"يتكلم" - Translation from Arabic to Turkish

• konuşuyor
• konuşmuyor
• Ben
• konuşmak
• konuşsun
• konuşmaz
• konuşur
• Konuşana
• konuşmadı
• konuştuğunu
• konuşmaya
• konuşuyordu
• konuşurken
• bahsediyor
• söz

İngilizceyi o kadar kötü konuşuyor ki kökenlerini ele vermeksizin... tek kelime edemiyor.
إنه يتكلم الإنكليزية بشكل سيء لدرجة أنه لايكمل كلمة دون أن يخون أصله

Şimdi o durmadan kavga ediyor. Jing Wu hakkında konuşuyor.
و الان يتعارك طوال الوقت و يتكلم عن جينج وو

En yakın arkadaşı onunla konuşmuyor, çünkü o da bu çocuktan hoşlanıyor.
وصديقها لا يتكلم معها لأنها من المحتمل أنها تَحْبُّ هذا الرجلِ أيضاً

..Ben artık kalkıyorum. Gençleri baş başa bıraksam iyi olur.
و أترككم أيها الشباب لتتكلموا فى أشياء يتكلم فيها الشباب

Herkes senin ne dediğini biliyor. Kimse seninle konuşmak istemiyor.
الجميع يعرف ماذا قلتي لا احد يريد ان يتكلم معك

Bırak ne bok konuşursa konuşsun, siktir et Nappa'yı.
دَعهُ يتكلم ما يحلو لَه، ماشي؟ تباً لنابا

Kutsal olmayan sen, yeni santor, onu kovmadan onun yerine geçtin. O konuşmaz, çünkü biz onun mantığını anlayamayız.
إنه لا يتكلم لأننا لا نستطيع أن نفهم منطقه

John Wayne ile İngilizce konuşur, ve Wayne şöyle der:
يتكلم بالانجليزية مع جون واين وواين يقول:

Çocuk çok sarsılmış. İki gündür ne konuşuyor, ne yemek yiyor.
الولد في حالة صدمة لم يتكلم و لم يأكل منذ يومان

Görünüşe göre Albay Ryan biriyle konuşuyor, ama kim olduğu görünmüyor.
يبدو أنه يتكلم مع شخص آخر ولكني لم أعرف من هو

Bir dakika, Sünger Bob sıçmık pantolon* kiminle konuşuyor öyle?
إنتظروا دقيقة, مع من يتكلم سبونج بوب المتغوط في بنطاله؟

Yara onu dilsiz yapmamış. Ama konuşmuyor.
لكن الجرح لم يجعله أخرس، ومع ذلك فهو لا يتكلم

Ona metamfetamini satan sensen, ve konuşmasından korkuyorsan var. Ben satmadım.
ما لم تكن من تزوده بالأمفيتامين وكنت خائفا من أن يتكلم

Mahkumun durumunu kontrol altına almaya çalışıyoruz ama Binbaşı McGarrett'la konuşmak istediğini söylüyor.
نحن نحاول الى استقرار حالة سجينك ولكنه يطلب ان يتكلم مع القائد مجريت

Buna katılmayan biri varsa şimdi konuşsun.
إذا أي رجل يعترض على هذا، فدعوه يتكلم الآن

Sigara içmez, sadece sağlıklı yiyecekleri yer, hatta kızlarla konuşmaz.
هو لا يدخن.. ويأكل فقط الطعام الصحي حتى أنه لا يتكلم مع فتيات

Yani Parlamentoda, ki halk adına konuşur, bir yasa tasarısı var.
لذا فى البرلمان الذى يتكلم باسم الناس هناك ضريبة تعرف بفعل التعاقب.

- Hani yılanlardan korkmuyordun? - Şu Konuşana bak.
أعتقد بأنك ما كنت خائف من الأفاعي إنظر الى من يتكلم

Korkunç ikili: ciddi derece otistikti ve bir daha konuşmadı.
لم تكن تلك فترة السنتين؛ بل أصيب بتوحد شديد لم يتكلم بعده قط.

Ondan sonra Jake'in ne hakkında konuştuğunu bilmiyorum bile ama fark ettiğiniz gibi konuyu değiştiriyor.
حقيقة لا أعرف حتى ما يتكلم عنه جيك بعدها، لكنك تلاحظ أنه يغير الموضوع.

Ve onları müthiş derecede etkileyen, bu olaydan sonra mükemmel biçimde sağlıklı bir adam gibi konuşmaya başlamasıydı.
ولدهشتهم، بعد أن انتهى ذلك، بدأ يتكلم كما لو أنه كان معافى تماما.

Neyse, birisi ile konuşuyordu ve sizi işaret ediyorlardı.
بأي حال، كان يتكلم مع أحد ما، وكانا يشيران إليكما

Ben pisikiyatristimdün onu boş bir sandalye ile konuşurken gördüm
انا طبيب نفساني ورأيته امس يتكلم مع مع كرسي فارغ

Bir gruptan mı yoksa bir yemekten mi bahsediyor emin değildim.
لم اكن متاكده هل هو يتكلم عن الفرقه او عن الطعام

Bilmenizi isterim... General Devereaux ordunun resmi politikasından söz etmiyor.
لا أخفي عليكم الجنرال لا يتكلم عن سياسة جيش رسمية