"يزرع" - Translation from Arabic to Turkish

    • eken
        
    • yetişiyor
        
    • yetiştiren
        
    • eker
        
    • ekiyor
        
    • çiftçisi
        
    • ekmeliydi
        
    • yetiştirirdi
        
    • yetiştiriyormuş
        
    • Bahçeyle uğraşan
        
    • yetiştiriyor
        
    Ruhu için eken, ebedi hayatını biçecek. Open Subtitles ومن يزرع للروح فمن الروح يحصد حياة أبدية
    Yiyecek genellikle bunun gibi küçük bahçelerde yetişiyor. Open Subtitles الطعام يزرع في الغالب في حدائق صغيرة مثل هذه أنت تعلم؟
    Patates yetiştiren birini tanıyor musunuz acaba? Open Subtitles حسناً، شكراً، هل تعرفين أي أحد يزرع البطاطا بالمصادفة؟
    "Kalbimdeki tutku, bu atmosfere tohumlarını eker." Open Subtitles فلندعو الآلهة بأن يزرع هذا الموسم ** ببذور الشغف في قليك/font
    Çiftliğinde, çeşitli mahsüller ekiyor. TED يزرع في حقله تشكيلة من المحاصيل المختلفة.
    Tava fasulyesi çiftçisi olmayı ne kadar zevkli bulacağını merak ediyorum. Open Subtitles أنا أتسائل عن مدى سعادتك كمزارع يزرع الحبوب
    - O da hepimiz gibi mısır ekmeliydi. Open Subtitles كان عليه أنْ يزرع الذرة كبقيّتنا
    Küçük bir kızken, babam üzüm yetiştirirdi. Open Subtitles كما تعرف، عندما كنت بنتا صغيرة كان أبي يزرع العنب
    Babası kurabiye yetiştiriyormuş. Open Subtitles يزرع أبّاها المفرقعات.
    Bahçeyle uğraşan birini görmüştük. Open Subtitles رأينا شخص ما يزرع هناك
    Bedeni için eken bedeninin çürümesini biçecek. Open Subtitles لأن من يزرع لجسده فمن الجسد يحصد فسادا
    Rüzgar eken fırtına biçer. Open Subtitles من يزرع الريح ، يحصد العاصفة
    Tüm kış yetecek kadar havuç ve turp yetişiyor. Open Subtitles يزرع ما يكفي من الجزر واللفت إلى آخر فصل الشتاء
    Afyon burada yetişiyor. Open Subtitles ‎‏"الأفيون يزرع هنا". ‏
    Tuhaf otlar yetiştiren bir çiftçi. Open Subtitles إنه ذلك المزارع الذي يزرع حشيش سيئ
    O malı yetiştiren, imal eden ve dağıtanın Yeni Yol olduğunu kanıtlarsak değer. Open Subtitles ِ(أودري)، هذا مهم اذا أثبتنا أن (نيو باث)ِ هي ما يزرع المخدرات
    Bilirsin... biri eker, başkası biçer. Open Subtitles كما تعلم... شخص يزرع وآخر يحصد.
    Edgar çok uzaklarda, çılgın tohumlarını başka yerlere ekiyor, ya da başka şeyleri. Open Subtitles إدجار بعيد فى رحلة حول اليركة يزرع الشوفان أو شيئا زراعيا آخر
    Aptal bir havuç çiftçisi tavşan dışında bir şey olmayı aklına getirdiğin zaman bu anı iyi hatırlamanı istiyorum. Open Subtitles أريدكِ أن تتذكّري هذه اللحظة في المرة القادمةبأنّكِلا تظنينأنتكوني.. أيّ شيء سوى أنّكِ مجرد أرنب غبي يزرع الجزر.
    - Bizler gibi mısır ekmeliydi. - Bayan Hanley'e karşı nazik ol. Open Subtitles ـ كان عليه أن يزرع الذرة مثل بقيتنا ـ الآن كن لطيفاً مع تلك الآنسة (هانلي)
    Benim büyükbabam incir ağaçları yetiştirirdi. Open Subtitles آسف جدي يزرع التين
    Birisi burada esrar yetiştiriyormuş. Open Subtitles هناكَ من يزرع الحشيش هنا
    Bahçeyle uğraşan birini görmüştük. Open Subtitles رأينا شخص ما يزرع هناك
    Bu adam, Joel Salatin, ona çılgın çiftçi diyorlar çünkü sisteme karşı "yetiştiriyor". TED هذا الرجل يدعى جويل سالاتين .. يدعونه المزارع المجنون لانه يزرع بصورة مخالفة للطرق المتبعة ..

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more