Bu konuda cidden üzgünüm beyler, ama birini içeri almam gerekiyor. | Open Subtitles | اعتذر بشدة عن ذلك , ولكن يتوجب علي احتجاز شخص ما |
Elbette bunun anlamı, bu eserleri yaratırken çok dikkatli olmam gerekiyor. | TED | اذاً، ذلك يعني بكل تأكيد، أنه يتوجب علي أن أكون حذرة عند صنع هذه القطع. |
Aslında bu davayı almadan önce söylemem gereken bir şey. | Open Subtitles | أمر يتوجب علي إخبارك به قبل أن أدعك تستلمين القضية |
Ve şehre geldi ve etrafta aceleyle koşturuyordu ve dedi ki, " Yeni ayakkabılar almam lazım!" | TED | وقد جائت على عجلة وقد قالت .. يتوجب علي شراء حذاء جديد |
Sana bir şans verdim. Ayrılmadığına göre şimdi ben seni almak zorundayım. | Open Subtitles | لقد منحتكِ فرصة , لم ترحلي .. لذا يتوجب علي أن آخذك |
Beni izlemeleri gerekmiyor. Ben yapmam gerekeni yapıyorum. | Open Subtitles | هم ليس من المفروض ان يتجسسون علي فانا اعمل ما يتوجب علي عمله |
O zaman neden hastaneye gitmem gerekiyor? Her şeyi rahatlıkla duyabiliyorum. | Open Subtitles | إذن لماذا يتوجب علي الذهاب إلى المستشفى؟ |
-Eve vardığım zaman dönüp geri gelmem gerekiyor. | Open Subtitles | فكنت عندما أصل المنزل، يتوجب علي أن أقفل راجعةً. |
Şimdi bunu kimin kullandığını bulmam gerekiyor. | Open Subtitles | نعم,الان كل ما يتوجب علي فعله معرفة من استخدم السكين |
Ölüp çürüyene kadar onu korumak için yapmam gereken her şeyi yapacağım. | Open Subtitles | وحتى تحين وفاتي و يبرد جسدي سأفعل كل ما يتوجب علي لحمايته |
Belirtmem gereken bir nokta, bu aletin içinde kafanın dönüşünü ölçmeyi sağlayan bir denge çarkının olduğu. | TED | أحد الأشياء التي يتوجب علي تبيانها أن الجهاز يحتوي على جيروسكوب بداخله، ويتيح لك ذلك إمكانية قياس دوران الرأس. |
İyi inişler dileyin... Yapmam gereken atlamak... | Open Subtitles | تنمى لي حياة سعيدة ♪ كل ما يتوجب علي هو القفز ♪ |
Sormam lazım. Bu çok para. Bir paket patlamış mısırdan söz etmiyoruz. | Open Subtitles | أعني ,يتوجب علي أن أسلك,المبلغ كبير و ليس صندوقاً من الفشار |
Onların yerini bulmam lazım, çünkü virüsün mutasyona uğramadan önceki... saf şekli onların elinde. | Open Subtitles | يتوجب علي العثور عليهم ، لان الفيرس مازال في شكله الاصلى ولم يتغير |
Onların yerini bulmam lazım, çünkü virüsün mutasyona uğramadan önceki... saf şekli onların elinde. | Open Subtitles | يتوجب علي العثور عليهم ، لان الفيرس مازال في شكله الاصلى ولم يتغير |
Tamam, şimdi, bunlar benim koşu bacakları, karbon grafitten yapılmış, dediğim gibi, doğru bacağı doğru yere taktığımdan emin olmak zorundayım. | TED | هذه هي اقدامي ذات النوابض .. والمصنوعة من الكربون والجرافيت وكما قلت يتوجب علي اختيار الجورب الملائم |
(Kahkahalar) Ve özellikle o gün ne fena bir yenilgiye uğradığımı hatırlıyorum çünkü şimdi Albert'ın biraz önce yaptığını yapmak zorundayım, ağılda da bu kuzulardan 100 tane filan var | TED | ضحك وذكرت خصوصاً أن ما يبعث على السخرية هو انا في ذلك اليوم لانه كان يتوجب علي القيام بما قام به آلبرت وهناك مثل ١٠٠ من هذه الحملان في الحظيرة، |
Beni izlemeleri gerekmiyor. Ben yapmam gerekeni yapıyorum. Gördün mü? | Open Subtitles | هم ليس من المفروض ان يتجسسون علي فانا اعمل ما يتوجب علي عمله |
Bunu genellikle limitler ve engeller dâhilinde yapmak zorunda kalıyorum. | TED | وكان غالبا يتوجب علي القيام بهذا في وجود معوقات وتحديات. |
Bu grubun içine küçük bir değişiklik fikrini sokmak ve bunu denemeyi yapmayacak kadar akıllı olmam gerekirdi. | Open Subtitles | كان يتوجب علي أن أفكر مليا قبل الاندماج مع هذه المجموعة |
İçeri girmeni engellemek için bütün gün kapıda dikilmem gerekir. | Open Subtitles | لديك المفتاح! يتوجب علي أن أقف حارسة طول اليوم لأبعدك |
Makaleler için günde beş sayfa yazmam gerekiyordu ya da beş doları gözden çıkaracaktım. | TED | واضطررت إلى كتابة خمس صفحات يوميا لأجل الأبحاث أو كان يتوجب علي أن أتخلى عن خمسة دولارات. |
Tanrım, Frank, senden bunu isteyecek zaman değil, biliyorum... ama balistik saçmalıklarıyla uğraşmam gerekecek. | Open Subtitles | فرانك أعلم انه ليس وقتاً لأسألك لكني يتوجب علي أن أرجع لمحاضرات الـ باليستيكس اللعينة |
Okula gittiklerinden emin olmak zorundaydım. | TED | كان يتوجب علي أن أضمن ذهابهم إلى المدرسة. |