"يحلل" - Translation from Arabic to Turkish

    • analiz
        
    • inceliyor
        
    • çözerken
        
    İnsan çalıyordu, robot ne çalındığını analiz ediyordu, kendi bölümünü doğaçlama yapıyordu. TED البشر قد يلعب الروبوت قد يحلل ما تم لعبه قد يرتجل قسمه الخاص
    Asıl olan orada tüm web günlüğü dışında analiz ettiklerini izliyor olması. TED والموقع يحلل في الأساس هذه المدونات هناك ويقوم بمراقبتها.
    Bu uydu bir roket denemesinin sonunda oluşan gazları analiz ediyordu. Open Subtitles القمر الصناعي كان يحلل غازات العادم الناتجة من اختبارا لصاروخ.
    Dünyanın her yerindeki volkanların gaz salınışlarını inceliyor. Open Subtitles إنه يحلل انبعاثات الغاز من البراكين في جميع أنحاء العالم.
    Max bulduğun cesetleri inceliyor. Open Subtitles ماكس يحلل الاشياء التي وجدتيها
    Interpol bazen kodları ve bildirileri çözerken tam kelime manalarını kullanmaz. Open Subtitles أحياناً عندما يحلل الانتربول الشفرات والاتصالات فلن يستخدم نفس المفردات
    Bilgisayar bileşenleri analiz edecek ve laboratuarda onun aynını yaptıracağız. Open Subtitles و الحاسب يحلل المكونات و المعمل ينسخ هذه المواد
    Bilgisayar bileşenleri analiz edecek ve laboratuarda onun aynını yaptıracağız. Open Subtitles و الحاسب يحلل المكونات و المعمل ينسخ هذه المواد
    Bu sadece suyu bulmaz, aynı zamanda asiditesini belirleyerek, güvenli olup olmadığını da analiz eder. Open Subtitles ليس فقط يجد الماء، يحلل أيضا لو كان آمن أو لا بتحديد الحامضيه
    Dr. Swanson analiz edebilir mi öğren. Open Subtitles انظر ان كان دكتور سوانسون يمكنه ان يحلل هذا
    Evet, ama bir bilgisayar satranç tahtasını herhangi bir insandan milyon kat falan daha hızlı analiz edebilir. Open Subtitles حسناً, لكن يمكن للحاسب أن يحلل المباراة, لنقل, أسرع من الإنسان بمليار مرة
    Bilgisayar görüntüyü analiz eder ve biz... %70'lik bir zaman dilimi içinde, yanığın altında ne olursa olsun bir araya getirebiliriz. Open Subtitles الكمبيوتر يحلل الصورة ونستطيع حتى نسبة 70 بالمئة من المرات جلب ما هو تحت الحرق
    Bugün, ten rengimiz veya yüzümüzün görüntüsü gibi doğuştan gelen fiziksel özelliklerimizi analiz ederek bizim suçlu veya terörist olma ya da olmama ihtimalimizi belirlemek için kullanan teknolojilere sahibiz. TED لدينا تكنولوجيا اليوم هذا يحلل الخصائص الجسمانية التي ولدنا بها -- مثل لون بشرتنا او منظر وجهنا -- من أجل تحديد إذا كان من الممكن أن نكون مجرمين أو إرهابين.
    İnsan-robot etkileşimi, satranç oynamaya daha çok benziyor. İnsan bir şey yapar, robot insanın yaptığını analiz eder, robot bu durumda ne yapacağına karar verir, planlar ve yapar. TED عندما يتفاعل البشر مع الروبوتات انها اكثر من مجرد كونها كلعبة شطرنج يفعل البشري شيئا يحلل الروبوت ما قام البشري بفعله عندها يقرر الروبوت ما الذي سيفعله تاليا يخطط له و يفعله
    İşte cihazımız burada çok düşük güçte kablosuz sinyal gönderiyor yapay zekâ kullanarak yansımaları analiz ediyor gece boyunca uyku evrelerini ortaya çıkarıyor. TED لذا فها هو جهازنا، يبث إشارات لاسلكية ذات طاقة منخفضة جداً، ثم يحلل الانعكاسات باستخدام الذكاء الاصطناعي ويحلل مراحل النوم خلال الليل.
    Ama aynı zamanda, çok yüksek bir uçurumda olup ulaşamayacağımız birşeyler olursa, kayaya enerji gönderip, bir kısmını buharlaştırdıktan sonra, aslında kayanın nelerden oluşacağını analiz edecek ufak lazerli bir sistemimiz var. TED و لكن في حال كان هناك شيء ما لا نستطيع الوصول إليه لأنه مرتفع جداً أو في حفرة ما، فالعربة مزودة بنظام ليزري صغير يقوم بتفتيت الصخرة، و يبخر جزءاً منها، و يحلل المواد التي تصدر عنها.
    Dr. Gramn'in kendi söylediği zihinsel bir yap boz analiz ediyor. Open Subtitles دكتور غرام بكلماته , يحلل لغزاً عقليا
    Barry hâlâ kanıtları inceliyor. Ama tuhaf bir şeyler olduğu kesin. Open Subtitles (باري) مازال يحلل الأدلة لكن وقع شيء ما غريب بالقطع
    Hodgins yara bölgesindeki dokuyu inceliyor. Open Subtitles إن (هودجينز) يحلل المسحة من موقع العضة
    Fleckner'de hala videoyu inceliyor, yani... Open Subtitles .. و مازال (فلكنر) يحلل المقط، لذا
    Interpol bazen kodları ve bildirileri çözerken tam kelime manalarını kullanmaz. Open Subtitles أحياناً عندما يحلل الانتربول الشفرات والاتصالات فلن يستخدم نفس المفردات

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more