Birşeyi açıklıyor. Unutmayın, bu JavaScript hakkında bir soru. | TED | كان يشرح شيئاً ما تذكروا ,كان سؤالاً عن جافا سكريبت |
Bunu kullanmakta neden bu kadar kötü olduğumuzu açıklıyor, diğer taraftan neden bir an önce daha iyi hale gelmemiz gerektiğini açıklıyor. | TED | هذا يشرح لماذا نحن سيئون في إستخدامها، لكنها أيضاً تشرح لماذا من المهم للغاية أن نصبح جيدين، بسرعة. |
Ve Bay Thomason pencere camlarını önceki hafta takarken, pantolonunda var olan küçük cam parçaları olmasını açıklar. | Open Subtitles | وحقيقه ان السيد تومسون كان يثبت النوافذ العطله الاسبوعيه السابقه لذلك يشرح وجود شظايا الزجاج فى بنطاله |
Peki, yeterince beyaz hücre olmadığında, vücuda ne olacağını birisi açıklayabilir mi? | Open Subtitles | هل يمكن لأي منكم أن يشرح ماذا سيحدث للجسم عندما لا توجد كريات بيض كافية؟ |
Bay Keeley, ödemeden kaçınmak için poliçelerin nasıl yönlendirileceğini, harmanlanacağını ve tekrardan işleme sokulacağını hassas bir şekilde açıklamıyor mu? | Open Subtitles | ألا يشرح تحديداً هذا القسم كيف يتم تدوير و نقل و إعادة نقل المطالبات و فعل أي شيء لتجنب السداد؟ |
Bay Thomason'un önceki hafta sonu cam takıyor olması pantolonundaki ufak cam parçalarının açıklaması olarak geçerli sayılır | Open Subtitles | وحقيقه ان السيد تومسون كان يثبت النوافذ العطله الاسبوعيه السابقه لذلك يشرح وجود شظايا الزجاج فى بنطاله |
Joel'in neden gittiğini açıklayacak tek sebep bu, değil mi? | Open Subtitles | ذلك السبب الوحيد الذي يشرح لماذا ذهب جويل أليس كذلك؟ |
Zaman Lordları mı? Ne Lordları? açıklamak isteyen yok mu? | Open Subtitles | حكام الوقت , أي حكام أي أحد يريد أن يشرح |
Bu neden ölümünden altı ay sonra çalışmasının devam ettiğini açıklıyor. | Open Subtitles | هذا يشرح كيف أن عمله ما زال مستمرا لمدة 6 أشهر بعد موته |
Bu Mikhail'in neden Nice'te bir banka seçtiğini açıklıyor. | Open Subtitles | هذا يشرح لماذا ميخائيل اختار البنك الموجود بنيس. |
Bu süt kutularını da açıklıyor. Midesini yatıştırmaya çalışıyordu. | Open Subtitles | هذا يشرح الحليب , لقد كان يحاول تهدئة معدته |
Salonda Scooby toplantılarını yaparız. Giles da sıkıcı şeyleri burada açıklar. | Open Subtitles | يمكننا أن نعقد اجتماعات السكوبي هنا وجايلز يستطيع أن يشرح لنا الأمور المملة هناك |
Genelde Sloane görevi amacını açıklar. Marshall teknik malzemeyi hazırlar. | Open Subtitles | سلون يشرح المهمه وبعد ذلك مارشال يشرح التقنيه |
Belki de ona açıklayabilir. | Open Subtitles | جيد . ربما استطعت أنت أن تشرح لها يشرح ؟ |
Yedi cücelerden hangisi sesi açıklayabilir? | Open Subtitles | حسنا اية قزم من الاقزام السبعة يمكن ان يشرح لي كيف يمكنك الحصول على الصوت؟ |
Yine de zanlının burada durup hedefi nasıl vurduğunu açıklamıyor. | Open Subtitles | هذا مازال لا يشرح كيف يمكن لمشتبه الوقوف هنا وضرب الهدف |
Her şeyi bir kez olsun başka birinin açıklaması güzel bir değişiklik. | Open Subtitles | سيحتفظ بالمظهر البشري لسبعة أعوام أخري إنه تغيير لتجعل شخص آخر يشرح لك كل هذه الأشياء |
Size işimizle ilgili herşeyi açıklayacak. | Open Subtitles | هو سوف يشرح كل شيء حول المهمة التي سنقوم بها |
Tüm bunları açıklamak üzere burada olamayacağını söylüyor. | Open Subtitles | قال لما كان جالس هنا اليوم يحاول أن يشرح هذة الأحداث لك أو لى |
Bırakalım da, bizim tahmin etmemizdense ne demek istediğini Bill açıklasın. | Open Subtitles | دعنا نترك بيل يشرح لنا ماذا يعني، بدلاً من قيامنا بالتخمين. |
belki çok hızlı gittiğinizi düşündü ama sebebini bile açıklamadı. | Open Subtitles | ربما.. هو اعتقد بأنكِ طورتِ العلاقه بسرعه لكن هو لم يشرح حتى ما السبب |
Ve bunu bilmek, bilimde uzun zamandır süren gizemleri açıklamaya başlıyor. | TED | ومعرفة هذه الشيء، يشرح لنا كثيرا من الألغاز القائمة في العلوم. |
Birinci cilt, gençliğimin trajik ve hüzünlü hikayesini anlatıyor. | Open Subtitles | الاصدار الاول يشرح بالتفصيل كارثة ومأساة قصة شبابى |
İşte yaptığımız şey de bu. Her biri matematiğin belirli bir kavramını açıklayan sayısız mobil uygulama geliştirdik. | TED | هذا ما نقوم به. أساسا، قمنا بتطوير العديد من تطبيقات الجوال، كل واحد منها يشرح مفهوم معين في الرياضيات. |
Acaba birisi bana ne olduğunu anlatabilir mi? | Open Subtitles | هل هناك احد يريد ان يشرح لي؟ مالذي يحدث الان؟ |
Eğer birinden kendini açıklamasını istersen bu gerçek güven olmaz. | Open Subtitles | ولن تكون ثقة إن طلبت منه أن يشرح دواعي كذبه |
Ve tüm bunlar üretebileceğimiz biçimlerin olanaklarını izah eder. | TED | وكل هذا يشرح نطاق النماذج التي يمكننا إنتاجها. |