Boyu, 6 m'ye ulaşsa da, insanlar için tehlike arz etmez çünkü yalnızca balıkla beslenir. | TED | رغم طوله ذي ال 20 قدما وبما انه يأكل الأسماك فقط فانه لا يشكل خطرا علي البشر |
Bu herif hepimiz için tehlike. | Open Subtitles | الآن هذا الرجل يشكل خطرا بالنسبة لنا جميعا. |
Çünkü bu, günlük hayatımızın bir parçası haline gelmiş bir tehlike. | Open Subtitles | لأنه يشكل خطرا لدينا بالفعل اندمج في حياتنا اليومية القناص شيئا جديدا |
- Beş. - Bay Başkan, bu adam kesin ve mevcut bir tehlike. | Open Subtitles | خمسة، سيدي الرئيس ذلك الرجل يشكل خطرا واضحا |
Onun hepimiz için daha büyük bir tehlike teşkil ettiğini düşünüyorum sadece. | Open Subtitles | أنا فقط أعتقد أنه يشكل خطرا على كل واحد منا. |
Bu da ortada halka tehlike arz eden bir tecavüzcü var demek oluyor. | Open Subtitles | وهو ما يعني أن لدينا مفترس جنسي الذي يشكل خطرا على الناس. |
Ortaya çıkardığım bu şey, yanlış ellerde, kritik altyapımız için ciddi bir tehlike oluşturuyor. | Open Subtitles | ما اكتشفته في الأيادي الخاطئة يشكل خطرا كارثيا على بنيتنا التحتية الحيوية |
Bence Bay Zsaz kendisine olduğu kadar başkaları için de büyük tehlike ve hapishane, rehabilitasyonu için en uygun ortam değil. | Open Subtitles | "حسب معروفتي السيد "زاس يشكل خطرا ليس على الجميع فقط بل ايضا على نفسه ... وعلى الارجح السجن ليس المحيط الافضل لامثاله |
Herkes için tehlike arz ediyor. | Open Subtitles | إنه يشكل خطرا على الجميع. |
Size artık şehir için tehlike oluşturmayacağına dair garanti verebilirim ve veriyorum. | Open Subtitles | -إنه لا يشكل خطرا على أحد |