Her boy ve şekilde kafes yapıyorlar biliyorsun. | Open Subtitles | يجعلون الأقفاص هناك بالعديد من الأحجام والأشكال |
beni dünyanın en iyi kocası yapıyorlar... ve aynı zamanda dünyanın en kötü kocası. | Open Subtitles | .. يجعلون منى أفضل زوج محب فى العالم و أسوأ زوج فى العالم أيضا ً |
beni dünyanın en iyi kocası yapıyorlar... ve aynı zamanda dünyanın en kötü kocası. | Open Subtitles | .. يجعلون منى أفضل زوج محب فى العالم و أسوأ زوج فى العالم أيضا ً |
Ve dürüst olmak gerekirse, bunlar hayatını çok daha kolay hale getirebilirler. | Open Subtitles | لا بأس لأكون صادقة , انهم يجعلون حياتك أسهل |
Fon sağlama toplantılarında içkileri sert yaparlar. | Open Subtitles | فهم يجعلون تلك المشروبات دائما قوية في حفلات جمع التبرعات |
İnsanı zengin yapan mal mülk değil, onlar sadece bir meşguliyet! | Open Subtitles | ، الأغنياء لا يجعلون المرء غنياً يجعلونه فقط أكثر انشغالاً |
Bu arada hava kuvvetlerinizi geri çekin. Yolcularımı hasta ediyorlar. | Open Subtitles | في هذه الأثناء، الغي قوتك الجوية لانهم يجعلون مسافريني مرضي |
~Orada burada yanıma~ Hey! Ne yaygara yapıyorlar. | Open Subtitles | هنا وهناك يجعلون مثل هذا الإهتمام خاسرون |
Onun hakkında bir müzikal yapıyorlar ve benden Marilyn'i oynamamı istediler. | Open Subtitles | هم يجعلون مسرحية موسيقية حولها، وهم يريدونني، للعب مارلين. |
Hiç sorun değil. Aslında olması gerekenden daha karmaşık yapıyorlar bunları. | Open Subtitles | يشرّفني هذا، انهم يجعلون الأمر معقداً أكثر ممّا ينبغي |
Yoksulların okuma yazma öğrenmesine yardım ediyor, Kraliçe'yi çok popüler yapıyorlar. | Open Subtitles | تساعد الفقراء للتعلم وهم يجعلون من الملكة مشهورة |
Hayvanların üretkenliğini artırmak için ne yapıyorlar, biliyor musun? | Open Subtitles | أتدري كيف يجعلون الحيوانات تتكاثر؟ |
Kapalı kapılar ardında neler yapıyorlar bilmem ama birbirilerini daha da zengin hale getirdiler. | Open Subtitles | أنهم يحيرونى ، بما يحصلون عليه خلف الأبواب المغلقة أنهم يجعلون بعضهم " فاحشى " الثراء |
Ortaya çıkmasını çok zor hale getiriyorlar ama evet. | Open Subtitles | يجعلون من الصعب جداً الكشف عن الأمر ، لكن أجل |
Ve sonra aklıma şu geldi: Belki ikinci sınıf vatandaşlığa attıkları insanların gözlerine bakabilseler bu onları, yaptıklarını daha zor yapar hale getirebilirdi, | TED | وعندها خطر لي، ربما إن تمكنوا من النظر في عيون هؤلاء الناس الذين كان يجعلون منهم مواطني درجة ثانية لكان أصعب عليهم أن يفعلوا ما يفعلون. |
Belki de senin karakteri tekrar karizmatik yaparlar. | Open Subtitles | لربّما يجعلون شخصيتك تظهر بمظهر حسن مرة أخرى |
Neden bu şeyleri bu kadar karmaşık yaparlar anlamıyorum. | Open Subtitles | أنا لا أعرف لماذا يجعلون هذه الأشياء معقدة جداً |
-Burada biraz sert yaparlar o içkiyi. -Oh, gerçekten mi? | Open Subtitles | يجعلون تركيز المشروبات قوي هنا - أحقاً ذلك - |
Kendilerini pasta kalıbı yapan ressamlar var. | Open Subtitles | هناك رسامون يجعلون من أنفسهم قالب كعكة صغيرة |
Tutuklama yapan görevlilerin ikinci seviye veya daha iyi bir karantina elbisesi giymesini istiyorum. | Open Subtitles | في الموقع. أريد الضبّاط الذين يجعلون التوقيف لكي يلبس مستوى... إثنان أو بدلات ضدّ تلوّث أكثر. |
Civardaki iyi insanlara hayatı zindan ediyorlar. | Open Subtitles | إنهم يجعلون الحياة بائسة للناس الطيبين هنا |
Yeni başlayanlar bazen o kadar heyecanlanıyorlar ki bir an önce telefonu kapatmak için adamı sadece basın dosyasını göndermeye ikna ediyorlar. | Open Subtitles | كثير من المتدربين يكونوا قلقين ليتحدثوا على الهاتف وسوف يجعلون الشخص الذى يستلم رزومة الأوراق ينفعل |