Birlikleri Açlıktan ölüyor ve kış boyunca tek kuruş almadılar. | Open Subtitles | وقواته يتضورون جوعا ولم يحصلوا على رواتبهم في فصل الشتاء. |
Bebeğim Açlıktan ölüyor ve bu konuda bir şeyler yapacağız. | Open Subtitles | طفلي يتضورون جوعا ونحن نذهب أن تفعل شيئا حيال ذلك. |
Ama iş, açlık çeken, bize bu gün ihtiyacı olan insanlara yardıma gelince, bunlar dikkatimizi dağıtıyor. | TED | ولكن عندما يتعلق الأمر بإنقاذ الأشخاص الذين يتضورون جوعا وهم في حاجة إلينا، هذه ستصرف الانتباه عنها. |
Bir adamın binlerce hektar toprağı var ama 100,000 çiftçi açlar. | Open Subtitles | أو ربما يمتلك شخص واحد مليون فدان بينما مائة ألف من المزارعين يتضورون جوعاً |
Halk, ordu. Herkes Açlıktan ölüyordu. | Open Subtitles | , العامة , والجيش بدا الجميع يتضورون جوعاً |
Bizim insanlarımız dışarıda Açlıktan ölüyorlar, kadınlar sokaklarda yatıyor ve biz bunu görmüyoruz. | TED | إخواننا الرجال هناك يتضورون جوعًا، والنساء ينمن في الشارع، ونحن لا نراهم. |
Geçen yüzyılda, ada sakinleri Açlıktan ölüyorlardı. | Open Subtitles | ، في القرن الأخير سكان الجزيرة كانوا يتضورون جوعاً |
- Belki siz aç değilsiniz ama içinizdeki ufaklık Açlıktan ölüyor olmalı. | Open Subtitles | ربما أنت لست، ولكن هذا الشخص قليلا داخل يجب أن يتضورون جوعا. |
İnsanlar acı çekiyor ve Açlıktan ölüyor, ama kimse farketmiyor... | Open Subtitles | فالبشر يعانون و يتضورون جوعاً و لا أحد يلاحظ |
Eyvah, Açlıktan ölüyor olmalısınız. | Open Subtitles | يا صبي، يا رفاق يجب يتضورون جوعا. لا بأس. |
Afrika'da tanga izlemeye can atan ve Açlıktan ölen bir sürü çocuk var. | Open Subtitles | هناك الكثير من الأطفال يتضورون جوعاً في أفريقيا الذين يتشوقون الذهاب لشاطئ العرات. |
Yunanistan, Macaristan ve Korfu Yahudileri 10, 12 gün yollarda açlık çeken günlerce susuz kalan, susuzluktan ölenlerin olduğu grup geldiğinde yarı çıldırmış haldeydi. | Open Subtitles | بالنسبة لليهود من اليونان أو هنغاريا أو كورفو الذين يقطعون 10 الى 12 بالتنقل بالقطار يتضورون |
Denizde onca balık varken... ..İrlandalıların neden açlık çektiğini anlayamıyor. | Open Subtitles | لا يمكنها أن تفهم لماذا الايرلنديين يتضورون جوعا بينما هنالك المزيد من الفرص |
Racnosslar doğuştan açlık çekerler. Bu bizim suçumuz mu? | Open Subtitles | الراكنوس يولدون وهم يتضورون جوعاً هل هذا خطأنا ؟ |
Bir adamın binlerce hektar toprağı var ama 100,000 çiftçi açlar. | Open Subtitles | أو ربما يمتلك شخص واحد مليون فدان بينما مائة ألف من المزارعين يتضورون جوعاً |
Bir zamanlar bizim olduğumuz gibi çok açlar. | Open Subtitles | هيه هيه.انهم يتضورون جوعا, كما كنا نحن مثلهم |
Halk, ordu. Herkes Açlıktan ölüyordu. | Open Subtitles | , العامة , والجيش بدا الجميع يتضورون جوعاً |
Siz şişmanlarken benim insanlarım Açlıktan ölüyordu. | Open Subtitles | شعبي يتضورون جوعا وأنتم تصبحون سمناء |
Orada insanlar Açlıktan ölüyorlar. | Open Subtitles | الناس يتضورون جوعاً بشكل سيء للغاية ، هناك |
Miami Dolphin'in hücum oyuncuları geldi ve açIıktan ölüyorlar. | Open Subtitles | لقد حصلتي عليه. إنهم خط هجوم فريق دلافين ميامي وهم يتضورون جوعا. |
Ülkede bulunan insanlar Açlıktan ölüyorlardı. | Open Subtitles | الناس في الوطن كانوا يتضورون جوعاً |
Kana susamış değillerdi, Açlıktan ölüyorlardı. | Open Subtitles | ليسوا متعطشين للدماء .بل يتضورون جوعاً |