| İş adam öldürmeye gelince, bataklık bunu tek başına yapabilir. | Open Subtitles | عندما يتعلق الأمر بقتل الناس المستنقع ليس بحاجه لأي مساعده |
| Ama iş sanal sekse geldiğinde hiçbir gerçek erkek onun için peçete harcamaz. | Open Subtitles | عندما يتعلق الأمر حول الإنترنت لن يستخدم أي رجل منديل من أجل ذلك |
| Baba, Mesele, ülkeyle ilgiliyse sözünden dönmenin ne zararı olabilir ki? | Open Subtitles | أبي عندما يتعلق الأمر بمسألة البلاد لا يمكنك التراجع بكلمتك ؟ |
| Anlayacağın Dan,.. ...ben aklımdan geçeni söylemeye inanırım. Hele Mesele aşk ise. | Open Subtitles | أترى يا دان أظن وبالحديث عن عقلي خاصة عندما يتعلق الأمر بالحب |
| Almanlar konu üretkenlik olunca dünyada tartışmasız bir üne sahipler. | TED | يملك الألمان سمعة معينة في العالم عندما يتعلق الأمر بالإنتاجية. |
| Hem ayrıca, dışardan bakıldığında olağan dışı görünüyorsun ama Olay duygular ve ilişkiler olduğu zaman senin de kimseden farkın kalmıyor. | Open Subtitles | ومن المؤكد أن لديك جوانبٌ استثنائية لكن حينما يتعلق الأمر بالمشاعر والعلاقات العاطفية فإنك لا تختلف عن أحد ٍ في ذلك |
| Ayrıca iş sorunlu insanlarla ilgilenmeye geldiğinde, ben tam bir uzmanım. | Open Subtitles | علاوة على أنّني خبيرة حينما يتعلق الأمر بالتعامل مع مشاكل النّاس |
| Bu yüzden kiminle iş yaptığımız konusunda biraz daha fazla tedbirli olmamız gerek. | Open Subtitles | لذا الآن نحتاج أن نكون أكثر يقظة عندما يتعلق الأمر بمن نتاجر معه. |
| Ve iş oraya gelince, gözlerimi kapatıyor ve otomatik pilotu devreye sokuyorum. | Open Subtitles | وعندما يتعلق الأمر بذلك أغلق عيني ومن ثم أتحول إلى الطيار الآلي |
| Kan verirken bayıldı mı çünkü iş iğnelere geldiği zaman kız gibi oluyor. | Open Subtitles | هل أُغمي عليه عندما سحبت الدماء؟ فهو ليس شجاعاً عندما يتعلق الأمر بالإبر. |
| Ne zaman iş ailesini korumaya gelse ne gerekirse yapardı. | Open Subtitles | لإنه عندما يتعلق الأمر بالتوفير لعائلته فسيفعل ما يتطلبه الأمر |
| Çoğunu anlamıyorum. Mesele bilgisayarlar olunca tıpkı senin gibi yolumu şaşırıyorum. | Open Subtitles | الآن، معظمها لا أفهمها أتوه عندما يتعلق الأمر بالحواسيب، مثلك، صحيح؟ |
| Mesele fosil aramak değil, tecrübe etmek, | TED | لا يتعلق الأمر فقط بالبحث عن الحفريات لكن بتكوين التجارب. |
| Fakat Mesele dünyayı okumak olduğunda, benim için en büyük zorluk nereden başlamak gerektiğini bilmememdi. | TED | ولكن عندما يتعلق الأمر بقراءة كتب عالمية، كان التحدي الكبير بالنسبة لي هو أنني في الحقيقة لم أعرف من أين أبدأ. |
| konu seks olunca insanların her türlü karmaşık duyguları var. | TED | يمتلك الناس كل أنواع المشاعر المعقدة عندما يتعلق الأمر بالجنس. |
| Nedense konu ruh hastalıklarına gelince cahilliğimiz, bütün empatimizi silip süpürüyor. | TED | بطريقة ما، حينما يتعلق الأمر بالصحة العقلية، ينتزعُ جهلنا كل التعاطف. |
| Ben bir şey istemiyorum. Olay, senin istediğin şeyin bende olması. | Open Subtitles | لا يتعلق الأمر بما أريد لكن ما لدي هو الذي تريده |
| - Alınma ama söz konusu ilişkiler olunca gerikafalı bir gelenekçisin. | Open Subtitles | و لكنك تصبح تقليدياً غليظاً عندما يتعلق الأمر بالعلاقات يا صديقي |
| Hann, seninle bir ilgisi yok. Söylemek istediklerime söyledim. | Open Subtitles | لا يتعلق الأمر بكِ أخبرت من أردت إخبارهم |
| Eger cinayetle hic alakası yoksa, belki de bu son takası görmezden gelebiliriz... | Open Subtitles | لا يتعلق الأمر بالقتلة بعد كل ذلك رُبما يُمكننا تجاهل الحديث الأخير بيننا |
| Bu yeni bir teknoloji ilgili değil, sadece malzemeleri tekrar düzenlemekle alakalı. | TED | لا يتعلق الأمر بتكنولوجيا جديدة, هو مجرد إعادة ترتيب المعدات المعدنية لدينا. |
| Mevzu şehirlerdeki mimariye geldiğinde bu hayli önem arz eder. | TED | وعندما يتعلق الأمر بالعمارة في المدن، ذلك يهم حقاً. |
| Kendi bakışımı ya da ona benzer birşeyi zorlamak ile alakalı değil. | TED | لا يتعلق الأمر بالإساءة إلى رؤيتي أو أي شيء من هذا القبيل. |
| O modeller 20. yüzyıl trendlerine gelince yeteneklidir on yıllar boyunca. | TED | النماذج ماهرة عندما يتعلق الأمر بتوجهات القرن 20 على مدى عقود. |
| Çünkü şu anda yapay zekâ konusunda çok fazla aşırılık var. | TED | لأنه حالياً، هناك الكثير من التطرف عندما يتعلق الأمر بالذكاء الاصطناعي. |