتألم وكفى |
1 3 yaşındaki o oğlan hala büyük acı içinde. | Open Subtitles | هذا الصبي ذو ال13 عام لا زال يتألم كثيرا |
Sanırım acı çekiyordu çünkü kendi kendine mırıldanıyor ve çok vahşi görünüyordu. | Open Subtitles | أظن أنه كان يتألم بشدّة لأنه بدا متوحشاً جداً |
kendimi acı duyan başkalarının yerine koyup onların duygularını anlayabilirim. | Open Subtitles | سأقدر حينها من معرفة ما يتألم منه الأخرون؟ |
Burada acı çeken sen misin? Seni seçtiklerine inanamıyorum. | Open Subtitles | أنت الشخص الذي يتألم هنا أنا لا أصدق أنهم إختاروك |
Dostunun dediklerini duydum. Babası çok acı çekiyor olmalı. | Open Subtitles | سمعت كلام صديقك لا بد أن أباه يتألم للغاية |
- Hastam daha yeni Pectus Excavatumu için ameliyat edilmişti ve ağrısı çok şiddetliydi. | Open Subtitles | ولكن هذا الطفل قد أجرى جراحة صدر قمعيّ, وهو يتألم بشدة |
Şu anda çok fazla ağrısı var. Birkaç saat daha onu burada tutmak zorundayız. | Open Subtitles | إنه يتألم لذلك لن نستطيع إخراجه قبل عدة ساعات |
Şu bacağının üstüne bastırın ki ben kımıldatınca canı yanmasın hayvanın. | Open Subtitles | اضغطي على القدم هنا، كي لا يتألم عندما أقوم بتحريكه |
Müvekkilim yaralı ve hala aşık. Bu yüzden kadın ondan davacı oluyor. | Open Subtitles | هو يتألم , وهو مازال فى الحب ولذلك هى تقاضية |
Şey, yutkunurken boğazı acıyor özellikle portakal suyu içerken. | Open Subtitles | يتألم عند الابتلاع وخاصة عندما يشرب عصير برتقال. |
Biliyorum, biri incinir. Yen'in söylendiğini duyamayacaksın. | Open Subtitles | اعلم شخص ما يتأذى انت لم تسمع ين وهو يتألم |
Demek istediğin, oğlumun ilk Cadıla Bayramı'nı kaçırdım ve kalbim göğsümün içinde sızlıyor, ama bilirsin, bu hiçbir şey ifade etmez. | Open Subtitles | , فاتني اول عيد قديسين لابني , و قلبي يتألم في صدري . . لكن |
Everybody hurts | Open Subtitles | " كل شخص يتألم " |
Hasta çok acı çekiyor. acısını durdurabilirim ve durduracağım. | Open Subtitles | لأن المريض يتألم بشدة، ولديّ القدرة على إيقاف ذلك الألم، لذا هذا ما سأفعل |
Kalbin sızlıyor, başın ağrıyor odaklanamıyorsun değil mi? | Open Subtitles | وقلبك يتألم وكذلك رأسك ومن الصعب أن تُركز، صحيح؟ |
İncindiğini görmek istemem ama onun da daha fazla incinmesini istemiyorum, anlıyor musun? | Open Subtitles | لا أريد أن أراكم تتأذون و لا أريده أن يتألم مرة أخرى أيضاً |
Herkes inciniyor. | TED | الجميع يتألم. |