Adam ona saygı duyduğu için geliyor, çünkü onunla çalışmaktan gurur duyacak. | Open Subtitles | الرجل يأتى إليه لأنه يحترمه لأنه سيكون فخورا لو عمل معه |
Çocukların korktuğu ve yetişkinlerin saygı duyduğu biri olmalıyım yoksa sokaklara düşeceğiz! | Open Subtitles | يجب أن أصبح رجلا يخشونه الأطفال و يحترمه البالغون والا سننتهي كلناّ في الشارع |
Çocukların korktuğu ve büyüklerin saygı duyduğu bir adam olmalıyım, yoksa hepimiz sokaklarda buluruz kendimizi! | Open Subtitles | يجب أن أصبح رجلا يخشونه الأطفال و يحترمه البالغون والا سننتهي كلناّ في الشارع |
İnsanların saygı gösterdiği tek şey katı önlemler. | Open Subtitles | تدابير صارمة ، الشئ الوحيد الذى يحترمه الناس |
Düşmanlarının korktuğu, komşularının saygı gösterdiği biri. | Open Subtitles | مُهاب من قبل خصومه يحترمه جيرانه |
Ona, bana duyduğundan daha fazla saygı duyuyor. | Open Subtitles | يحترمه أكثر مِماْ يَحترمُني |
O, hukuka saygı duymuyorsa hukuk da ona saygı duymaz! | Open Subtitles | إذا لم يحترم القانون ! فإن القانون لا يحترمه |
Açıkçası efendim babamın o kadar saygı duyduğu kişi olduğunuza inanamıyorum. | Open Subtitles | بصراحة يا سيدي لا أصدق أنك الرجل نفسه الذي يحترمه والدي كثيراً |
Bu adamların saygı duyduğu tek şey hız. | Open Subtitles | الشئ الوحيد الذى يحترمه هؤلاء الرجال هو السرعة |
Ünlü, başarılı, herkesin saygı duyduğu bir şampiyon. | Open Subtitles | مشهور وناجح ورابح يحترمه الجميع |
Burt Vickerman'ın saygı duyduğu tek şey paradır O sadece nakiti önemser | Open Subtitles | إن الشيء الوحيد الذي يحترمه (فيك بيرتمان) هو النقود إنه يقوم بهذا للنقود فقط و إذا لم يدفع والدك له |
saygı duyduğu bir adamla birlikte tutun. | Open Subtitles | إحضروا شخص يحترمه. |
Eğer Maicon'un saygı duyduğu birşey varsa o da annesidir. | Open Subtitles | إذا يوجد شيء واحد يحترمه (مايكون)، إنّها أمّه. |
- saygı duyduğu bir erkek. | Open Subtitles | -رجل يحترمه |
Ama buna kimse saygı duyuyor mu? | Open Subtitles | ولكني هل يحترمه أي أحد؟ |
Kimse ona saygı duymaz. | Open Subtitles | لا أحد يحترمه |