"يعاني من" - Translation from Arabic to Turkish

    • yaşıyor
        
    • hastalığı
        
    • vardı
        
    • in
        
    • sorunu
        
    • hastası
        
    • olan bir
        
    • geçiriyor
        
    • sorunları
        
    • geçirdiğini
        
    • acı çekiyordu
        
    • rahatsızlığı var
        
    • dolayı acı çekiyor
        
    • olmuş
        
    • yaşadığı
        
    Komşu şehirler, şehir çöplüğü ve golf sahaları da aynı acıyı yaşıyor. Open Subtitles المناطق المجاورة و ونيسيبال و جولف ايضا جميعها يعاني من هذا
    Astım, romatizma, pis bir kalp, bağırsak iltihabı, şeker hastalığı. Open Subtitles كان يعاني من الربو، الروماتيزم، قلب معطوب‪,‬ التهاب القولون والسُكّري.
    Öylesine aşırı bir ayrılık korkusu vardı ki, onu hiç yalnız bırakamıyorduk. TED كان يعاني من قلق الإنفصال المعيق فلم نكن قادرين على تركه لوحده.
    Ve bana daha yeni Dan'in güven sorunları olduğunu söyledin. Open Subtitles وقد اخبرتيني للتو ان دان يعاني من مشكلة ثقة بك
    Alerjileri vardır, denge sorunu çeker ama şimdi çok daha iyi. Open Subtitles أقصد إنه يعاني من الحساسية وعدم التوازن بالوزن لكنه تحسن الآن
    Hepsi sinir hastası olan bir adamın kafasında yarattığı şeyler. Open Subtitles هذا كلهُ في عقل رجل يعاني من إنهيار عقلي بالكامل
    O zamandan beri şiddetli ve tekrarlanan travma geçiriyor. Öyle mi? Open Subtitles لقد عانى جداً و يعاني من صدمة متكررة منذ ذلك الحين
    İlk defa bir adamın aynı anda dört kalp krizi geçirdiğini görüyorum. Open Subtitles لأول مرة في حياتي أرى حالة رجل يعاني من أربع أزمات قلبية في آن واحد.
    acı çekiyordu, ama kimse umursamadı. Open Subtitles و كان يعاني من ألم مبرح و لكن لم يعبأ به أحد
    Bay Johnson'ın kronik rahatsızlığı var gibi. Open Subtitles غالبا السيد جونسون هو من يعاني من مشاكل مزمنة
    Belirttiğim gibi, adam acı kompleksinden dolayı acı çekiyor. Open Subtitles كما ذكرت سالفاً فإنه يعاني من عقدة الإضطهاد
    Sanırım Müdür Yardımcısı ufak çaplı bir hafıza kaybı yaşıyor. Open Subtitles يبدو المدير المساعد يعاني من خطأ الذاكرة البسيط.
    Jimmy'de sorunlar yaşıyor, ama hala bizi destekliyor. Open Subtitles كان جيمي يعاني من بعض المشاكل و لكنه مازال يدعمنا
    Tutuklu ağır kalp krizi ve solunum yetmezliği yaşıyor. Open Subtitles السجين يعاني من نوبة قلبية وضيق في التنفس
    Birçoğunuz da herhalde obezite, diabet, kron hastalığı, ülseratif kolit, alerji ve astımı olan biri biliyorsunuzdur. TED والعديد منكم يعرف غالبًا شخصًا يعاني من البدانة، السكري، داء كرون أو التهاب القولون القرحي، أمراض الحساسية والربو.
    Çok ağrısı vardı, biz de uyumasına yardımcı olacak birşey verdik. Open Subtitles كان يعاني من ألم كثير، لذا أعطيناه شيء ليساعده على النوم
    En küçük oğlu Peter'in bacakları yavaş yavaş güçsüzlüğe baş eğerken gıdasızlıktan eziyet çekmesini izlemek durumunda kalmıştı. TED لقد اضطرت لتشاهد أصغر أبنائها، بيتر، وهو يعاني من سوء التغذية. لتتقوس رجليه ببطء وتصبح بلا جدوى
    Peki diyelim ki cidden sorunu var (ki aslında yok). Neticede ilaçlarını alıyordu. Open Subtitles إسمع ، لنفرض أنه يعاني من مشكلة سيأخذ الأقراص ليتخلص منها بأية حال
    Tip 1 diyabet hastası ve aşıların şeytani olduğuna inanıyor. Open Subtitles الفريز، والفستق، يعاني من مرض السكري، ويؤمن أن اللقاحات شيطانية.
    Potansiyel olarak başı belada olan bir adamın sözüne karşı. Open Subtitles كلامه ضد كلام رجل يبدو أنه يعاني من بعض المشاكل.
    Zor zamanlar geçiriyor ve ben geçmişte ona yardım ettiğinizi biliyorum. Open Subtitles إنه يعاني من أوقات عصيبة وانا أعرف أنكِ ساعدته في الماضي.
    Biri bizim için canını feda etti diğerinin derin duygusal sorunları var. Open Subtitles رجل فقد حياته فداءً لنا، والآخر يعاني من مشاكل انفعالية عميقة.
    Masanın arkasındaki sebepsiz yere hırçınlaşan hemşireye göre sana, kalp krizi geçirdiğini iddia eden adamdan sonra bakacaklar. Open Subtitles وفقا لما تقوله الممرضة المنزعجة بدون داعي سوف تتم معاينتك بعد الرجل الذي يدعي أنه يعاني من ذبحة صدرية
    O narsistik ego yapısından dolayı acı çekiyordu, dolayısıyla kelimenin tam anlamıyla soyunu çoğaltmak için bir arzu içerisindeydi. Open Subtitles لقد كان يعاني من حب ذات نرجسي، وبالتالي رغبته بنسخ نفسه حرفياً عبر ذريته.
    Babanızın kalp rahatsızlığı var. Kalbi çok büyük. Open Subtitles ‫والدك يعاني من مرض في القلب ‫يمكن للمرء أن يقول قلبه كبير جداً
    Doğrusu laboratuvar sonuçlarına göre Hodgkin lenfomadan dolayı acı çekiyor. Open Subtitles الصراحة , أن التحاليل أظهرت أنه يعاني من ورم في الغدد اللمفاوية
    Ölmeden önce çok fazla acı hissetmesine sebep olmuş olmalı. Open Subtitles سم لابد أنه جعله يعاني من ألم شنيع قبل موته
    Vatandaşın yaşadığı aşırı kan kaybı kalp krizine yol açtı. Open Subtitles المواطن يعاني من فقدان بالدمّ بغزارة ممّ سيؤدي إلى سكتة قلبيّة.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more