Bir araba hırsızına göre boktan olduğunu sana kimse anlatmadı mı? | Open Subtitles | أي أحد يخبرك, من أجل لص سيّارة تحصل على طعم البراز؟ |
Ne tür bir adam burada oturup sana bundan verir. | Open Subtitles | النوع الذي يخبرك بأريحية أنك تجري داخل دمه، أيها الزنجي. |
Biliyor musun, senin sorunları var, sana hiç bunu söyleyen oldu mu? | Open Subtitles | كما تعلمين , لديكِ مسائل وإهتمامات لم يخبرك بها أحد أبداً ؟ |
Çünkü mantığınız size bunun her zaman işe yaraması gerektiğini söylüyor. | TED | لأن المنطق يخبرك نوعاً ما أن هذا بوسعه النجاح كل الأحيان. |
Bilmen gereken her şey söyler. Tek yapman gereken, dili öğrenmek. | Open Subtitles | سوف يخبرك كل شيء تريد معرفته كل ماعليك هو معرفة اللغة |
Bana ne yapacağımı söyleme. Ne yapacağını ben sana söylerim. | Open Subtitles | .أنت لا تخبرني مايجب عمله أنا من يخبرك ما تعمله |
-Diyor ki sana söylemek zorunda değil, çünkü yine oluyor. | Open Subtitles | يقول ان ليس عليه ان يخبرك بشئ لانه يحدث مجددا |
Bu yavru 50 km'den bir pilicin hangi parfümü... -...kullandığını bile sana söyleyecek. | Open Subtitles | هذا الشيء يخبرك عن نوع الرائحة و ملابس الفرخ على بعد 30 ميلاً |
Eğer istersen Jim'le konuşurum ama o da sana aynı şeyi söyleyecek. | Open Subtitles | سوف اتكلم مع جيم اذا كنت تريد لكنه سوف يخبرك بنفس الكلام |
sana çok hoş ellerin olduğunu söyleyen oldu mu hayatım? | Open Subtitles | ألم يخبرك أحد من قبل يا عزيزتي أنّ يداك جميلتان؟ |
sana neyin doğru olduğunu söyleyen iç sesin Tanrı'nın sesidir evladım. | Open Subtitles | الصوت الداخلي الذي يخبرك بماهية الصواب يأتي من الرب يا بنيّ |
size söylemeden önce, bu garantinin elinde olmasını istediğini söylüyor. | Open Subtitles | يقول أنه لابد أن يأخذ هذا الضمان قبل أن يخبرك. |
Mükemmel durumda olduklarına dikkatinizi çekerim. Bu size ne söylüyor? | Open Subtitles | لاحظ بأن حالتها ممتازة ما الذي قد يخبرك به هذا؟ |
Demek istediğim, bazen mantığınız size bir şey yapmanızı söyler ama bu şeyde kalbinizden bir parça da olmalı . | Open Subtitles | فما أعني أن المنطق يخبرك بشيء كي تفعليه ولكن يجب أن يكون هناك جزء في قلبك يؤمن من أنكِ ستفعليه |
anlatmadı mı? Onun adını kullanmamı istemiyor. | Open Subtitles | انه لم يخبرك ، انه لم يكن يريدني ان اتعامل بأسمه |
- Polis bize bir bayanın kefaletimizi ödediğini söylememiş miydi? - söyledi. | Open Subtitles | ـ ألم يخبرك الضابط أن سيدة دفعت لنا الكفالة ـ نعم قال ذلك |
Yetişkin olmanın ilginç bir yanı var. On sekiz yaşına geldiğinizde, kimse size artık kendi ebeveynliğinizi üstleneceğinizi söylemez. | TED | المثير للاهتمام في كونك راشدا هو عندما تبلغ سن الثامنة عشرة، لا يخبرك أحد أن مهمتك ستصبح الآن الاهتمام بنفسك وتربيتها. |
- Ne işe yaradıklarından bahsetmedi mi? | Open Subtitles | نعم، ديزموند ألم يخبرك عن هؤلاء، عن فائدتهم؟ |
Hiçbir şey yolunda değilken "her şey yoluna girecek" mi diyor? | Open Subtitles | هل يخبرك ان كل شيء بخير حتى عندما لا يكون كذلك؟ |
size söylediği her şeyin, verdiği her emrin yaşlı, hasta ve ölmek üzere olan birinin kuruntuları olmadığını nereden bileceksiniz. | Open Subtitles | ،أيّ شيءٍ يخبرك به أيّ أمرٍ يصدره لك كيف عساك أن تعرف أنّها ليست مجرّد أوهام عجوز مريض مجنون يحتضر؟ |
Onun danışmanı olarak hiçbirine cevap vermeyecek. size ne söylesin? | Open Subtitles | ونصحتها بأن لا تجيب على أيّ منها، بماذا يخبرك ذلك؟ |
Hey, kazanan bileti sana sattığını söylemeye çalışıyor. | Open Subtitles | أنه يحاول أن يخبرك بأنه باع لك التذكرة الرابحة |