Allah korusun! Aman çalışma sen. İnsan emekli eder, sakat falan bırakır. | Open Subtitles | أعني، كان بإمكانك أن تجعله يتقاعد أو تشلله أو تجعله ينظمّ لسيرك |
- Nefes kesici. Cennet gibi. emekli olunca gitmeyi hayal ettiğin bir yer gibi. | Open Subtitles | أنه مثل الجنه حيث يتمنى المرء أن يذهب اليه عندما يتقاعد |
emekli olup kenara çekildiği takdirde Kont de Bleuchamp olarak unvanının tanınması. | Open Subtitles | الإعتراف الرسمي بعنوانه عندما يتقاعد إلى الحياة الخاصة كالكونت دي بيلوشامب |
Komiser, çok etkin bir yaşamdan emekli olan kimselerin görünürde hiçbir neden olmaksızın çok sık olarak depresyona girdiklerinden haberdar olmalısın. | Open Subtitles | ملازم يجب أن تدرك الحقيقة أن الرجل الذي يتقاعد من حياة عملية أحياناً يصاب باكتآب حاد |
Hastanın tek gerçek tedavisi bir daha kalbine yüklenmemesi bu da hastaya 21 yaşında emekliye ayrıl demek zorunda olduğumuz anlamına geliyor. | Open Subtitles | العلاج الوحيد الحقيقيّ للمريض هو ألاّ ينهك قلبه مجدّداً ما يعني أنّ علينا إخباره بأن يتقاعد في أوج عمره البالغ 21 عاماً |
Değil mi, Holmes? Sherlock Holmes, her adım başı cinayet ve kargaşa varken emekli mi olacak? | Open Subtitles | هل يتقاعد هولمز فى وجود جرائم وفوضى فى كل ناحية ؟ |
Bu hızla giderse emekli olmadan kundaklama raporu veremeyecek. | Open Subtitles | بهذا المعدل لن يدلى بسبب الحريق إلا عندما يتقاعد |
Benim yaşımdaki bir yengeç emekli olup,güneşlenmeli, deniz golfü oynamalı, tuna colada yudumlamalı! | Open Subtitles | كبرت في السن و يجب أن يتقاعد انه وقت السمر لي أو لعب غولف البحر أو التمتع بسمك التونا |
Kariyeri sona erdiğinde eğer bir adam geriye bakıp da "İşimi yaptım" diyebiliyorsa o zaman bir zafer duygusu içinde emekli olabilir. | Open Subtitles | عندما يتقاعد رجُل عن العمل وينظر لمشواره ويقول لقد فعلتها,لقد قمت بدورى فانه يتقاعد فى مجد ويستمتع بثروة |
Yani kesin bir şey yok ama Roberts adındaki adamın emekli olacağını duydum. | Open Subtitles | تعرف ماذا هذا عنى؟ سمعت الذي روبرتس يتقاعد. |
emekli olmuyordu. Kendisini o savaş efendisine paralı asker olarak kiralıyordu. | Open Subtitles | انه لم يتقاعد انه جعل نفسة مرتزقه لخدمة الحرب |
Tamamlandığında, usta emekli olur, çırak da usta olur ve kendi projesine başlar. | Open Subtitles | عندما يكتمل، يتقاعد السيّد ويصبح المتدرب سيّداً ويبدأ مشروعه الخاص |
İçmeye başlamış, evliliği yıkılmış ve sonunda emekli olmasını istemişler. | Open Subtitles | بنفس الطريقة القديمة بدأ بالشرب و فشل زواجه و في النهاية طلبوا منه ان يتقاعد |
Sevgili şefimiz emekli olursa, ben şef olacağım. | Open Subtitles | عندما أكون التالي سأكون مسيطراً يجدر برئيسنا المحبوب أن يتقاعد |
Neden benim 300, senin ise sadece iki müşterin varken ve bunlardan bir tanesi emekli olurken neden umursamıyorsun? | Open Subtitles | ،لمَ لدي 300 عميل بينما أنت اثنان ولا تكترث أن أحدهما يتقاعد في ذروة حياته المهنية؟ |
emekli olduktan sonra onla zaman geçirmek istemiş. | Open Subtitles | قال أنهُ كان يريد أن يقضي بعض الوقت معها بعد أن يتقاعد |
Bazıları, aslında emekli olmadığını sadece temiz görünmek için numara yaptığını söylüyor. | Open Subtitles | يقول بعض الأشخاص بأنه لم يتقاعد فعلاً و بأنه يتصرّف على هذا النحو كي يبقي نفسه بعيداً عن الشكوك |
emekli etmeye zorlamışlar ancak adamlar bir açık bularak geri getirmişler. | Open Subtitles | اُجبروا على جعله يتقاعد ولكن وجدوا ثغرة واعادوه |
Bu bana, o emekli olana kadar güç verecek. | Open Subtitles | هذا سيُعطينيّ النفوذّ إلى أنّ يآتيّ اليوم الذى يتقاعد فية |
İnsan emekliye ayrılıp, kendisine yeni uğraşlar edindiğinde. | Open Subtitles | عندما يتقاعد المرء يقوم بقذف نفسه إلى مساعي جديدة |
Kimse erken emeklilik istememiş. | Open Subtitles | لكنها لا تسوى شيئاً وسط مجرى الأحداث لم يتقاعد أحد مبكراً |
En azından o günlerde tek düşündüğüm emekliliği kabul edilen tek kişi oydu. | Open Subtitles | الذي كنت أفكر به على الأقل في تلك الأيام انه لن يتقاعد |